Batýnýn Arap Baharý diye isimlendirdiði gerçekte ise Araplarýn dikta yönetimlere karþý intifadasý(silkiniþi), direniþi ve kendi ifadeleriyle Arap Devrimi olarak baþladý.
Fakat demokrasi havarisi emperyalist güçler, Arap ülkelerine demokrasinin gelmesinden ürktüler ve sürece müdahale ederek karþý devrim baþlattýlar.
Mýsýr'da, Libya'da, Suriye'de ve Yemen'de Arap baharlarýný kýþa çevirdiler.
Sadece hareketin baþladýðý Tunus'ta Nahda Hareketi'nin ve özellikle lideri Raþid Gannuþi'nin hikmetli yaklaþýmý sayesinde devrim amacýna ulaþtý ve toplumun bütün kesimlerinin katýlýmýyla yarý baþkanlýk sistemini esas alan bir anayasa yapýldý.
Böylesi katýlýmcý ve uzlaþmacý bir anayasa süreci halký Müslüman ülkeler arasýnda bir ilkti.
Anayasa kabul edildi, seçimler yapýldý, hükümetler kuruldu.
Hatta öyle demokratik bir düzeye geldi ki son seçimlerde cumhurbaþkanlýðýný ne iktidar partisinin adayý ne muhalefet partisinin adayý kazandý. Bir anayasa profesörü olan Kays Said aday oldu ve halk onu tercih ederek Tunus müthiþ bir demokrasi örneði sergiledi.
Ancak Tunus'un öteki Arap ülkelerine kötü örnek(!) olmamasý için emperyalist güçler karþý devrim için sürekli çaba sarf ettiler.
Tunus anayasa sürecini yakýndan takip ettim ve mutabakatla hazýrlanan Tunus anayasasýnýn tamamýný Türkçeye bizzat çevirdim.
Evvelki günü demokratik sistem sayesinde siyasilere raðmen seçilen Kays Said kendi ayaðýna kurþun sýkarcasýna bir anayasa profesörü olmasýna raðmen anayasaya aykýrý biçimde kararlar aldý.
Önce kararýný dayandýrdýðý 80. Maddeyi okuyalým.
80. Madde aynen þöyle:
"Vatanýn varlýðýný, ülkenin güvenliðini ve baðýmsýzlýðýný tehdit edici biçimde geliþen, devlet çarkýnýn normal olarak dönmesini zorlaþtýran tehlikeli hallerde baþbakan ve meclis baþkanýyla istiþareden sonra cumhurbaþkaný o istisnai durumlarýn gereði olan tedbirleri alýr ve alýnan tedbirleri bir açýklama ile millete ilan eder.
Bu tedbirlerin en kýsa zamanda devlet çarklarýnýn normale dönmesini saðlamayý amaçlar, milletvekilleri Meclisi(parlamento) bu süre boyunca aralýksýz çalýþýr. Bu durumda cumhurbaþkaný milletvekilleri Meclisini(parlamentoyu) feshedemez ve hükümet aleyhine rapor(gensoru) sunamaz.
Bu tedbirlerin alýnmasýndan otuz gün geçtikten sonra her hangi bir vakitte meclis baþkaný veya otuz milletvekili istisnai durumun devam veya sonlandýrýlmasý hususunda kesin karar için Anayasa Mahkemesine müracaat ederler. Anayasa Mahkemesi on beþ günü aþmayacak bir süre içinde kararýný aleni olarak açýklar.
Sebepleri kalmadýðý için o tedbirlerin uygulamasý sona erer, cumhurbaþkaný bir açýklama ile millete ilan eder."
Kays Said'in 25 Temmuz 2021 tarihinde anayasanýn 80. Maddesine istinaden aldýðý kararlar ise þöyle:
1-Baþbakan Hiþam el-Miþiþi'yi azletmek
2-Parlamento çalýþmalarýný 30 gün süreyle askýya almak
3-Milletvekillerinin tamamýnýn dokunulmazlýklarýný kaldýrmak
4-Yürütme erkini kendisinin atayacaðý baþbakanýn yardýmýyla bizzat cumhurbaþkanýnýn üstlenmesi.
Þimdi 80. Maddenin ikinci fýkrasýna dikkat ediniz, cumhurbaþkanýnýn bu süreçte meclisi feshetme yetkisi yok meclisin açýk olmasý gerekir. Hükümeti azletmeyi bir kenara býrakýn gensoru bile veremez.
Halkýn tercihiyle seçilmiþ, üstelik de bir anayasa profesörü olan Kays Said'in anayasayý bu kadar açýk þekilde ihlal ederek meclisi ve hükümeti feshetmesi meclis baþkaný Gannuþi'nin söylediði gibi bir darbe giriþimidir.
Said'in kararlarýný açýkladýktan sonra caddeye çýkýp karþýdevrimcilerin tezahüratýna mazhar olmasý ise elbette ki akla ilk olarak karþý devrimcilerin kumpasý gelmektedir.
