Salda ölmemiş yaşıyor!

Ülkemizdeki bazı güzellikleri ve zenginlikleri geç fark ediyoruz. Yanlış hatırlamıyorsam 2014 yılında Ö.U. isimli manken/oyuncunun Maria Claire dergisi için Salda Gölü sahilinde verdiği pozlar derginin kapağında yayınlandı. Salda Gölü ondan sonra gündemimize düştü.

Aslında bölge seksenli yıllarda tabiat parkı olarak ilan edilmişti. Ancak gölü sadece bölgedekiler biliyordu.

Maria Claire dergisi yayınından sonra Salda Gölü dünyaca tanınmaya başladı.

Salda Gölü, Burdur'un Yeşilova ilçesine 4 km uzaklıkta bir göl. Ama bu göl temizliği, turkuaz rengi ve beyaz sahilleriyle tebarüz etmişti.

Gölde oluşan hidromanyezit minerali "biyolojik mineralizasyon" un en güzel ve güncel örneklerinden biri diyor uzmanlar. Beyaz sahillerinin NASA'dan çekilen fotoğraflarda görünüyor olması ayrıca balçığının şifalı olduğu iddiası gölü cazip hale getirmiştir.

Yılda iki milyona yakın insanın ziyaret ettiği bir göl olmuştu.

Gazetelerde ve TV programlarında binlerce araba çadır ve insanın beyaz kumlu plajdaki çirkin görüntüleri yayınlanmış 'Salda ölüyor' diye de haberler yapılmıştı.

Biz de hanımla evvelki sene Salda Gölü'nü görmek üzere yola çıktık. Ege'deki dostlarımızı ziyaret ederek Salda'ya uğrayacaktık. Ancak Edremit'te arabamız rot kırdı. Kaskomuz olmasına rağmen kaza olmadığı için sigortadan araç alamadık.

Geri döndük.

Bu sefer Salda'dan başlayarak Ege üzerinden dönme plan yaptık. Ancak bölgedeki dostlarımız, 'Eylül'den önce gelmeyin çok sıcak' dediler.

Biz de 3 Eylül Pazar günü İstanbul'dan Burdur'a doğru yola çıktık. Navigasyon, Osman Gazi Köprüsü'nden Balıkesir ve Denizli üzerinden yol gösterdiği için o güzergahı takip ettik.

Akşam olmadan Salda'ya vardık. Ama Denizli'den itibaren öyle sağanak bir yağmur vardı ki silecekler yetişmiyordu desek yeridir. Gece sabaha kadar da şimşekler çakarak yağmur devam etti.

Salda Gölü kenarındaki otelde sabah uyandığımızda bulutlar dağılmış, güneş açmış, pırıl pırıl bir gökyüzü ve beyaz sahilleriyle turkuaz rengiyle Salda Gölü vardı. Sahilde birkaç kişi gördük, biri kollarına ve dizlerine kadar gölün kilinden sürmüştü. Sordum, 'şifalı' dedi. Sahil çok bakımlı sayılmazdı. Ve doğrusu 'dillere destan olan Salda burası mı?' diye de içimden geçirmedim değil.

O arada önceden ismi verilen rehberimiz aradı, bizi beklediğini söyledi, 'Sizi ben gezdireceğim' dedi. Anladım ki asıl görmemiz gereken yer burası değilmiş.

Rehberimiz Salda köyü sakinlerinden Osman İlhan'ın tarif ettiği mevkie gittiğimizde bambaşka bir dünya ile karşılaştık.

Gölü meşhur eden büyük Beyaz Plaj'mış meğer.

Göle giden yol trafiğe kapalıydı. Bariyer ve turnikeler vardı.

Otopark ve otoparka bitişik düzgün ve temiz turistik eşya satış mahalleri.

Aracı otoparka bıraktık. Sahil çok da yakın değil ama tedbir alınmış.

Küçük gruplar için elektrikli araçlar, büyük gruplar için traktörün çektiği trenler vardı. Ve hiçbir şey gözümüzü tırmalamıyordu. Düzenli otopark, elektrikli araç, pırıl pırıl satış stantları ve hepsi çok temiz ve gözü okşayan forma giymiş çalışanlar.

Şehirden uzak dağlar arasana kalmış bir mevkide bu intizam ve itina hakikaten şaşırtıcıydı.

