Hukuk, (hak) kelimesinin çoðuludur; (haklar) demektir.
Peki, 'hak' nedir?
Ýþte asýl düðüm orada..
Müslüman insan, 'Haqq' deyince, Allah'ý ve onun belirlediði sýnýrlar içindeki ölçüleri anlar.
Baþka din'lerin, hayatlarýný düzenlemenin genel çerçevesini belirleyen hükümler manzumesine baktýðýnda onlarda da 'hak' ve 'haksýzlýk' için benzer mânâlarý içeren terimler vardýr.
Fransýzcada, 'hak' için kullanýlan 'droit (drua) justice, raison (rezon), Dieu (Diyö) gibi kelimeler..
Ýngilizcede, truth, right, justice;
Almanca: Recht, gerechtigkeit, Wahrheit vs..
*
Derler ki, ünlü bir hukuk profesörü, Londra üniversitelerinden birinde 40 seneden fazla ders okuttuktan sonra, emekli olmadan önceki son dersini verir öðrencilerine ve son konuþmasýný yapar: 'Çocuklar, 40 yýl boyunca sizlere hep, hak ve doðru olaný; kötüden ve kötülükten, haksýzlýktan uzak durmanýzý, çirkinliklerden, zararlý olanlardan kaçýnmanýz gerektiðini öðretmeye yapmaya çalýþtým..
Þimdi de, son dersimde de ayný tavsiyeleri tekrarlýyorum..'
Bir öðrenci der ki : -Üstad, doðru diyorsunuz da, iyi-kötü, doðru -eðri, faydalý -zararlý, hak- haksýz vs. bunlarýn, herkese göre deðiþmeyen, herkes için geçerli olan mutlak ölçüsü nedir?
Çünkü, herkes kendisine göre bir ölçü bulmuþ..
Herkes için geçerli olacak þekilde tutarlý-mantýklý, saðlýklý ölçüler nedir?'
Yaþlý Prof. derin derin düþünür ve, 'Evet anlýyorum ki, yeniden sizin aranýza talebe olarak oturup, yeni baþtan, hak kavramýnýn mutlak ölçünü öðrenmem gerekiyor..' der.
Evet, hukuk kavramlarý sahi nasýl oluþuyor?
Kim güçlü ise, kendisinin ve emirlerinin, isteklerinin, dayatmalarýnýn hak düþünerek mi?
Meselâ, bizde, hukukun kaynaðý olarak, ne mi var? Anayasa, baþlangýç bölümünde, 'hukukun kaynaðý olarak, filan ilkeleri kabul etmiþ olan Büyük Türk Milleti...'
Ahh, o millet adýna denilerek, ne büyük zulümler iþlenmiþtir?
O ilkelerin, kimler tarafýndan ve nasýl kabul ettirildiðini hatýrlamak bile yeter..
Karþý çýkanlara, 'gereken mutlaka yapýlacak ve ihtimal ki, bazý kelleler koparýlacaktýr..' diye dâraðaçlarý kurularak ve uygulamasý fiilî olarak gösterilerek..
*
100 yýldýr, hukuk devletinden ve hukukun üstünlüðünden sözedenlerin, güçlerini zorla kabul ettirenlerin, üstünlerin hukukunu anladýklarýný hep görüp durmadýk mý..
Uluslararasý hukuk için de durum daha bir öyledir..
Dünya, 2. Dünya Savaþý'nýn sonunda galib olduktan sonra kendilerini dünyaya en üstünler olarak dayatan 5 ülkenin elinde kukla deðil mi? Baþkan Erdoðan'ýn BM Genel Kurulu'nda bile, 'Dünya, 5'ten büyüktür..' derken, defalarca itiraz ettiði, baþka bir þey mi idi ki?
20 küsur sene öncelerde BM Genel Sekreterliði'ne seçilen Mýsýr'lý bir Hristiyan olan Bedros Gali, ikide bir, uluslararasý hukuk kurallarý nutuklarý çekilmesinden artýk býkarak, 'uluslararasý hukuk diye bir þey yoktur. Uluslararasý hukuk dediðimiz þey, üstünlüðünü zorla göstermiþ ve kabul ettirmiþ olan güç odaklarýnýn iradelerini dayatmalarýdýr..' dememiþ miydi?
*
Bütün bunlar niye mi anlatýyoruz..
