Þair, 100 yýl öncelerde,
'Yerin altýnda öküz var mý?' dedi, bir meczûb,
Altýný bilmem dedim, üstünde fakat pek çoktur!' demiþti ya, iþte öyle bir durum..
Bilindiði üzere, eski zamanlarýn efsanelerine depremleri izah etmek için, 'Yerin altýnda bir öküz vardýr, dünya onun boynuzlarý üzerinde durur ve öküz baþýný sallayýnca da deprem olur..' denilirmiþ..
Þair de beytinde, 'Yerin üstünde de öküzler vardýr..' diyor..
Cuma sabahý, saat 9.30 civarýnda int. sitelerine düþen bir video ile, 'yerin üstünde olanlar'dan bazýlarý, nice Müslümanlarýn hâlet-i rûhiyesini alt-üst ediyor; laik kesimleri de sevindiriyordu.
Haber sitelerinde yayýnlanan sözkonusu videoda, -hangi câmi olduðu yazýlamamýþ ve sadece- 'Üsküdar'da bir câmi..' denilmiþ.. Fakîr de, görüntülerden, hangi câmi olduðunu çýkaramadý.
Ýddiaya göre, namaz kýlmak için camie girmek üzere olan bir haným kýza, 40 yaþlarýnda bir kiþi, 'Kadýnlar camie giremez..' diye engel olmaya çalýþmýþ, bu yönde bazý kitablarda bazý 'rivayet'ler olduðundan söz ederek..
Genç kýz da kendisinin, 'Marmara Ýlâhiyât mezunu olduðunu' söyleyip, 'o konularý senden iyi bilirim..' diye karþýlýk veriyor.
O civarda bulunan 4-5 kiþi daha gözüküyor, ama, sadece seyrediyorlar.. Kimse, o 'yerin üstündeki'nin görünmeyen yularýný tutup, 'Hemþehrim, bir dakka.. Câmie, namaz için gitmek isteyen birisine nasýl engel olursun?' diyememiþ..
O genç kýz ise, kýrýlmýþ vaziyette; o 'yerin üstündeki'nin yaptýðýna karþý, içinde tufanlarý yansýtan sözleri sýralayarak, kolundan tutan bir yaþlýca hanýmla oradan uzaklaþýyor.
'Bu görüntü, Ramazan günlerinde tv. ekranlarý için yeni bir tartýþma konusu icad etmek için, bir düzmece, kurulu bir oyun sahnesi olamaz mý?' diye de düþünmedim deðil..
Çünkü, câmi cemaati içinde böylelerinin olabileceðini düþünemiyorum. Üstelik, namaza gelen, hele de gençleri gördükçe bir de memnun oluyor, cemaat..
*
2-3 gündür bu konu tartýþýlýyor, medyada.. Bilen-bilmeyen herkes konuþuyor.. Üsküdar Müftülüðü, en baþta da elbette bizzat Müftü Efendi'nin, bu konuya el koyup, 'hangi câmide ve öyle bir hadise gerçekten de olmuþ mudur, görgü þahidleri var mýdýr?' diye araþtýrýp, konuya açýklýk getirmesi ve Emniyet makamlarýna bildirip, bu hassas konuda efkâr-ý umûmiyeyi ve zihinleri karýþýklýða sürükleyebilecek kiþinin belirlenmesi için soruþturma yapýlmasýný istemesi gerekmez mi?
C. Zarif'in iddialarý doðruysa, kim kimi oynatmýþ?
Diðer bir konu...
Ýran Dýþiþl. Bak. M. Cevad Zarif'in sözlerine deðindiðim önceki yazým üzerine bazý okuyucular, 'Zarif'in sözleri sizi yalanlýyor. Çünkü, Süleymanî'nin Moskova'ya gidip, Suriye'ye müdahale etmesi için Putin'i 2 saatlik bir görüþmeyle iknâ ettiðini siz defalarca yazmamýþ mýydýnýz?' diye sormuþlar.
Evet, ama, kendiliðimden deðil, Ýran'ýn Ýnkýlab Muhafýzlarý Ordusu'nun en üst dereceli komutanlarýnýn ve Ýran Dýþiþl. Bakanlýðý'nýn Genel Md. seviyesindeki yetkililerinin iftiharla dile getirdikleri iddialarý yazmýþtým. Ama , þimdi Zarif'in devlet arþivindeki gizli beyânýndan sýzdýrýlanlardan anlaþýlýyor ki, Süleymanî'yi, 'Suriye'ye karar ordusu sevketmeye', Putin, en kibar ifadeyle söylersek, iknâ etmiþ..
Üstelik, her iki ihtimal de birbirinden beter.. Ve eðer Zarif'in iddialarý doðru ise, Suriye'de Rusya Ýran'ý kullanmýþ; amma Ýran makamlarý, 'Biz Rusya'yý..' diye göstermiþlerdi, yýllardýr..
Þimdi Ýran kamuoyu'ndaki tartýþma furyasýnda kim, kime güveneceðini bilmiyor. Beni eleþtirenler, Ýran medyasýnda yazýlýp çizilebilenleri bir bilseler, ne diyeceklerdir?
Çavuþoðlu'nun derhal mesaj göndermesi, yetmez!
Ve, bir diðer konu..
Kýrgýzistan ile Tacikistan arasýnda, iki tarafýný da Müslüman halklarýn oluþturduðu mahallî gruplar arasýndaki sýnýr çatýþmalarýnda çoðu Kýrgýzistan vatandaþý olmak üzere 40 kiþi ölmüþ, yüzlerce yaralý.. Ýki tarafýn askerî güçleri de sýnýrlarda mevzilenmiþler, ama, askerî bir sürtüþme henüz sözkonusu deðil..
Ýki tarafýn baþkanlarý da, o mahallî çatýþmalarýn büyümemesi için ýlýmlý mesajlar yayýnladýlar. Bu, güzel elbette..
Bu çatýþma, aslýnda Sudan'ýn Darfur bölgesindeki kabilelerin su kaynaklarýný ve otlaklarý paylaþmaktan kaynaklanan ve sonunda arab olanlarla olmayanlar arasýnda yýllarca kanlý çatýþmalara dönüþen ve Ömer el'Beþîr yönetiminin suçlanmasýna ve sonunda da devrilmesine kadar giden, dýþarýdan bakýnca basit sebeplere dayanýyordu. Ama, çöl þartlarý altýnda hayatta kalabilmek için en hayatî ihtiyaçlardan olan su ve otlak konularý, kabileler arasýnda hiç de basit deðildi.
Þimdi, Kýrgýzistan- Tacikistan sýnýrýnda da benzer ve basit gibi gözüken, ama, oradaki mahallî yöre halklarýnýn sahiplenme ihtiraslarýndan veya güç gösterinden bu noktaya gelindiði anlaþýlýyor. Buna benzer sýnýr ihtilaflarýnýn Anadolu'da da köyler ve hattâ biolojik kardeþler arasýnda bile ölümlü kavgalara - çatýþmalara vardýðý gerçeðiyla karþýlaþýlmýyor mu?
Bu noktada, Dýþiþl. Bak. Mevlûd Çavuþoðlu, taraflara gönderdiði mesajlarla, gerilimin barýþçý ve kardeþçe duygularla çözülmesi temennisini dile getirmiþ.. Elbette bu güzel ama, yeter mi?
Gönül isterdi ki, böyle bir durumda, Çavuþoðlu, hemen Biþkek ve Duþenbe'ye gönderilsin ve iki tarafý mesajla deðil, bizzat bir masa etrafýna çaðýracak kadar konuya müdahil olsundu.