Şimdi anlatacağım olay, aslında gerçek değil. En azından İngiliz hukukçular, ülkede böyle bir içtihat olmadığını söylüyor.. Ama bir film senaryosu ya da bir televizyon dizisi için güzel bir hikaye... İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama, 7 yıl, 7 gün hapis cezası vermiş. Kıza elini bile sürmeyen bu adama verilen ceza için gerekçesini şöyle açıklamış; “…Kızı korkutmanın karşılığı 7 gün. 7 yıl ise, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezası…”..
Dedim ya aslında böyle bir hikaye yok. Türk basınında birkaç kez Hıncal Uluç birkaç kez de Rahmi Turan gerçekmiş gibi yazdı. Oradan biliyoruz. Ama öyle sevmiş, benimsemişiz ki, sanki okudukça ‘keşke öyle olsa’ der gibi alkışladık senelerce bu olayı...
Keçiören’de sağlık çalışanlarının acil serviste yaşadığı dehşet dakikalarının videosunu izlerken, bir kez daha geldi aklıma... Sağlık çalışanlarına korku salmaktan dolayı bir ek ceza olsa.. Öyle ya.. Şimdi soruşturma olacak. Acil servis eşkıyaları çeşitli suçlardan hakim önüne çıkacaklar... TCK’nın imkan verdiği ölçüde çeşitli cezalar alacaklar.. Ama kimse fazlasını beklemesin, tutuklanmazlarsa bile şaşırtıcı olmaz... Sebebi çok açık. Darp yok, yaralama yok fiziksel bir şey yok. Ama ne var?... Büyük korku var. Çok güçlü kaygı var. Genç kızların ellerini/ayaklarını titretecek kadar.. Kendini koruma refleksiyle sedyeleri kapıya yığacak kadar... Çaresizce kapının arkasında donup kalacak kadar.. İzleyen herkesi hüngür hüngür ağlatacak kadar.. Şimdi bu şehir eşkıyalarına verilecek hangi ceza soğutur yürekleri?..
Sağlık çalışanlarına dönük şiddetle mücadele için yapılması gereken her şey yapılıyor zaten. Hastane güvenliği arttırıldı, Sağlık personeline görevini yapmaktan çekinme hakkı verildi... Sağlık çalışanlarına dönük; kasten yaralama, tehdit, hakaret, görevi yaptırmamak için direnme gibi olaylarda cezalar yarı oranında arttırıldı, erteleme kaldırıldı... Anlayacağınız, sağlık çalışanlarına dönük şiddetle mücadele noktasında ‘bilinçlenme’ dışında her türlü önlem alındı... Ama dinmiyor... Ama bitmiyor... Ama hasta ya da yaralı yakınları sanki başlarına gelenden hekim sorumluymuş gibi öfkesini ona yöneltiyor... Peki ne olacak? Nasıl kalkacağız bu yükün altından?. Cezalarla ya da yasalarla olmadığı açık... Biraz alalım ellerimizin arasına başımızı da daha fazla düşünelim o halde... Ne dersiniz?