Siyasette Diyarbakır Anneleri, hizmette kayyum belediyeciliği

Normal şartlar altında bizde, masa başında kâğıt kalemle yapılmış siyaset mühendisliği hesaplarının tuttuğu çok da görülmemiştir. Ama her seçim öncesi de bütün partiler, titizlik içinde yaparlar bunu. Şimdi de öyle... Bütün partilerde hatta ittifak karargâhlarında harıl harıl profiller çalışılıyor. Cumhur İttifakı'nın kafası net... Ortaya koyduğu politikanın halktaki karşılığı belli... Bunun üzerine kata kata gidecek... Özellikle yılbaşından itibaren ekonomide yaşanacak olan iyileşmelerle ve Karadeniz'de açılacak vana ile enerjide atılacak hamlelerle 2023'e de çok rahat gittiği görülüyor... Oysa Millet İttifakı kelimenin tam anlamıyla açmazda...

**

Geçenlerde burada Areda Survey'in son araştırmasından bazı rakamlar paylaştım. Üç aşağı-beş yukarı başka araştırma şirketleri de benzer rakamlar buluyor... Bugünün perspektifinden görünen şu; Millet İttifakı, içine HDP'yi almazsa yarışta yok demektir... HDP ile bir ittifak kurarsa, milliyetçi seçmeni kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu için, yine işi zor olacaktır... Gerek İYİ Parti ile birlikte gelen milliyetçi seçmen gerekse CHP tabanında kendine yer bulan ulusalcılar için PKK'nın siyasi kanadıyla ittifak kabul edilebilir bir şey değil... Peki HDP, daha da doğrusu geçmiş seçimlerde ona oy veren seçmen ne yapacak?

**

Avukat Ebubekir Elmalı'yı dinliyorum geçen akşam bir televizyon kanalında... Elmalı; Mehmet Metiner'in kurucusu olduğu Demokrasi ve Birlik Derneği'nin Genel Başkan Yardımcısı... Dernek çok önemli bir mottoyla yola çıktı; "... Ortak vatanımızda tek devlet, tek bayrak ve tek millet anlayışıyla eşitliği ve kardeşliği önceleyen birlikte yaşam..." Ben Ebubekir Elmalı'yı farklı platformlarda da uzunca bir süredir takip ediyorum. Çok rasyonel, aklı başında tespitleri var. Geçen akşam çok önemli ifade kullandı; "... HDP kapatılacak, öyle anlaşılıyor... Fakat HDP'nin kaderiyle Kürt seçmenin hassasiyetlerini ayırt etmek lazım. Kapatma davası ne olursa olsun..." İşte tam da üzerinde durmamız gereken detay bu...

**

40 senedir PKK gerek sokakta gerekse sandıkta tahakküm kurmuş ve bugün HDP'ye oy veren o seçmeni, neredeyse başka seçenek olmadığına inandırmış... Peki bu yalanla nasıl mücadele edilecek?.. İşte orada karşımızda dağ gibi iki referans var;

1) Hizmette Kayyum Belediyeciliği...

Özellikle kayyumların bölgeye yaptıkları hizmetler bu anlamda çok önemli. HDP ya da aynı aileden başka isimler altında sözde siyaset yapan kadrolar orada sadece ideolojik saiklerle milletin oyunu almış fakat hizmet götürmemişti... Oysa bugün aynı seçmen gerçek bir belediyecilik hizmeti almaya başladığında HDP'nin aslında kendilerini nasıl aldattığını da görmüş oldu...

2) Siyasette Diyarbakır Anneleri...

Hiç hafife almayın... Diyarbakır Anneleri, burada gerçek anlamda bir turnusol kâğıdı oldu... Kaçırılarak, kandırılarak, ikna edilerek kanlı terör örgütüne giden çocuklarını geri istiyor o insanlar... O kadar... Öylesine onurlu bir duruş ki, siyasetler üstü... Bakın, orada nöbet bekleyen aileler tek bir denklemden söz ediyor; "... bizim çocuğumuz HDP teşkilat binasına girdi ve oradan da dağa gitti. Bir daha geri dönmedi..." Diyarbakır Anneleri'nin farkına vardığı ve milleti uyandırmak için bas bas bağırdıkları tek gerçek HDP'nin o cinayet şebekesinin insan kaynakları ofisi olduğu, başka bir işe yaramadığı gerçeği...

**

İşte bu iki noktanın üzerine dikkatle çalışılırsa, Elmalı'nın o sözünü ettiği, "... HDP'nin kaderiyle Kürt seçmenin hassasiyeti..." ayrımı da yapılmış olur... Aslında vaziyet bu kadar açık ve net...