Sevil NURİYEVA İSMAYILOV
Sevil NURİYEVA İSMAYILOV
Tüm Yazıları

Rusya, Hafter ve enerji hattının kontrolü arzusu

Rusya ile bir kaç konuda anlaşabilmişiz. Libya konusunda da bir çok çıkmazı, Başkan Erdoğan'la Başkan Putin devreye girerek çözebilmişti. Şimdiki geldiğimiz duruma bakıldığında, yeni kriz ortamı oluştuğunu açıktan görebiliyoruz. Türkiye; ulusal çıkarları kapsamında hareket ettiği Libya konusunda, ciddi başarıya imza atmakta. Daha net böyle söyleyelim, tüm lojistik desteğini verdiği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, alanda ciddi başarılar kazanmakta. Uzun zamandan beri Rusya ve Fransa, zaman zaman Amerika, BAE, Mısır gibi koalisyonu arkasına alabilen Hafter, elindeki en önemli üsleri kaybetmiş durumda. Bu yenilgiden Rusya dehşete gelmeli ki, 8 uçak desteği göndermiş bulundu. Başkan Putin "bizim Libya'da fiili askerimiz yok ve biz savaşmıyoruz" demesine rağmen, alanda Rusya var ve her türlü önlemlerle Hafter'i başarılı kılma peşinde. Peki neden, Rusya açıktan siyaseten Hafter'in yanında yer aldığını göstermemeye gayret ediyor? Sorulduğunda tarafları masaya getiren konumda kendisini gösterme peşinde. Ama fiili adımlara bakıldığında, Hafter'e ciddi desteğin arkasında Rusya da var!

Rusya; Suriye meselesindeki konumunu, bir nevi meşru hükümetlere verdiği destek sınırları arasında belirlediğini her ortamda dile getirdi. Suriye'de Esad'ı "meşruluk" gerekçesi ile destekleyen Rusya’nın, Libya'da BM tarafından tanınan meşru Trablus Hükümetine karşı koyması, açıktan tezlerinin çürütülmesi anlamını da taşımakta. Dolayısı ile Hafter'e desteğini sürdürmekle birlikte, hem de kendi tezini çürütmemek için meşru hükümetin de tam karşısında olduğunu göstermeme peşinde. Türkiye ile ilişkileri bozmak istemiyor, lakin Libya'nın Avrupa'ya temin ettiği doğalgaz hattının kontrolünü eline alma peşinde. Bunu Hafter dışında kimse ile karşılayamayacağına inanmalı ki, meşru hükümetin Türkiye ile anlaşmasını resmi ağızdan olmasa da, gayri resmi engelleme peşinde. Rusya, ABD tarafından kendisine kurulan çemberi Libya'daki konumu ile de delmek istemekte.

Fransa ile Rusya’nın bu anlamda ittifak sağlayabilmesi Makron'un elinden kaymış, Libya'da yeniden söz sahibi olma gayesinin arkasında da doğalgaz ihtiyacının olduğunu unutmamak lazımdır.

İtalya, Libya ve Türkiye’nin yan yana gelebilmesi, Fransa, Rusya, Yunanistan, BAE, Mısır, İsrail alyansını tedirgin etmiş durumda!

Hafter'in "kullanışlı kukla" olarak benimsendiği açıktır. Dolayısı ile Türkiye’nin Libya'daki varlığı Hafter'e karşı değil, onu destekleyen ittifaka karşıdır.

Avrupa doğalgaz ihtiyacı konusunda, Rusya'ya bağımlılığını atlatma niyetindeyken, Libya üzerindeki etkisini pekiştirmek isteyen Rusya’nın, nasıl bir hedef belirlediğini anlamak lazım. Bunu yaparken, Türkiye üzerinden de başka Rusya kaynaklı doğalgaz hattını zarara sokmaması lazım. Dolayısı ile Libya'da, Türkiye ile karşı karşıya gelmek, Türkiye - Rusya arasındaki enerji hatlarının da zarara sokulması demektir. Türkiye’nin bu konudaki kozu bellidir. Bu koz, yeniden diplomatik kanalların çalışmasını sürekli zinde tutacağı açıktır.

Hafter'in masadan kaldırılması, meşru hükümet ile anlaşmaya oturtulmamasının sağlanmasının esas hedefinin "Libya ile Türkiye arasındaki anlaşmanın bozdurulması" olduğu ise açıktır. İtalya'nın tavrı ve Fransa'nın bulunduğu ittifaka karşı durması, anlamlı siyasi kazanımdır. İtalya, Fransa'nın her fırsatı değerlendirerek alana girme gayretinin önüne, Türkiye - Libya hattını destekleyerek geçmek istemekte. Bu hat, İtalya içinde "siyasi özgürlük" manası taşımaktadır.

Libya'nın gerçek evladı, bir zamanlar "çöl aslanı" Batılı sömürgeye direnen şehit Ömer Muhtar gibi olaya bakan yiğitlerin yerine, Hafter gibi haysiyetsiz satılmışların neden desteklendiğini anlamak ise şimdi hiç zor değildir!