Pazartesi günkü yazýmda, Tâlibân'ýn Afganistan'a fiilen hâkim oluþunun öncesine ve son 100 yýllýk yakýn tarihten kýsa kesitler aktarýlmaya çalýþýlmýþ ve bu arada, Beççe-i Saka Habibullah'ýn gerçekte Tâlibân'ýn 95 yýl öncelerdeki öncüsü durumunda olduðuna ve onun da, Osmanlý sonrasý Ankara'da yeni kurulan Kemalist rejimin liderine hayran olan Afgan Þahý /Kralý EmanullahKhan'ýn ülkeden kaçýrttýðýna deðinilmiþti..
Hadiseler çok süratli geliþti.
Bu kadar süratli geliþmede, Tâlibân'ýn, Afgan halkýnýn ekseriyeti arasýnda bir halk tabanýna dayanmasýnýn rolü olduðu bilhassa görülmelidir. Eski mücahid teþkilatlarý, iç kavgalarýndan dolayý halk tabanlarýný yitirmiþlerdi. (Afganistan'da Peþtûn kavmi yüzde 40 civarýnda en büyük etnik grup olarak bilinir. Geride kalanlar ise, Özbekler, Türkmenler, Belûçlar, Farslar/Tacikler ve Þiî olsalar da Hezarâ /Hezaracât diyen anýlan kesimlerden oluþur.) Afganistan halký Müslümanlýk inancý büyük bir birlik oluþturduðu zaman, tarihte, Hindularý, Ýngilizleri, son 45 sene boyunca da Rusya ve Amerikan emperyal güçlerine karþý bu inanç birliðiyle mukavemet etmiþken, özellikle 1989'da Pakistan'ýn Peþaver þehrinde, eski mücahid liderlerden ve hâlen hayatta olan (G. H.)'ýn, 'Afganistan'ý son 300 yýlýnda hep Peþtunlar idare etmiþlerdir; bundan sonra da öyle olacaktýr.' demesiyle ateþlenen Peþtun kavmiyetçiliði söylemlerinden Tâlibân'ýn uzak durmadýðý öteden beri bilinir. Umulur ki, bu kavmiyetçilik asabiyetinden /taassubundan tez zamanda kurtulurlar.
Evvelki güne kadar, mevcut kanunlara göre Afganistan Devlet Baþkaný konumunda olan Eþref Ganî'nin, daha iki hafta önce, 'Ben Emanullah Khan'a çok ihtiram duyan birisiyim. Ama, onun, Beççe-i Saka karþýsýnda firar etmesini bir türlü kabullenemedim. Ve ben, Tâlibân veya bir baþkasý karþýsýnda asla firar etmeyeceðim ve milletin bana teslim ettiði vazifeyi son nefesime kadar yerine getireceðim..' demiþken, henüz nereye gittiði açýkça belli olmayan bir þekilde Afganistan'dan çýkmasýndan hemen sonra yayýnladýðý bir mesaj, her ne kadar makul gibi gözükse de; yine de o ve benzerlerinin 'idare-i maslahatçý' tutumlarýnýn baþkalarýna cesaret verdiðine ve vereceðine yeni bir örnek oluþturacaktýr.
(Bu açýdan bakýldýðýnda, 2. Abdulhamîd'in, 112 yýl önce, 31 Mart 1909 Hadiseleri'nden sonra, kendisine, 'Oðlum Hâmid, kan dökülmesin.. Saltanat için 33 sene yeter..' diyen Þazelî tarikatý þeyhinin nasihatine kulak vererek, devleti hem de, Meþrutiyet Meclis-i Meb'ûsâný'nda Selanik Mebusu olan Emmanuel Karasso baþta olmak üzere, emperyal güçlerin temsilcisi veya kuklasý durumunda olanlarýn kendisine o zaman henüz 30 yaþlarýnda olan Elmalýlý Hamdi Efendi'nin yazdýðý 'Hal' Fetvâsý'ný sunmalarý üzerinde, baþýný eðip teslim olmasý, sonunda kendisinden daha çok ve aðýr þekilde Müslümanlara nelere mal olmuþtu; görülmüþtür.
Kezâ, 1922'deki Sakarya Savaþý'nýn sonuna kadar, devamlý, Sultan Vahdeddin'e ve Makam-ý Hýlafet'e baðlýlýk yemini eden ve ettiren bir kiþi veya kadronun, sonra hangi etkenlerle ve nasýl, 'Vahdeddin'i ülkeyi terk etmesi ve aksi halde can güvenliðinin saðlanamayacaðý' konusunda Ref'et(Bele) Paþa'yla haber vermesi üzerine, onun da benzer gerekçelerle baþýný eðip gitmesi ve sonrasý da ilginçtir. Halbuki, keskin niþancýlardan oluþan ve Saray'ý korumak gibi bir vazifesi bulunan ünlü 'Avcý Taburlarý' devreye sokulsaydý, netice n'olurdu, bilinmez, ama, her halde çok kan akardý..
Ayný durum, bugün Afganistan'da da yaþanmaktadýr. Ama, baþka devrimlerde, iktidara gelenler dâr aðaçlarý kurmuþ ve on binlerin- belki yüzbinleri –milyonlarýn ölümüyle sonuçlanan büyük karmaþalara yol açmýþken; Afganistan'da C. Baþkaný Eþref Ganî'nin ülkeyi terk etmesi, ilk plânda Tâlibân liderlerini de -beklenmeyen þekilde- mülâyim davranmaya sevk etmiþe benziyor.)
*
**
Bir bombalý suikastla katledilen ve 1992-95 arasýnda G. Hikmetyar'ý baþbakan tayin ettiði halde, Hikmetyar'ýn kendisiyle savaþý kesmediði (merhûm) Üstad Burhaneddin Rabbanî, Tahran'a her geliþindeki görüþmelerimizin birinde, 'Afganistan'a hiçbir zaman hiçbir rejim, 50 yýldan fazla hükmedememiþtir. Çünkü, belli bir süre içinde, halk derinden derine bir itiraz ve isyan geliþtirmiþtir, içinde...
Hep merak etmiþimdir, siz 600 küsur yýl Osmanlý'ya nasýl tahammül ettiniz?' demiþti.
Tabiatiyle, Osmanlý'nýn bir takým olumsuz veya yanlýþ uygulamalarý olmuþ olabilir, ama, onlarýn yönetimleri altýndaki halklarý isyan edecek derecede sýkmadýklarý, nispeten adâlet içinde hareket ettikleri ve -saltanat sisteminin devamý için yapýlan uygulamalarý dýþýnda kalan alanlarda- sosyal hayatýn tanziminde Ýslamî adâlet anlayýþýna genel olarak riayet edildiði kanaati ve hele de günümüzde temel meselelerden olan, ýrklar- kavimler arasýnda farklýlýklar gözetmek gibi yanlýþlardan büyük çapta uzak durulmasýnýn, onun uzun ömürlü olmasýnda etkili olduðu üzerinde durulurdu.
*
Tâlibân'ýn, devrilen hükumet'in aslî karar mercilerinde olanlar hariç, diðer kamu çalýþanlarý için af ilân etmesinin Afganistan içinde de, dýþarýda da þaþýrtýcý bir olumlu havasý estirmesinin, gelecek günler içindeki geliþmeler içinde de korunmasý umulur. Ama, anlaþýlýyor ki, bu hamur daha çok su götürecektir.
Ve biz de gelecek yazýlarda bunlara deðinmeye devam edeceðiz Ýnþaallah..
*