'Tekbîr' sadâlarýyla ve Ýslâm adýna yapýlan bir büyük inkýlâbýn 43. yýldönümünde…

Bugün, 11 Þubat. Ýran'da asýrlardýr devam eden Þehinþahlýk rejiminin, 11 Þubat 1979 (Hicrî-þemsî takvime göre, 22 Behmen 1357) günü, bütünüyle çökertiliþinin 43. Yýldönümü...

Özellikle Temmuz-1977 ortasýndan itibâren büyük Müslüman halk kitlelerinin, 'Allah'u Ekber!' feryadlarýyla ve 150 bin'e yakýn kurban vererek yaptýklarý dev gösterileri bastýrmak için, son Ýran Þahý Muhammed Rýzâ Pehlevî'nin baþýnda bulunduðu sistem, bütün güvenlik ve istihbarat güçleriyle saldýrýdaydý, ama artýk yama dikiþ tutmuyordu.

Sadece Müslüman coðrafyalarýndaki halklar ve hattâ rejimler deðil, uluslararasý haber emperyalizminin her türlü iletiþim araçlarý da Ýran'ýn geleceðini konuþuyorlardý. Ve o noktada, Amerika ve (Sovyet) Rusya farklý düþünmüyorlardý. Hattâ, o kadar ki, Amerikan Baþkaný Jimmy Carter bile artýk Þah'ý Ýran'da tutmanýn imkânsýzlýðýný görmeye baþlamýþken, Sovyet Rusya lideri Leonid Brejnev ise, gaayet açýk bir dille, 'Ýran, çapulculara býrakýlamaz.' diyordu.

Bizim açýmýzdan daha bir ilginç olan ise, baþta Maraþ ve diðer þehirlerde meydana gelen büyük sosyal karýþýklýklar sebebiyle, Ecevit Hükûmeti'nce ilân edilmiþ olan Sýkýyönetim'lerin komutanlarý ve de Genelkurmay Baþkanlýðý, medya organlarýna verdiði emirlerde, Ýran'daki hadiseler sýrasýnda yükselen sloganlarýn 'topluma yansýtýlmamasý' ve kadýnlarýn gösterilerinin de ekranlardan hiç gösterilmemesi belirtiliyordu. Üçüncü Cumhurbaþkaný Celâl Bayar ise, önceleri söylediði, 'Bu kýþ Türkiye'ye komünizm gelebilir.' þeklindeki sözünü yeni duruma geliþtirip, 'Þeriatçilik akýmý Türkiye'ye de sirayet edebilir.' demeye baþlamýþtý.

*

Ýran'dan dünyaya yansýyan görüntüler bizim toplumumuza da yansýrsa, 'kötü örnek' oluþturabilir diye korkuluyordu. Çünkü, örtülü -tesettürlü, çarþaflý (Ýran'daki isimlendirmeyle -çadurlu- ) hanýmlar yüzbinler halinde 'Allah'u Ekber! /Khomeynî Rehber! ' diyerek yürüyorlar ve erkeklere de öncülük ediyorlardý.

Bu þiarlarda ismi duyulan kiþi, þia fýqhýna göre 'muctehid' konumunda bir Ýslâm âlimi olan ve milyonlarý âdetâ sihirleyen isim, 1963-64'de Þahlýk düzenine karþý vaazlarýyla halký gönülden fethedip ayaklandýran ve o ayaklanmanýn, Müslüman halktan binlerce kurban verdiði (Panzdeh Khordad/ 5 Haziran Qýyâmý'ndan sonra, önce Türkiye-Bursa'ya sürülen ve 11 ay sonra da Irak- Necef'e giden, 1978 Eylûlü'nde ise, Irak'tan da çýkarýlan ve halký Müslüman hiçbir ülke, -Þah'la arasýnýn bozulmamasý için kendisini kabul edemediðinden-, Fransa'ya giden 'Âyetullah' unvanlý Rûhullah Khomeynîisimli kiþi idi. Ve, bir sözü ile on milyonlarý harekete geçiriyordu.

