Oðuz’un kendi kalesine attýðý ve Trabzon’un 1-0 öne geçtiði 21’inci dakikaya kadar; iki takým için de, ortada futbol görünmüyordu. Temposuz, aðýr-aksak bir maçtý... Keyifsizdi.
Tabelanýn deðiþmesi, futbolun da deðiþmesine önayak oldu. Ortaya gene mükemmel bir futbol çýkmadý ama; taraflarýn gayrete gelmesini saðladý. Gerçi Denizlispor, ilk yarý boyunca, Rodellaga’nýn þutu dýþýnda; herhangi bir etkinlik aný ve alaný yaratamadý. (Ama sonra!...)
***
Sosa, genellikle orta sahada kendi belirlediði sabit bir çerçeve dýþýna pek çýkmadan ve koþmadan; takýmýný uzaktan yönetmeðe çalýþtý. Oysa Sörloth, sanki bir açýk gibi kanatlardan top sürerek, etkili ortalar yaptý. Biri Sturridge ile gol oldu ama, ne yazýk ki milimetrik bir ofsaytla iptal edildi. Anlayacaðýnýz, Sosa dinlenerek (Aslýnda kaytararak) oynarken, Sörloth þakýr þakýr ter döküyordu. Gerçi asist yapmaya çalýþýrken, kendi görevini unutuyordu. O baþka...
***
Trabzonspor (Biraz da þans golüyle) öne geçtikten sonra, nihayet hareketlendi ama; olmasý gereken tempo ritmine gene ulaþamadý. Oysa bilmeliyiz ki; yüksek tempo yoksa, futbol da yoktur... Ýþte bu yüzden, sergilenen oyunun övülecek taraflarý zor çýkýyor.
Ýkinci yarýnýn baþlarýnda da, oyunun genel karakterinde büyük bir farklýlýk gözlenmezken; Rodellega maçýn akýþýný bir anda deðiþtirdi. Attýðý beraberlik golü, þok etkisi yarattý.
Trabzonspor; yeniden öne geçmek için, can havliyle yüklendi ama; oluþan telaþ, ataklarýn doðal ritmini bozdu. Ýþ sisteme deðil, daha çok þansa mecbur kaldý. O þans, defansta boþ býraktýðý Denizli’ye güldü. Rodellaga, affetmedi!