Sporun bizi biz eyleyen büyük coþkusu...

2020 Paralimpik Olimpiyatlarý'ný kýran kýrana verilen mücadelelerle seyrettik. Masa tenisinde Abdullah Öztürk, Güney Koreli Kim Young-gun'u eleyerek altýn madalyayý kaptý... Madalyayý kazandýðý gibi tekerlekli sandalyesini Türkiye ekibine çevirerek hýzla ilerledi, ilerledi ve bariyerlere hýzla çarparak, önündeki tüm engelleri yýkmanýn kývancýyla, sandalyesinden aþaðý atladý... Her adýmýnda onunla coþtuk, onunla birlikte sevinç narasý attýk, onunla aðladýk... Sað olsun Gençlik ve Spor Bakanýmýz sayýn Dr. Mehmet Kasapoðlu beyefendi, adeta takým arkadaþý gibi tüm Olimpiyat ekibine eþlik etti. Onlarla tezahürat etti, onlarla bayrak salladý, havaya yumruk attý, zýpladý, altýn madalyalarla Ýstiklal Marþýmýzý göðsünü gere gere okudu...

Abdullah Öztürk beni çok etkiledi. Onunkisi bir baðlýlýk öyküsüydü çünkü. O, sandalyesine deðil, yaptýðý spora, temsil ettiði ülkesine, bayraðýna baðlýlýðýn resmini çizdi bize... Uzakdoðu sporlarýndan sayýlan masa tenisinde güçlü rakiplerini tek tek yenmeyi baþararak, dünyaya adýmýzý duyurdu. Altýný kazandýðýnýn anlaþýldýðý setten sonra, aðlayarak arkadaþlarýnýn yanýna dönüþünü düþündükçe gözlerimiz yeniden yaþarýyor. Orada biz dostluðu, dayanýþmayý, çalýþkanlýðý, azmi, disiplini gördüðümüz kadar, kardeþliði, bayrak tutkusunu, devleti temsil ve vatana aidiyet bilincini de seyrettik. Maçý aldýktan sonra annesine koþar gibi koþtu Türkiye ekibine, engelleri geçe geçe, zorluklarý kýra kýra, manileri devire devire...

Gençlik ve Spor Bakanlýðýmýzýn bu dönemde toplumsallaþtýrdýðý ve raðbete açýk hale getirdiði bir þey paralimpik turnuvalar... Farkýndalýk yaratma, sosyalleþme ve pozitif enerji üretme konusunda sporun ne büyük imkanlar açabileceðini, devasa gücünü gösteriyor hepimize... Hem sporcularý, hem antrenörleri, hem anne-babalarý bir arada ekip içine çeken bir büyüsü var paralimpik kadrolarýn. Hatta eksik söylemeyelim, onlarýn ekibine milletçe bizde dahiliz, yer gök, kalplerimiz onlarla atýyor... Allah muvaffakýyetlerini daim etsin.

Bu sene Olimpiyatlar bizim için güzel ve bereketli geçti, 13 madalya birden aldýk. Bizler ilkokula giderken, 1948 Londra Olimpiyatlarýnda 6 altýn madalyayla ülkemizi onurlandýran güreþçilerimiz, Gazanfer Bilge, Yaþar Doðu ve Celal Atik'in hikayesini Türkçe Ders kitaplarýnda okurduk. Güreþte ufuk açýcýydý bu baþarýlarý. 2020 Olimpiyatlarýna geldiðimizdeyse farklý branþlarda tam 13 madalya aldýk. Türkçe Ders kitaplarýnda bu baþarý da okutulmalý. Busenaz Sürmeneli boksta, Mete Gazoz okçulukta altýn madalyalarý kaptýlar. Her ikisinin de kendine has özel galibiyet mimikleri, zafer selamlarý var, gençlerin arasýnda derhal yaygýnlaþtý bu sevimli halleri... Galibiyet fosforlu bir parýltýya benziyor, karanlýðýn içinde birden parlayýverdikten sonra, çevresinde yol açtýðý tepkimelerle çoðalma eðilimi taþýyor. Bu galibiyetlerin bizi önümüzdeki yýllarda yeni baþarýlara taþýyacaðýna eminim...

Sporcunun yeteneði kadar saðduyulu bir antrenör/ antrenörler eþliðinde disiplinli çalýþma programý da gerekiyor. Ama bir de olimpik ekiplere ruhunu verecek bir lider gerekiyor ki, Dr. Mehmet Kasapoðlu bakanýmýz bu iþi gerçekten yüreðinden kopan bir coþkuyla yerine getiriyor... Uzun zamandýr hasret kaldýðýmýz milli ve küresel heyecanlarý, o ekip ruhuyla seyrettik.

Spor, hangi siyasi görüþten olursak olalým, hangi sosyal gruba dahil olursak olalým, yaþa, cinsiyete, mevkiye, makama bakmýyor... Sporun gücü, bizleri bir mýknatýs gibi kendinde toplayabilmesinde yatýyor. Üst üste gelen afetler, pandeminin yol açtýðý küresel kýsýtlamalar, toplumsal olarak zaman zaman yaþadýðýmýz sertlikler, çatýk kaþlar arasýnda, hepimizi gülümseten, sevindiren, bize 'biz'liði yeniden fýsýldayan bu spor ruhu ve coþkusuna caný gönülden teþekkür ediyorum... Bu dinamiði, siyasi polemiklere asla girmeden, insanlara tepeden bakmadan, kamplaþmalara yaslanmadan, kimseye ayrýmcýlýk yapmadan, yüzünden tebessümü hiç eksik etmeden yerine getiren, milli takýmlar kaptanýmýz, Bakanýmýz Mehmet Kasapoðlu beyefendiye de güzel örnekliðinden dolayý binlerce teþekkür...