Saðlýk çalýþanlarýna þiddetin önlenmesi mümkün mü?

Þimdi anlatacaðým olay, aslýnda gerçek deðil. En azýndan Ýngiliz hukukçular, ülkede böyle bir içtihat olmadýðýný söylüyor.. Ama bir film senaryosu ya da bir televizyon dizisi için güzel bir hikaye... Ýngiliz yargýç, gece yarýsý parktan geçen kýzý korkutan adama, 7 yýl, 7 gün hapis cezasý vermiþ. Kýza elini bile sürmeyen bu adama verilen ceza için gerekçesini þöyle açýklamýþ; “…Kýzý korkutmanýn karþýlýðý 7 gün. 7 yýl ise, Ýngiliz kýzlarýnýn gece yarýsý parkta dolaþma özgürlüklerine saldýrmanýn cezasý…”..

Dedim ya aslýnda böyle bir hikaye yok. Türk basýnýnda birkaç kez Hýncal Uluç birkaç kez de Rahmi Turan gerçekmiþ gibi yazdý. Oradan biliyoruz. Ama öyle sevmiþ, benimsemiþiz ki, sanki okudukça ‘keþke öyle olsa’ der gibi alkýþladýk senelerce bu olayý...

***

Keçiören’de saðlýk çalýþanlarýnýn acil serviste yaþadýðý dehþet dakikalarýnýn videosunu izlerken, bir kez daha geldi aklýma... Saðlýk çalýþanlarýna korku salmaktan dolayý bir ek ceza olsa.. Öyle ya.. Þimdi soruþturma olacak. Acil servis eþkýyalarý çeþitli suçlardan hakim önüne çýkacaklar... TCK’nýn imkan verdiði ölçüde çeþitli cezalar alacaklar.. Ama kimse fazlasýný beklemesin, tutuklanmazlarsa bile þaþýrtýcý olmaz... Sebebi çok açýk. Darp yok, yaralama yok fiziksel bir þey yok. Ama ne var?... Büyük korku var. Çok güçlü kaygý var. Genç kýzlarýn ellerini/ayaklarýný titretecek kadar.. Kendini koruma refleksiyle sedyeleri kapýya yýðacak kadar... Çaresizce kapýnýn arkasýnda donup kalacak kadar.. Ýzleyen herkesi hüngür hüngür aðlatacak kadar.. Þimdi bu þehir eþkýyalarýna verilecek hangi ceza soðutur yürekleri?.. 

***

Saðlýk çalýþanlarýna dönük þiddetle mücadele için yapýlmasý gereken her þey yapýlýyor zaten. Hastane güvenliði arttýrýldý, Saðlýk personeline görevini yapmaktan çekinme hakký verildi... Saðlýk çalýþanlarýna dönük; kasten yaralama, tehdit, hakaret, görevi yaptýrmamak için direnme gibi olaylarda cezalar yarý oranýnda arttýrýldý, erteleme kaldýrýldý... Anlayacaðýnýz, saðlýk çalýþanlarýna dönük þiddetle mücadele noktasýnda ‘bilinçlenme’ dýþýnda her türlü önlem alýndý... Ama dinmiyor... Ama bitmiyor... Ama hasta ya da yaralý yakýnlarý sanki baþlarýna gelenden hekim sorumluymuþ gibi öfkesini ona yöneltiyor... Peki ne olacak? Nasýl kalkacaðýz bu yükün altýndan?. Cezalarla ya da yasalarla olmadýðý açýk... Biraz alalým ellerimizin arasýna baþýmýzý da daha fazla düþünelim o halde... Ne dersiniz?