Bu anlayýþýn ülke çapýnda daha dar planda ele alýnmasýnda da farklý bir tablo ile karþýlaþmýyacaðýmýzý anlatmak için..
ÝBB Baþkaný Ýmamoðlu'na, 3 sene kadar önce 'Hakimler-Savcýlar Kurulu' (HSK) üyelerine aðýr ifadeler kullandýðý, 'ahmak' dediði iddiasýyla 2 yýl 7 ay kadar hapis cezasý verilmiþ..
ÝBB Baþkaný, 3 sene önce de, o dönemin Ordu Valisi'ne 'Ýt ' dediði, mahkemece sâbit görülerek, 20 küsur bin lira kadar para cezasý verilmiþti.. Þimdi de, HSK üyelerine 'ahmak' dediði iddiasýyla.. Onlarýn her birisi de ayrý ayrý þikayetçi olmuþlar..
Kiþilerin bu gibi sözleri birbirlerine her yerde sýk sýk kullandýðý bir ülkede, hedef alýnanlar yargýçlar olmasaydý, 'ahmak' kelimesi yine böylece aðýr ceza görür müydü?
Eðer, hedef olarak alýnanlar, yargýçlar deðil de, siyasetçiler olsaydý.. Ayný yargý kurumlarý, 'siyasetçiler, bu gibi aðýr eleþtirilere katlanmalýlar.' demiyorlar mý?
Ama, ÝBB Baþkaný hakkýndaki yargýlamada muhatablar yargýçlar olunca, 'Mahkemelerin mehabetine saygý gerekir!', öyle mi?.
Ayrýca, HSK'nun, þunun þurasýnda 6 ay sonra seçim varken, üç senedir beklettiði bu dâvayý , tam da bu merhalede, devreye sokmasý akýl kârý mýdýr? Bu ceza dâvasýný seçim sonuna erteleyemez miydiniz?
HSK üyeleri, siz bu ülkenin gerçeklerinden uzakta, ayda mý yaþýyor ve birilerini mazlum mu göstermek istiyorsunuz?
Ýktidar'ýn müdahale ettiðine inanmýyorum.
Etmiþ olsaydý; o zaman bu dâvanýn seçimlerin sonuna býrakýlmasýný tavsiye edebilirdi..
*
Kaldý ki, þimdi bile, henüz kesinleþmemiþ bir yargýlama durumu var. Daha, Ýstinaf ve Temyiz yolu var, ondan sonraki merhaleleri takiben bu karar, beraet veya ceza olarak kesinleþir.
*
Bir-iki NOT :
1- Son zamanlarda uluslararasý krizlerde arabuluculuk yaparken, önce Mevlûd Çavuþoðlu'ndan iþittiðim ve hayret ettirici bir cümlenin, 'Bir savaþýn kazananý ve barýþýn da kaybedeni olmaz' þeklindeki bir sözün þimdilerde daha sýkça kullanýldýðý görülüyor. Bu söz, sýrf, 'Ukrayna-Rusya Savaþý için söylenmiþtir..' denilebilir belki.. Sýrf o gerilim için söylenirse, bu olabilir , ama, bunun genel bir kural gibi tekrarlanmasý yanlýþtýr.
Evet, savaþ istenmemelidir, ama, geldiðinde kaçýnýlamaz. Barýþ da âdilâne olursa, ne âlâ, ama, zorla dayatýlýrsa?
Nitekim, Baþkan Erdoðan'ýn 3-4 gün önce, Samsun'da gençlerle sohbeti sýrasýnda, Yunanistan'ý uyarýrken; 'Yunanistan Ege adalarýnda her türlü düþmanca tavýrlarý sergilerken, biz de herhalde armut toplayacak deðiliz..' diyordu.
Doðru olan da bu..
Dayatma bir savaþa sürüklenmek de, zâlimâne bir barýþa boyun eðmek; ikisi de felâkettir.
2-SP lideri Temel Karamollaoðlu'nun partililerine hitaben yaptýðý bir konuþmanýn videosunu dinledim.. Siyasetçidir, kusurlar bulacak, eleþtiriler yapacak vs.. denilebilir..Ama, Temel beyimiz, 'ÝHA'lar, SÝHA'lar sahasýnda kaydedilen geliþmeleri' takdirle karþýlýyor, ama, illâ da eleþtirecek ya.. '20 senedir neredeydiniz?' demez mi!
Bu mantýða karþý, söyleyecek söz bulamadým.