‘Siyaset deðil, itikad meselesidir!'

ÝBB, Þeb-i Arus’u Türkçe Kuran, kadýn erkek karýþýk sema ile hatýrlayýnca haklý olarak CHP’nin iktidar yýllarý hatýrlandý.

Murat Bardakçý, durumu, ‘halis-muhlis ciddiyetsizliktir, cehalettir ve geleneklere tecavüzdür!’ diyerek eleþtirdi ve tek parti günlerine gönderme yaparak buna tevessül edenlere düþen ‘Ýstiklâl Mahkemeleri’ni yeniden kurup ibret-i âlem için þöyle birkaç yüz kiþiyi sallandýrývermek!’ ifadesiyle müthiþ bir ironi yaptý.

Nuh Albayrak da, ‘ Oy verenleri tenzih ederim ama CHP siyaset deðil, itikad meselesidir.’ diyerek noktayý koydu.

Evet, CHP yönetici kadrosunun din ve dini konulardaki tavrý Yaþar Nuri Öztürk’ün dediði gibi ’CHP yönetimi iliklerine kadar iþlemiþ Ýslam nefreti ve üzerinde dindýþýlýk, Kuran dýþýlýk örtüsü bulunan bir yönetimdir.’(2 Kasým 2003, Star)

Kýlýçdaroðlu döneminde bu örtüyü aralama teþebbüsleri oldu ancak Ýstanbul gibi önemli bir þehirde bu örtüyü korumaya çalýþan birinin il baþkaný olmasý o teþebbüslerin samimi olmadýðýnýn en bariz göstergesi olarak arzý endam etmektedir maalesef.

Her neyse Mevlevilik meselesine dönecek olursak Þeb-i Arus’ta yapýlan âyin, adý üstünde âyindir. Yani bir nevi gösteridir, törendir.

Diðer tarikatlarýn zikir ayinleri de ayný þekilde bir törendir. Birilerinin zannettiði gibi tarikat/tasavvuf bu âyinlerden ibaret deðildir.

Ömer Nasuhi Bilmen, Ýslami ilimleri üçe ayýrýr. Ýnançla ilgili olanlarý akaid, amel ile ilgili olanlarý þeriat ve ahlak ile ilgili olanlarý tasavvuf diye tasnif etmiþtir.

Yani tasavvufun hedefi Ýslam ahlakýný öðretmek ve yaþatmaktýr.

Tasavvuf bütün tarikatlarýn çatýsýný oluþturur.

Bu tasniften yola çýkarak ben tarikat mensuplarýný kimin ne kadar namaz kýldýðýyla, ne kadar zikir çektiðiyle deðil ne kadar Ýslamî ahlaka sahip olduðuyla deðerlendiririm.

Ýslami ahlakýn ölçüsü de Hz. Peygamber’dir. Kiþinin ahlaký ne kadar ona benzerse o kadar ahlaklý demektir.

Mesela, Naþibendi Tarikatý’nýn Âdâb risalesinin baþýnda hedeflerini Peygamber sünnetini ihya etmek olduðu þeklinde özetler.

Hz. Peygamber gibi þefkatli, merhametli, dürüst, emin, temiz, güvenilir, iyi geçimli, seven sevilen, ailesine iyi davranan, adil, cömert, cesur ve örnek bir insan olmaktýr tasavvuf ehlinin hedefi.

Yani birisi hem tarikat mensubu hem de kaba sabaysa o kiþi eksiktir. Hem tarikat mensubu hem aldatýyorsa yalan söylüyorsa tarikat ona hiçbir þey katmamýþtýr. Hem tarikat mensubu hem istismarcýysa onun tasavvufun ruhuyla alakasý yoktur.

Çünkü tasavvuf/tarikat Hz. Peygamberde somutlaþan yüce ahlaký öðrenip, öðretip uygulamaktýr.

Mevlana Celaleddin Rumi’nin 6 ciltlik Mesnevisinin 5 cildini dikkatlice okudum. Mensuplarýna Ýslam ahlakýný hikayelerle anlattýðýný gördüm. Evet bazý hikayeler müstehcen gibi duruyor ama oradan da ibretler dersler çýkardýðý için mazur görmek mümkün. Ya da Selahaddin Eþ aðabeyin dün yazdýðý gibi onlarý hamlýk dönemine atfedebiliriz.

Ama benim Mesnevi’den anladýðým müridleri Ýslamýn gösterdiði güzel ahlaka teþvikten ibarettir.

Tasavvufun özü de Ýslâm ahlakýný yerleþtirmek deðil midir?

Bu baðlamda mesela, ÝBB’nin yaptýrdýðý kadýn erkek bir arada sema ayini, Mesnevi’nin öðrettiði Ýslam ahlakýna aykýrý bir uygulamadýr.

Eh, CHP’li belediyeden Ýslam ahlakýna uyum beklemek de beyhudedir!

Herkes kendine yakýþaný yapýyor!