Otopark girişinde bir görevli son derece nazik bir ifadeyle ziyaretimizle ilgi bilgi vererek aracımızı içeri aldı.

Rehberimiz Osman İlhan bizi elektrikli araçla Beyaz Plaj'a götürürken yapılanlara ve yapılacakları anlattı. İsteyen yürüyerek sahile gitsin diye yol boyunca renkli bir yürüyüş yolu da dikkatimizi çekmişti.

Evet yolun sonunda Salda Gölü'nün o meşhur plajını gördük. Hani o fotoğraflarda sayısız araç ve çadırın oluşturduğu çirkin görüntülerin alındığı sahil.

Ama bu kez gözü tırmalayan görüntüler yoktu tam tersine sahilin süt beyaz kumsalı, gölün turkuaz rengi ve tabiatın güzelliğiyle gözümüz hakikaten bayram etti.

Sahil pırıl pırıl tertemiz, herkes Salda yazısının önünde fotoğraf çekmek için yarışıyor.

Ortasında bayrağımızın dalgalandığı bir gözetleme kulesi ve bakanlığın hatıra defteri. Herkes düşüncelerini yazarak paylaşabiliyor.

Bu zenginliğimizi güzelleştiren en önemli tarafı da buraya verilen önem ve gösterilen itina. İdari binalar, çay kahve ikramının yapıldığı mekânlar, çalışan görevliler öylesine özenle hizmet veriyorlar ki hayran kalıyorsunuz.

Çalışanların hepsi Salda köyü sakinlerinden seçilmiş, turkuaz beyazın uyumlu bir şekilde dizayn edildiği bir forma giyiyorlar ve rehberlik ederken hizmet verirken hiç ummadığınız bir nezaketle karşılaşıyorsunuz.

Salda gölü, 2019 tarih ve 824 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edildikten sonra bakanlık konuya eğilmiş ve örnek bir çalışma yapmış.

Ortaya imrenilecek bir çevre düzenlemesi ve hizmet anlayışı getirilmiş. Bu hususta Murat Kurum Bey'e ne kadar teşekkür etsek azdır.

Yalnız bazen bakanlık gerekli itinayı gösterir ama uygulayıcılar ihmalkâr davranır.

Salda Gölü'nde görev yapan yönetici pozisyonundaki Selçuk Nur Bey de bakanlığın gösterdiği titizliği korumuş ve ortaya son derece kaliteli bir düzenleme ve hizmet çıkmış. Çöp toplayanından satış elamanına, güvenlik görevlisinden ocak başındaki çalışanına kadar hepsi o turkuaz beyaz formalarının içinde güzel bir hatıra bırakıyorlar ziyaretçilerin hafızasında.

Bakanlık bu kadarla yetinmemiş bölgedeki halk arasında Maldivler/Saldivler diye anılan Beyaz Adalar mevkiine göl ile alakalı bir Bilim Merkezi kurmak üzere hazırlık yapmış, projesi hazırlanmış, mekan tahsis edilmiş ihale aşamasına gelmiş.

Hani kimi turistik mekânları gezenler özellikle Batı'daki itinayı görenler gıpta ile bahsederler ya gelsinler Salda'daki düzenlemeyi ve hizmeti görsünler kimseden geri kalmadığımızı anlayacaklardır. (İnşallah aynı titizlik devam eder de bu yazdıklarımdan mahcup olmam!)

Tabii halk plajı olarak bilinen sahilde suya girmek yasaklanınca ziyaretçi sayısı da bir hayli azalmış.

Rehberimiz ve yöre halkı beyaz sahil dışında özelliği olmayan kimi sahillerin plaj olarak düzenlenmesinin ziyaretçi sayısını artıracağını, hatta bu hususta kimi çalışmaların da yapıldığını söylüyorlar.

Orasını bilmem ama Salda Gölü'nü bu şekilde koruyup kollamada emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Ayrıca üç dönem milletvekilliği yapan ve Burdurlunun gönlünde taht kuran Bayram Özçelik Bey kardeşime gösterdiği samimi ev sahipliği için bilhassa teşekkür ediyorum.

Hani 'Salda ölüyor!' diye manşetler atılırdı ya o yayınların hepsi etkili olmuş ve Salda ciddi bir müdahale ile ölümden dönmüş; yeniden hayata başlamış ve çok güzel başlamış!

Maşallah!