Türkiyesiz çözüm mümkün mü?

2011’de Tunus’da başlayıp Arap ülkelerine sıçrayan” diktatörlere karşı intifadaya” batı dünyası Arap Baharı adını koydu.

Arap Baharı birilerinin iddia ettiği gibi emperyalistlerin organize ettiği bir hareket değildi. Ama bilahare emperyalistlerin müdahale ettiği bir hareket olduğu doğrudur.

Milli iradenin yönetimlere yansımasından ürken hatta korkan batı dünyası hem kendi çıkarları hem de İsrail’in güvenliği gerekçesiyle Arap Baharı’na kâh darbe ile kâh karşı devrim ile müdahil oldu.

***

Libya’daki karşı devrimi de emperyalizmin kuklası Halife Hafter isimli savaş suçlusuna ihale ettiler.

Bu ihalenin fiziki uygulayıcılığını Hafter, mali ve siyasi desteğini petrol zengini bazı körfez ülkeleri ve Mısır  üstlendi.

Hafterbatı emperyalizminin güdümündeki ülkelerle böylesine açık ilişkisinin yanı sıra Rusya ile de köklü ilişkileri olan bir eski asker.

***

2015’de BM gözetiminde Suhayrat’ta yapılan ve BM’nin de 2259 sayılı kararıyla onayladığı anlaşmaya uymayıp silaha sarılan bir isyancıdır Hafter.

Parasını körfez ülkelerinin ödediği Rusya dâhil birçok ülkeden kiralanan lejyonerlerle kendi vatandaşlarına ve meşru hükümetine karşı saldıran bir karakterdir Hafter.

Çok uzağa gitmeyelim 14 Nisan 2019 tarihinde Ğdamıs şehrinde BM gözetiminde yapılacak anlaşma ile siyasi çözüme kavuşulacağı umuluyordu.

Toplantıdan 10 gün önce yani 4 Nisan’da Hafter Trablus’a saldırarak bu toplantıyı sabote etti!

O gün bugün de Trablus’a saldırıp duruyor.

Giremiyor çünkü Trablus’u canı pahasına savunan Libyalılar  var.

***

Türkiye’nin meşru hükümet ile yaptığı deniz yetkilerinin sınırlandırılması ve askeri güvenlik işbirliği anlaşmaları hem Doğu Akdeniz’deki Türkiye aleyhine kurulan komployu bozdu hem de  Hafter ve destekçilerini telaşlandırdı.

Libya’ya asker gönderme tezkeresinin TBMM’den geçmesiyle Hafter ve destekçileri Berlin’de yapılacak olan Libya toplantısına Trablus’u ele geçirmiş olarak gidebilmek için atak üstüne atak yapmaya başladılar.

Önce destek ülkelerin sağladığı imkanlarla Trablus’da askeri okulu bombaladılar. Sonra Mısır 3 Ocak’ta bin kişilik bir askeri birlik gönderdi. Bu takviye ile Hafter Trablus’a 400 km uzaklıktaki Sirte’yi ele geçirdi.

Gelen haberlere göre Erdoğan-Putin görüşmesi yapılırken darbeci Sisi, isyancı Hafter’e yeni askeri takviyeler yaptı!

***

Türkiye ise bir taraftan yapılan anlaşmalar çerçevesinde meşru hükümete gereken desteği verirken diğer taraftan da diplomatik destek çabalarını yoğunlaştırıyor.

Berlin’de yapılacak olan Libya toplantısında dengeyi sağlamak için hem Libya’nın komşuları Tunus ve Cezayir’in hem de Katar’ın masaya oturmasını sağlamak için çalışıyor.

Bir yandan da Rusya’yı devreye sokarak Hafter’in arkasındaki emperyalistleri dengelemeye çalışıyor.

Putin’le birlikte yapılan ateşkes çağrısı Hafter tarafından reddedilse de bu girişim batıyı Libya oyununda devre dışı bırakmaya aday bir adımdır.

***

Tabi ki Rusya’ya da güven olmaz. Ama karşıdaki ittifakı dengelemek için benzer adımların atılması da kaçınılmazdır.

Bu adıma bir tepki olarak İtalya başbakanı Pazartesi günü Türkiye’ye Libya’yı konuşmaya geliyor.

Hafterreddetmiş de olsa ateşkes tarihi olarak tespit edilen 12 Ocak önemli.

Aynı gün İdlib’de de ateşkes bekleniyor.

Her iki ateşkes konusunun içinde doğrudan bulunması hele Suriye’deki konumu düşünülürse  Rusya da bir güven testinin içindedir. Çünkü Rusya gerek Fırat’ın doğusunda gerekse İdlib konusunda kendisinden bekleneni yapmadı!

Hülasa, emperyal hedeflerden uzak durarak hem kendi çıkarlarını hem bölgenin çıkarlarını koruma kararlılığıyla hareket eden Türkiye artık oyun kuran taraf olarak merkezde yer alıyor!

Artık ne Suriye’de ne Libya’da Türkiyesiz çözüm mümkün gözükmemektedir.