Hep söylüyorum; Rusya-Ukrayna Savaşı'nı çıkaran da, bitmesini engelleyen de ABD'dir. Nitekim "Ukrayna'nın NATO'ya girmesi bizim için güvenlik problemidir" gerekçesiyle saldıran Rusya'yı, bin 350 km ortak sınırı olan Finlandiya'yı ve düşman/savunma diye bir derdi olmayan İsveç'i; 70 yıl sonra NATO üyesi yaparak çıldırtmak istiyor!
Yani Amerika, kendi menfaatleri için Ukrayna'dan sonra bu iki devleti de "yem" olarak kullanıyor.
Öte yandan ABD bu adımıyla Türkiye'yi de; "Kırk katır mı, kırk satır mı" çıkmazına soktu. Türkiye de doğal olarak, "Terör örgütü hamileri, 'güvenlik kurumu' olan NATO'ya giremez" dedi.
Üstelik de Türkiye'nin, "Finlandiya ve İsveç, uluslararası anlaşmalar gereği teröristleri iade eder ve terör örgütlerine destekten vazgeçerlerse NATO'ya üye olabilirler" şeklindeki makul yaklaşımına, "yılanın başı" İsveç, Stockholm caddelerini "Kandil"e çevirerek ve teröristlerin toplantısına ev sahipliği yaparak cevap verdi!
Ne gariptir ki, bu iki devleti en kısa sürede NATO üyesi yaparak Rusya'ya büyük bir darbe vurmak isteyen ABD ve Almanya gibi yandaşları, İsveç ve Finlandiya'ya "Teröristleri desteklemeyin" demek yerine, Türkiye'ye baskı yapmayı tercih etti.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, "Çavuşoğlu ile görüştüm, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini, 'en sonunda' halledeceğimizden eminim!" diyerek, "İstediğiniz kadar itiraz edin, sonunda mecburen kabul edeceksiniz" mesajı verdi.
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geri adım atmayız" dediğine göre ABD, bu çok önemli(!) meseleyi nasıl halledecek?
YUNANİSTAN'IN ÜYELİĞİNİ BÖYLE HALLETMİŞLERDİ!
Bizim yaştakiler iyi hatırlar, 1980 öncesinde de aynı durum vardı.
ABD, o dönemin "Rusya"sı olan SSCB'nin güçlü tehdidi sebebiyle Yunanistan'ın NATO'ya dönmesini istiyordu. Türkiye ise Ege'yi Yunan gölüne çevirmeye çalışan ve kaçak teröristlere kucak açan Yunanistan'a "Hayır" diyordu.
ABD ise aynen şimdiki gibi Türkiye'nin haklı gerekçelerine hiç bakmadan; "Hallet" baskısı yapıyordu.
Blinken'ın yaptığı gibi uzaktan telkinler(!) sonuç vermeyince ABD "yakın markaj" aşamasına geçmiş ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher 10 Ocak 1980'de Ankara'ya gelmişti. Christopher, Yunanistan'a vetonun kaldırılması için Başbakan Demirel ve CHP Genel Başkanı Ecevit ile görüşmüş ama eli boş dönmüştü.
Bir husus bugünkünden çok farklıydı. Ana muhalefet lideri Ecevit, 1978'deki "Güneş Motel" ihanetinden dolayı Demirel'in uyguladığı siyasî ambargoya rağmen hükümetin yanında yer almıştı...
SSCB ile amansız bir emperyalizm yarışı içerisinde olan ABD'nin, Türkiye'deki üsleri kullanması ve Yunanistan'ı NATO'ya alması çok önemliydi!
İş bitiriciliğiyle bilinen ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Joe Biden, bazı senatörlerle birlikte 5 Nisan 1980'de Türkiye'ye gelmiş ve Başbakan Demirel'e tekrar rica etmişti! İstediği cevabı alamayan Biden son olarak; Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile görüşmüştü!
Sonrası malum...
ABD, vazgeçilmez(!) hedefine ulaşmak için "B Planı"nı devreye sokmuştu!
"Hayır" diyen Demirel, Hamzakoy'daki eski ABD üssünde misafir(!) edilirken, "sağ-sol olaylarını bitirmek için yönetime el koyan" cuntacıların ilk icraatı, "Yunanistan NATO'ya girebilir" demek ve üsleri ABD'ye vermek olmuştu...
ABD şimdi de aynı problemi yaşıyor.
Üstelik de ABD'yi, bu "çözüm(!)"ün sahibi yönetiyor!...
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Yunanistan'ın NATO üyeliğini onaylayan yetkililer" hatırlatmasıyla, "Türkiye'yi artık, 'sizin çocuklar' yönetemez" mesajı veriyor.