Dünyada politik gündem çok hızlı akıyor ama olayların daima bir hazırlık evresi var. Suni gündem üretenler, faydasız gündemlere takılanlar şaşkınlık yaşıyorlar.
Ankara'da İsveç ve Finlandiya'nın üyelik talebine karşı birikmiş bir tepkinin yankısını duyuyoruz.
2019 yılının Aralık ayında Londra yakınlarındaki Watford kentinde NATO'nun kuruluşunun 70'inci yıldönümü dolayısıyla düzenlenen liderler zirvesi yapıldı. Zirvenin en önemli gündemi Baltık Savunma Planı'nın onaylanmasıydı.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg zirve sonrasında bir açıklama yaptı. Stoltenberg "Bugün Baltık ülkeleri ve Polonya için güncellenmiş plan üzerinde anlaştık" diyerek Türkiye'nin NATO'nun Baltık ülkeleri için öngördüğü savunma planına ilişkin engelini kaldırdığını söyledi.
"NATO müttefikleri arasında YPG'nin nasıl tanımlanacağı konusunda farklı görüşler olduğu biliniyor" diyen Stoltenberg konunun müttefikler arasında ele alındığını ancak Çarşamba günkü zirve müzakerelerinde "özel olarak konuya değinilmediğini" söyledi. Stoltenberg Suriye'de DEAŞ karşısında elde edilen kazanımların riske atılmaması konusunda müttefiklerin mutabık olduğunu belirtti.
Zirve öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan, YPG konusunda müttefikler arasında görüş ayrılıkları olduğunu ve üye devletlerin YPG'yi "terör örgütü" kategorisine almaları için ısrarlı bir tutum sergileyeceklerini vurgulamıştı.
O zirvede dört liderin özel bir görüşmesi olmuştu. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir toplantı gerçekleştirerek Suriye ve YPG konusunu ele almıştı.
Türkiye 2019'daki Baltık Planı'na destek verdi çünkü Litvanya, Estonya, Letonya ve Polonya ile gayet iyi siyasi ve ticari ilişki içindeyiz.
Olayların geçmişine baktığımızda Türkiye'nin Suriye'de desteklenen YPG/PYD yapılanmasına karşı kırmızı çizgisi ortada. Ankara bu sebeple direnç göstererek aday ülkelerin bu konuda somut adımlar atmalarını istiyor.
Bu atmosferde İsveç'in ve Finlandiya'nın somut adımlar atarak teröristlerin iadesini gerçekleştirmesi gerekiyor. Somut taleplerin arasında PKK/PYD/YPG/FETÖ/DHKP-C gibi örgütlerin Türk adaletinden kaçan bütün unsurları dahil edilmeli. Örgütlere sağlanan silahlar, finans destekleri gibi başlıklar mutlaka dosyada yer almalı.
Uluslararası terörizmle mücadeleye diğer mevcut üye ülkelerin de destek vermesi şart. Bu konu sadece politik alana yani hükümetlere bırakılmamalı. Türk aydınlarına da görev düşüyor. Zaman zaman imza toplamayı seven aydınlarımız İsveç'e Finlandiya'ya birer mektup yazsa. Oradaki aydınlara gazetecilere PKK'yı anlatsalar. Çocukları kaçırılan Diyarbakır Annelerinden bahsetseler...
Sahi bizim aydınlarımız nerede?