Sivas maðdurlarý serbest býrakýlmalý

Tam bir sene önce yine ayný mevzuyu yazmýþým. Aslýnda devamlý yazmam, hatýrlatmam gereken bir adalet çaðrýsý ama maalesef günlük mevzular içerisinde unutuluyor.

Sivas maðdurlarýnýn hâlâ süren esaretinden bahsediyorum. 29 yýldýr hapishanedeler. Ceza ve infaz kanunlarýndaki çeþitli deðiþiklikler veya yeniden yargýlamalarla cezaevleri boþalýrken bir tek Sivas davasý maðdurlarý cezaevinde tutuluyor. Bir tek onlar cezaevinden ancak ya tabutla veya sedye ile çýkabiliyorlar. Sedye ile çýkan da zaten ölüm döþeðinde oluyor.

Sivas Davasý bir intikam davasý. Ýntikam alanlarýn kimler olduðunu bir sene önceki yazýmda, neredeyse vatandaþlýk kimlik numaralarýna kadar yazmýþým:

Ne diyordu Yargýtay Onursal Üyesi Cevdet Ýlhan Günay: "Hâkim arkadaþlarýmýz derler ki, bir yere gelebilmek için TSE damgalý olmak lâzým. TSE ama açýlýmý Türk Standartlarý Enstitüsü deðil. Onun açýlýmý, Tunceli-Sivas-Erzincan'dýr!"

TSE hattýndan Alevî Dedesi Seyfi Oktay'ýn Adalet Bakaný olmasýný hatýrlayalým...

Yine TSE hattýndan, eski Adalet Bakanlarý'ndan Mehmet Moðultay þu sözünü de hatýrlayalým: "MHP'li faþistleri ve Refahlýlarý mý iþe alacaktým?"

Türk yargýsýnda gerçekleþtirdikleri mezhepçi kadrolaþmaya tepki gösterenlere bu sözü söyleyen Moðultay yýllar sonra sözünü inkâr deðil tashih etti. Yaptýklarý mezhepçi kadrolaþmayý itiraf etti de diyebiliriz: "Ben hiçbir zaman faþist kelimesini kullanmadým ve Refah Partililerden bahsetmedim. 1995 Ýstanbul Kongresi'nde, "Ben CHP'lileri iþe almayacaðým da MHP'lileri mi alacaðým" demiþtim."

Ben de Moðultay'ýn tashihine (itirafýna) þu mukabelede bulunmuþtum: "Sayýn Bakan, babanýn þirketine iþçi mi alýyorsun yoksa ülkede adaleti saðlasýnlar diye hâkim savcý mý?"

Hukuku mezhepsel bir intikam aracý haline getirenler belli. Bir de Sivas hâdisesinde olaylarý önlemeleri gerekirken müdahale etmeyi býrakýn olay yerinden ayrýlan kolluk kuvvetlerini konuþmalýyýz. Gazeteci Cüneyt Özdemir'in þu sözleri Sivas Davasý'nýn yeniden görülmesi için yeterli karînedir: "Hâlâ cevabýný bulamadýðým bir soru var. O dönem yayýnlamamýþtýk. Dosyayý Can Dündar hazýrlamýþtý, ofiste çok tartýþma çýktý 'yayýnlayalým mý, yayýnlamayalým mý' diye. Birand 'Yayýnlamayalým' dedi. Yayýnlamadýðýmýz görüntü þuydu: Sivas Katliamý'na baktýðýmýz zaman, büyük bir halk geliyor ve 'yakýn la yakýn' diyorlar. Ýnsanlar otelde sýkýþýyor ve ellerinde silahlarla bir grup asker geliyor. Sonra o asker çekiliyor. Sonra da bildiðiniz olaylar oluyor. Hep merak ettiðim þu: Asker neden çekildi? Kim çekti o askeri oradan?"

Hâdisenin olduðu gün Sivas'ta olmayanlarýn bile aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet ceza aldýklarý bir davada Özdemir'in bahsettiði askerin geri çekilme emrinin kimin verdiðinin araþtýrýlmasýný beklemek o dönem için boþ bir beklenti olurdu. Peki þimdi?..

Askerin geri çekilme emrini veren bulunursa ipin ucu da bulunmuþ olur. Adaletin saðlanmasý için ipin diðer ucuna kadar gidilmeli. Bu süreç zarfýndan da daha fazla maðduriyet oluþmamasý için Sivas Davasý mahkûmlarý serbest býrakýlmalý.