Süleyman Demirel, bu durumu þaþkýnlýkla izliyor ve, '80 yaþlarýnda bir ihtiyar Paris'ten bir söz söylüyor, milyonlarý ayaða kaldýrýyor, bir söz söylüyor oturtuyor; bunun ardýnda bir süper-güç vardýr, beni baþka bir izaha inandýramazsýnýz.' diyordu. 'Fakîr' de o zaman, 'Evet, ama bu süper güç sizin anlamak istemediðiniz bir süper güçtür, Allah'u Teâlâ'dýr.' diye yazýyordu.

*

Ve, Þah Pehlevî, o sürede, Ýran'daki gerilimi gidermek ümidiyle 12 yýllýk baþbakaný Emîr Abbas Huveydâ'yý azlediyor, yerine Cemþid Âmuzgâr'ý baþbakanlýða getiriyor; o deðiþiklik de beklenen sonucu vermeyince onu azledip, Senato Baþkaný Þerif Ýmâmî'yi baþbakan yapýyordu. Ýmâmî, müstehcen filmlere, içkiye savaþ açýyor gibiydi. 2535'leri gösteren Þehinþahlýk takvimi, yeniden Hicrî -Þemsî takvime, 1357'ye döndürülüyor ve üniversitelere tesettürlü olarak girilmesinin yolunu açýyor ve amma, yine de baþarýlý olamýyor ve o zaman Þah, ülke çapýnda sýkýyönetim ilân ediyor, Genelkurmay Baþkaný General Ezherî'yi baþbakan olarak vazifelendiriyor; ama, tablo deðiþmiyor; baþkent Tehran baþta olmak üzere, ülkenin bütün Ýran'da her gün yüzleri ve hattâ bazan binleri bulan kurbanlar veriliyordu. Ve, bir takým resmî görüþmeler için Washington'a giden askerî hükûmet'in baþý General Ezherî de bir rahatsýzlýk gerekçesiyle oradan dönmüyordu!

Þah, çaresiz kalýyor, babasý Rýza Khan'ýn, babasýný idâm ettirdiði ve kendisi de 30 yýl kadar Fransa'da ve yaþayan muhalefetiyle þöhret kazanan Þahpur Bahtiyar'ý baþbakan olarak tayin ediyor ve hemen ardýndan da, 5 Ocak 1979 günü, yerli ve yabancý bütün medya muhabirlerini Saray'ýna dâvet ediyordu.

Ama, bütün dünyadan muhabirler Þah'ýn salona girmesini beklerken; Þah ve hanýmý Ferah Diba ve çocuklarýyla Mehrâbâd Havaalaný'ndan gözyaþlarý içinde uçaða binerek Ýran'dan kaçýyordu. (Bu kaçýþ, Þah'ýn, 1953'deki ilk kaçýþýndan sonraki ikinci ve son kaçýþýydý.)

Ama, geride, kendisi tarafýndan vazifelendirilmiþ, kendi rejimi adýna kanûnen yetkili bir 'Þahpur Bahtiyar Hükûmeti'ni býrakmýþtý. Ama, Ýran halkýna fiilen hükmeden beþerî güç, o anda artýk, 'Ýmam Khomeynî' idi. Askerler kýþlalarý, polisler karakollarý silahlý veya silâhsýz olarak terk ediyorlar; halk kitleleri, artýk elektrik -su faturalarýný bile ödemiyorlardý. (Þimdilerde, 'KK Bey de, o büyük sosyal qýyâm'dan ilham almýþ olabilir' der misiniz?)

Ve, 1 Þubat 1979 günü, Ýmâm Khomeynî, 16 yýllýk sürgünden sonra Ýran'a dönüyor, milyonlar tarafýndan gözyaþlarý içinde karþýlanýyor ve Kur'ân-ý Kerîm'de, Fecr Sûresi'nde, 'Fecr'e ve ilk on geceye and olsun...' diye baþlayan ilk 12 âyette verilen ilâhî iþaretlere sýðýnarak, 10 gün bekliyor ve nihayet, 11 Þubat sabahý da, milyonlar, devlete 'Allah'u Ekber!' nidâlarýyla el koyuyor ve dünya yeni bir güne baþlýyordu.

*

'Sonrasý n'olmuþtur ve nereye varýlmýþtýr' konusuna da, sonraki yazýda kýsaca deðinelim, inþaallah...

*