Öyle anlaþýlýyor ki emperyalistlerin ve Arap ülkelerine demokrasinin gelmesinden korkanlarýn desteklediði karþý devrimciler Kays Said'i ya ikna etmiþler ya da korkutmuþlar!
Karþý devrimcilerin korona ve ekonomik sorunlar sebebiyle baþlattýðý gösterileri bahane eden Said, istisnai yetkilerini kullanmýþ ama yetkisini çok açýk biçimde anayasaya aykýrý biçimde olarak kullandýðý için anayasayý ihlal etmiþtir.
Askerlerin sokaða çýkmasý, milletvekillerinin meclise girmesine dahi engel olmasý ve benzeri hareketler bu ihlalde ordunun da desteði olduðuna iþaret eder. Ve tabiatýyla iþin içine ister istemez Fransa ve batý girmiþ olur.
BAE'den kimilerinin üç gün önce darbe müjdesi vermiþ olmasý da yabana atýlmamalýdýr!
Darbeye destek veren Tunuslu siyasetçilerin eski yönetime yakýn olmalarý, Ðannuþi'yi Türkiye'ye yakýnlýðýyla eleþtirmeleri de göz ardý edilmemelidir!
Tunus'ta 217 üyeli parlamentonun en büyük grubu Raþid Gannuþi'nin baþkanlýðýný yaptýðý 52 milletvekili ile Nahda Hareketi'dir. (Tunus parlamentosundaki daðýlým: Nahda 52, Tunusun kalbi 38, Demokrasi akýmý 22, Onur ittifaký 21, Özgür anayasa 17, Halk hareketi 15, Yaþasýn Tunus 14, diðer 14 parti ve ittifakýn 1 ila 4 milletvekili var)
Nahda, Müslüman kardeþlerin Tunus versiyonudur dense yeridir.
Devrimin baþarýya ulaþmasýnda da demokratik iþleyiþin baþarýsýnda da en büyük pay meclisin lokomotifi olan Nahda Hareketi'ne aittir.
Yalnýz Arap dünyasý Müslüman Kardeþleri terör örgütü olarak nitelediði için Tunus'taki varlýðýna ve meþruiyetine tahammül edemediklerinin altýný kalýn çizgilerle çizmemiz gerekir.
Gannuþi'nin Türkiye ile iliþkilerinin boyutu da emperyalistleri ve bölgedeki kuyruklarýný ürkütmektedir.
Gannuþi'nin Türkiye ile iliþkileri rahmetli Erbakan hoca zamanýnda baþlayan Milli Görüþ üzerinden kurulan iliþkilerdir.(Ðannuþi ile Erbakan hoca arasýndaki görüþmelerin önemli bir kýsmýna tercüman olarak bizzat katýldýðým için yakýndan biliyorum.)
Baþkan Erdoðan da milli iradeyi destekleme eksenli politikalarý nedeniyle her ülkede olduðu gibi Tunus'ta da milli iradeyi önemsemiþ, desteklemiþ ve Tunus yönetimiyle ve tabiatýyla Gannuþi ile iliþkiler geliþtirilmiþtir.
Bu darbenin baþarýlý olmasý Arap dünyasýnýn tek demokratik örneði olan Tunus'ta da Arap Baharý'nýn kýþa çevrilmesi demektir.
Devrim sonrasý geçiþ sürecinde cumhurbaþkanlýðý yapan Munsýf Merzuki de durumu devrim öncesi duruma dönüþ olarak nitelemektedir.
Tunus'ta kimi hukukçularýn yaný sýra, 133 milletvekilini temsilen Nahda (52), Tunusun kalbi (38), Demokrasi akýmý (22), Onur ittifaký (21)da, ortak bir bildiri ile Kays Said'in kararýný tanýmadýklarýný ilan ettiler.
Ayrýca, Tunus'taki bu son geliþme göstermiþtir ki toplumdaki farklý gruplarýn mutabakatý emperyalizmin müdahalesine engel olamýyormuþ.
Hani Mýsýr'da merhum Mürsi diðer gruplarla mutabakata varmadýðý için darbeye maruz kaldýðý þeklinde eleþtiriliyordu ya, onun da hikaye olduðu anlaþýldý.
Emperyalistler anlaþsanýz da fýrsatýný bulunca yapar yapacaðýný!
Önemli olan milli iradenin yönetime tam olarak yansýmasýdýr!
Yalnýz bu seferki darbenin anayasa profesörü seçilmiþ bir cumhurbaþkaný eliyle yapýlmýþ olmasý manidardýr!
Belli ki siyasetten gelmeyen Kays Said baskýlara karþý direnme cesareti gösterememiþ, boyun eðmiþ ve demokratik sistemi kendi eliyle askýya almýþ!
Tunus demokrasisinin ölüm tutanaðýna imza atmýþ!
Halkýn bu tutanaðý onaylayýp onaylamayacaðýný geliþmeler gösterecek.
Bekleyip göreceðiz.
Tabii ki darbeye karþýyýz, tabii ki milli iradenin yanýndayýz!