Koronavirüs’ün siyaseti ve iktidar algýsýný ciddi þekilde etkileyeceðini söyleyip duruyoruz. Salgýn hastalýk bir kriz ve sorun hali olduðuna göre siyasi iktidarlarýn ve liderlerin bu soruna karþý performanslarý mutlaka siyasi bir sonuç doðuracaktýr.
Koronavirüs karþýsýnda kimlerin, hangi siyasi liderlerin sýnavý geçeceðini zaman içinde göreceðiz. Ama bugünden bakýnca krizi baþarýyla yöneten Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan ve (özellikle Almanya, Tayvan, Yeni Zelanda ve Ýskandinav ülkelerindeki) kimi liderlerin baþarýlý görüldüðünü; sorunu ciddiye almayan ve gerekli adýmlarý atmayan liderlerin de sorgulanmaya baþladýðýný söyleyebiliriz.
AB Komisyonu Baþkaný Ursula Von der Leyen ilk dönemde koronavirüsü hafife aldýklarýný itiraf etti. Bu aslýnda birçok Avrupa ülkesinin soruna hazýrlýksýz yakalanma, sorunu ciddiye almama, soruna karþý gereken adýmlarý atmama þeklindeki tavrýný ifade ediyor.
Salgýn hastalýklarda bireylerin duyarlýlýklarý ve tedbirleri büyük önem taþýr ama asýl olan devletin aldýðý kamusal tedbirler, yasal önlemler, siyasi ve idari kararlardýr. Eðer devlet sorunu ciddiye almazsa bireylerin ciddiye almasý tek baþýna yeterli olmaz.
Bu yüzden siyaset, siyasi karar, liderlik ve yönetim hayati bir iþtir, insanlarýn geleceði için hayat-memat meselesidir.
Ýngiltere Baþbakaný Boris Jonson baþlangýçta kamusal tedbirler yerine bireysel önlemler alýnmasýný istedi, sürü baðýþýklýðý gibi yöntemler dile getirildi ve neticede salgýn hastalýk ortalýðý kasýp kavurdu.
Tanzanya Devlet Baþkaný John Magufuli “Maskeyi býrak Tanrý’ya bak” çaðrýsý yaparak halkýn tedbir almasýný küçümseyen bir tavýr sergiledi.
ABD Baþkaný Trump ilk anda itibaren koronovirüs’ü hafife alan, alay eden, ciddiyet sýnýrlarýný zorlayan söylemler ortaya koydu. Önce virüs’ü normal grip veya veba virüsü olarak göstererek küçümsedi, sonra Çin virüsü diyerek siyasallaþtýrdý.
Trump en son vücuda ýþýn verilmesi ya da dezenfektanlarýn enjekte edilmesi gibi önerilerle küresel kahkahaya sebep oldu. Alaycý ve sürekli pot kýran bir tavýr daha fazla eleþtiri konusu olmaya baþladý.
Trump, 2 milyondan fazla ABD’linin ölmesi beklenirken 200 bin sayýsýnýn altýnda kalmalarýnýn baþarý olacaðýný söyleyerek sorunu ne kadar seçime yönelik algýladýðýný da gösterdi.
Salgýn hastalýðý ciddiye almayan liderlerden birisi de Brezilya Devlet Baþkaný Jair Bolsonaro…
“Bu virüs bir yaðmur gibidir ve bütün ülkeyi yüzde 70 ýslatacak, enfekte olanlarýn baðýþýklýk sistemi kazandýðýnda ülke özgür olacak” açýklamasý yapan Bolsonaro, salgýn nedeniyle sosyal mesafe tedbirleri alan yerel yöneticileri eleþtirmekten geri durmuyor. Önlemleri ‘histeri ve kuruntu’ olarak niteleyen Brezilya lideri karantinaya açýktan tepki gösteriyor.
Sorunun ciddiyetini geç anlayýp tedbirleri geç alanlar bir yana meselenin ciddiyetini hiç anlamayan ve bu yüzden de gereken adýmlarý atmayan liderler var.
Küresel düzeydeki bir sorun elbette hiçbir ülkenin ve iktidarýn tek baþýna göðüsleyebileceði ve hesabýný vereceði bir mesele olarak görülemez. Ülkeler en doðru politikalarý uygulasalar ve gereken tüm adýmlarý atsalar da küreselleþen dünyanýn maruz kaldýðý sorundan belli düzeylerde etkileneceklerdir.
Ýnsanlar bu durumu gayet doðru bir þekilde algýlarlar ama yine de bir performans deðerlendirmesi yaparlar ve yöneticilerinin imkânlar çerçevesinde gereken adýmlarý atýp atmadýklarýna bakarlar.
Eðer bir lider sorumsuz ve ciddiyetsiz söylemlerle sorunu hafife alýyor, adeta dalga geçiyorsa, “tedbir almak, gerekli adýmlarý atmak, bilim insanlarýný dinlemek, altyapýyý hazýr hale getirmek, toplumsal bilinç oluþturmak” gibi noktalarda yapmasý gerekenleri yapmýyorsa, samimiyet ve fedakârlýkla hareket etmiyorsa vatandaþ iþte bunu nazara alýr ve seçimde hesabýný sorar.