Tünele girdim, çýkamýyorum!

Adý neydi, Levent Üzümcü mü? Sanýrým.

Sabiha Gökçen Havalimaný'nda üzerinde pist olan bir tünelden geçerken video çekmiþti hani. Havalimanýnýn kapasitesini artýrma çalýþmalarý dolayýsýyla yapýlan bir tünel...

"Bu videoyu çekmek istedim. Çünkü dünyada ilk ve tek açýk havaya yapýlmýþ olan tünel bu. Ýki þeridi kullanýlabiliyor, hýz sýnýrý var, uyuyoruz tabi. Bu dünyada tek, daðý delmeden yapýlan tünel. Ben bunu çektim böyle, tarihe kalsýn diye bir yerlere kaydedeceðim." diyordu.

Bazý þeylerin kendisi skecine dönüþür ya, öyle bir performanstý. Yaptýðý þeyin ne kadar absürt olduðunu anlatmak için tek kelime etmenize gerek yoktur, o þeyi izlemeniz yeter zaten. Öyle bir þey iþte.

Gezici, Cihangir taifesi sanatçýlarýný insan zeki bir þey sanýyor. Ama hallerini görünce vasatýn altý olduklarýný anlýyorsunuz.

Bayram tatili için Batý Karadeniz'i dolaþarak Kastamonu'ya giderken sayýsýný unuttuðum kadar tünelden geçtim. Geçerken bir video da ben çekeyim demedim. Denilecek çok þey vardý aslýnda. "Ne istiyorsunuz bu daðlardan? Kendinizi Ferhat mý sandýnýz? Her gördüðünüz daðý delmiþ içinden yol geçirmiþsiniz. Türkiye'nin her derdi bitti de tünel ihtiyacý mý kaldý? Sonra tünel karýn mý doyuruyor? Üstelik bitmeyen tüneller yapmýþsýnýz, girdin mi çýkýp çýkamayacaðýndan endiþe etmeye baþlýyorsun. Tünele girmek depresyona girmeye yol açýyor. Kamu saðlýðý açýsýndan da kötü yani...."

Daha çok þey diyebilirdim.

Demedim tabii ki! Güvenli ve hýzlý seyahat edebilmenin, sadece insanlarýn birbirine kavuþmasýyla deðil ayný zamanda mallarýn hýzlý ulaþýmýnýn, lojistik hizmetlerin, sanayinin, tarýmýn... hülasa ülke ekonomisinin ve dolayýsýyla her bir ferdin orta ve uzun vadede cebine girecek paranýn da bu yollarla ve tünellerle alakalý olduðunu bildiðim için böyle saçma sapan bir þey yapmadým.

Yapýlanlarý izlemek zaten yeterince keyifli. Absürt komedi! Sizce de öyle deðil mi?

*

Tatille imtihanýmýz

Tatil yapmayý baþaramayan bir aile olduðumuzu düþünüyordum hep. Kastamonu ya da Rize'den yani memleket tatilinden baþka bir þey bilmiyoruz. Ege Denizi'ne ayaðýmýzý sokmuþluðumuz yok. Ailece son derece demode bir tatil anlayýþýný sürdürmek konusunda ýsrarcýyýz diyeceðim ama bizimkisi daha çok beceriksizlik. Memlekete gitmek en kolayý. Sýcak yaz günlerinde dað havasý, kurulu ev konforu falan. Ýyi yani.

Yalnýz bu sene tatil yerlerinden gelen görüntüler, bir de yol üzerinde geçtiðimiz birkaç tatil kasabasýndaki kalabalýktan sonra beceriksizlik dediðim þeyin bir vizyon olduðuna karar verdim. Zira insanlar tatil falan yapmýyor, plajlarda omuz omuza dip dibe eziyet çekiyor. Her yer výcýk výcýk insan. Nezahat yok, nezaket yok, mesafe yok.

Karadeniz'in tatil kasabalarý böyle ise Bodrum'u, Çeþme'yi düþünemiyorum bile.

Tatil düþmanlýðý da yapmayayým tabii. Oteller dolsun, turist gelsin, çok çok gelsin... Pandeminin yaralarýný sarmada turizm gelirinin etkisi çok önemli. Bu yaz sonu biraz toparlarýz inþallah. Tabii "bilim tanrýlarý" yeniden kurban istemezse...

Tatil karþýtý deðilim ama tatil tembeliyim bu kesin.

Bir de insanoðlunun senenin 10 günü güneþin altýnda çevirme misali kendini yakmak ve sonra da cosss diye denize dalmak için bütün sene çalýþmasýný hiçbir zaman anlamadým, anlamayacaðým.

Memlekette bayram konseptine devam anlayacaðýnýz.