Türkiye'de 2020-2021 öðretim yýlýnda öðrencilerine hizmet veren üniversite sayýsý 204. Bunlardan 127'si devlet üniversitesi ve öðrencisinden hiçbir katký payý almadan eðitim saðladý. Kalan 73 vakýf üniversitesi ve 4 vakýf meslek yüksek okulu da %100, %75, %50 oranlarýnda burslar vererek baþarýlý öðrencilere kapýlarýný açtý.
Cumhuriyet tarihimiz halkýn talepleri doðrultusunda hükümetlerin üniversite açmasýyla dolu. Ekonomik geliþime katký saðlamak, istihdamý artýrmak, nitelikli iþ gücü saðlamak için her iktidar üniversiteleþmeye yöneldi. Yerel siyasetçiler ayrý bir baský unsuru oluþturdular. Her partinin ilçe baþkaný ayný otomobile binip Ankara'ya gidip milletvekilini sýkýþtýrdý ki ilçeye bir yüksek okul açýlsýn, esnafýnýn yüzü gülsün.
Geçmiþte üniversite sayýsýnýn artmasý büyük üniversitelerimizdeki ak saçlý hocalarý ve bir takým elitistleri rahatsýz etmiþti. 1955'te KTÜ, 1957'de Atatürk, 1967'de Hacettepe, 1973'te Çukurova ve Erciyes üniversiteleri kurulurken ayný tartýþma gündeme geldi: Taþrada üniversite kurulmasý kýsa vadede zor, mesuliyetli ve masraflýydý. Ancak bugün o üniversiteler ülkemizin en iyi üniversiteleri arasýnda. Çünkü bir üniversitenin kurumsallaþmasý, kütüphane ve insan kaynaðýnýn oturmasý en az çeyrek asýr almakta.
Kurulan üniversiteler þehirlerimizin modernleþmesine katký saðladý. Üniversitelerle þehirlere kitabevleri ve kafeler açýldý. Farklý memleketlerden gelen gençler birbirine tahammül etmeyi, daha da önemlisi birbirini anlamayý bu vesileyle öðrendi. Farklý þehirlerden gelen gençler birbirine âþýk oldu, ülkemizin kültürel zenginliðine katký saðladý.
Geçtiðimiz yýl üniversitelerimiz salgýnla karþýlaþtý; dijital sahada varlýk göstererek zor bir dönem geçirdi. Bu süreçte dünyada birçok ülkeye göre hýzlý davrandýlar. Gerek internet altyapýsý gerekse biliþim alanýndaki insan kaynaðýmýzla her üniversite bu zorlu süreci kendi imkanlarýyla yönetti. Bugün YÖK'ün getirdiði düzenlemeyle salgýn tedbirleri kapsamýnda karma yöntemle %60 yüz yüze %40 online ders oraný ile üniversitelerimiz öðrencilerine kapýlarýný açtý.
Zorlu bir dönemi geride býraktýk görünüyor, ancak eðitim sistemimizi yeniden sorgulamamýza neden olacak sorunlar gündemimizi iþgal etmeye devam ediyor.
Bugünün sorunlarýnýn baþýnda bazý fakültelerimiz ve bölümlerimizin kontenjanlarýný dolduramamasý var. Sýfýr öðrenci tercihi alan bölümlerin bulunmasý ayrý bir hayal kýrýklýðý. Demek ki eðitim planlamasýnda farklý bir yaklaþým tercih edilmeli.
Asýl sorulmasý gereken soru, her þehirde iktisat, uluslararasý iliþkiler, jeoloji mühendisliði bölümü açýlmasýnýn ne kadar gerekli olduðu. Öðrencinin tercih etmediði kontenjanlarýn neden hala yüksek tutulduðu ve de üniversitelerin kendi þartlarýna ve ihtiyaçlarýna göre yaptýðý taleplerin neden dikkate alýnmadýðý.
Bütün sorunlarý Ankara'ya atmak yerine öz eleþtiri yapmamýz gerekli. Alýnan kararlarda belirleyici roller üstlenmeliyiz. Mevcut paradigmanýn dýþýna çýkýp birikimlerimizi insan kaynaðýmýzý doðru yönetmek için kendimizi ve YÖK'ü zorlamalýyýz.
Geçtiðimiz yüzyýlda bilimlerin tasnifi farklýydý, disiplinler farklý kategoriler aracýlýðýyla tanýmlanýyordu. Kýta Avrupasýnda filoloji ve siyaset bilimi disiplinleri birbirinden uzaktaydý. Anglosakson ekol ise akademik disiplinleri daha kuþatýcý ve kapsayýcý bir tavra sahipti. Bugün ise disiplinlerarasý bir bakýþ açýsý benimsememiz zorunluluk haline dönüþmüþ durumda.
Siyaset Bilimi ve Uluslararasý Ýliþkiler bölümlerinin bir kýsmý bölge uzmaný yetiþtirmeye yönelirse hem içeride hem de dýþarýda karþýlýðý olacak bir yapýya dönüþecekler. Mesela Kafkas Üniversitesinde Uluslararasý Ýliþkiler ve Slav Dilleri Edebiyatý lisans programlarý birleþip Rusya Çalýþmalarý bölümü olsa. Edirne'de Balkan Çalýþmalarý, Van'da Ýran Çalýþmalarý, Urfa'da Arap Çalýþmalarý. Komþularýmýzýn dilini, kültürünü, siyasi ve ekonomik yapýsýný tanýyan öðrenciler yetiþtirsek daha faydalý olacak ve hariciyemiz için de özel sektör için de daha donanýmlý gençler yetiþecektir. Çin Dili ve Edebiyatý bölümü açmanýn faydasý vardýr muhakkak. Ancak bugün için Çin Çalýþmalarý bölümünün katkýsý daha fazla olacaktýr. Bu bölümlerde iktisat, siyaset bilimi, sanat tarihi, filoloji birikimi olan bölge/alan uzmanlarý yetiþtirme zamanýdýr.
Üniversitelerimiz kendi geleceklerini belirleyebilecek kapasitedeler. Her þehrin sanayi ve ticaret odasý, organize sanayi bölgesi, özel sektör temsilcileri o üniversitenin paydaþýdýr. Kaldý ki bu paydaþlar ile iþbirliði içinde çok sayýda baþarýlý faaliyetin gerçekleþtiðine tanýk olmaktayýz. Üniversitelerimizi gelecekte bekleyen dönüþümde de bu paydaþlar etkin rol üstlenmeliler. Ancak yine de asýl öncülük beklenen kurum, YÖK olacaktýr. YÖK, üniversitelerden gelen talepleri dikkate almalý ve bu dönüþüme ayak uydurmalýdýr.