Evet, tam adý-soyadý ‘Fikri Durmuþ Saðlar’ olan eski -hem de- Kültür Bakaný ve CHP m.vekili olan politikacý kiþi, evvelki gün, yine CHP’nin mâlî desteðiyle yayýnýný sürdürdüðü ileri sürülen bir tv. kanalýnda, eski kemalist-laiklik hecmelerinin depreþmesiyle, evvelki akþam, öyle laflar etmiþ ki, kabuk baðladýðý zannedilen bir sosyal yarayý yeniden kanattý ve üzerine de tuz ekti.
Fikri Durmuþ Saðlar, ‘Türban, irticaî faaliyetlerin, þeriat isteyenlerin üniformasýdýr; baþörtüsü yüzyýllar boyunca Anadolu’da bir geleneksel bir giysidir arada fark var. Kendimden söylemek istiyorum. Ben yargýlandýðým zaman, türbanlý bir hâkimin karþýsýna gittiðimde, benimle ilgili haklarýmý koruyacaðý ve adaleti yerine getirebileceði konusunda kuþkum var’ demiþ..
Bu söz, ayný zamanda, baþý açýk yargýç hanýmlarýn, örtülü hanýmlara ve dýþ görünüþüyle Ýslâmî kurallara riayet etmek kaygusu taþýdýðý tahmin edilen herkese, kemalist devrimcilik hecmesiyle, adâlet adýna zulmetme hakkýnýn olduðu kanaatinin de bir itirafýdýr.
Bu zorbalýk mantýðý, basit bir sosyo-politik veya hukukî tartýþma deðil, bir çatýþma arzusu ve savaþ ilâný çýðýrtkanlýðýdýr.
Fikri Durmuþ efendi oradaysa; biz de buradayýz ve dün olduðu gibi bugün de yine varýz.
Ama, ona kýzmýyor, suçlamýyorum da.. Çünkü safýný açýkça ortaya koyuyor. Kendi dünyasýnýn, kendi deðerler sisteminin gereðince düþünüyor ve kemalist jakobenliðin, tepeden inmeci ve dayatmacý, dâraðaçlarýndan medet umarak ‘toplum mühendisliði’ne soyunanlarýn saltanat günlerine beslediði hasreti beyan etmiþ..
Ama, onun konuþmasý yine de faydalý oldu, ‘uyur idik’ uyardý.
Nitekim, üniversitelerde okuyan genç kýzlarýmýzdan bazýlarý zaman zaman, ‘Âbi, galiba bu örtü meselesi fazla büyütülmüþ.. Biz kendi aramýzda örtülü-örtüsüz’ diye bir ayrým yapmýyoruz ve hiçbir problem yaþamadan arkadaþça derslere giriyor- çýkýyoruz ve dýþarýda da arkadaþlýðýmýz sürüyor’ gibi sözler ediyorlar.
Evet, ‘28 Þubat 1997 Askerî Darbe Zorbalýðý’ günlerinde henüz dünyaya gelmemiþ olan bu genç kýzlar nesli, bu meselenin kolayca halledildiðini sanýyorlar.
Halbuki ne büyük acýlar yaþandý, ne gözyaþlarý döküldü. Bunlardan haberleri yok, bu neslin..
Danýþtay ve Anayasa Mahkemesi’nin, ‘Üniversitelerde baþörtüsü ile okumak isteðinin Cumhuriyet’e karþý eylemli bir kalkýþma olarak deðerlendirildiði’ yönünde kararlar açýkladýklarý hatýrlanmýyor. Üniversite kapýlarýnda örtüleriyle içeriye girmek isteyen, ama güvenlik güçlerinin coplarýna, tekmelerine mâruz kalan kýzlarý için kahrolan ana-babalarýn yaþadýðý trajedi bir masal gibi geliyor, yeni nesillere..
Hele Merve Kavakçý hanýmýn, Fazilet Partisi’nden m.vekili seçilip inancýna göre bir tesettürle Meclis’e giriþinde, Ecevit’in, ‘Bu kadýna haddini bildirin, burasý devlete meydan okuma yeri deðildir..’ diye yaptýðý konuþma ve devamýnda, Merve Haným’a kemalist-laik m. vekilleri taifesinin ‘yuhh’lar çekmesi ve bu durumun, m.vekilliði ibtal edilen Merve hanýma ve hattâ ilkokula giden çocuklarýna karþý bile aylarca sürdürülen ve ekranlardan bütün topluma yansýtýlan sosyal çýlgýnlýk, evet, çok uzakta deðil, sadece 22 sene önce cereyan etmiþti.
Kurduðu siyasî partilerin ilk 4’ü kapatýlan merhûm Erbakan’ýn partilerinden ‘Fazilet’ de sýrf, ‘Baþörtüsü yasaðý’na karþý çýkan eylemleri desteklediði için, ‘gerici faaliyetlerin odaðý haline geldiði’ gerekçesiyle kapatýlmýþtý.
Binlerce genç kýzlarýmýzý üniversite rektörlerinin emriyle, üniversite içinde kurulan ‘iknâ odalar’ýnda korkutularak, sindirilerek, psikolojik baský uygulayarak ya da, ‘Kýzým, anne-baban seni yokluklar içinde okutuyor ki, okulu bitirince onlara yardýmcý olacaðýný umuyorlar.. Haydi, baþýný aç, biz de yardýmcý olalým, ailene hizmet et..’ laflarýyla iknâ etmeye çalýþtýklarý faþist yöntem nasýl unutulabilir? Ki, nice kýzlar, bu psikolojik baskýlara dayanamayýp açýldýlar, ama, yaralý þahsiyetleriyle katýldýlar topluma.. Bu iknâ iþini Ýstanbul’da icra edenlerden birisi, Ýstanbul Üni. Rektör Yardýmcýsý olan bir haným (Prof. Nur Serter) idi ve daha sonra, CHP’den m.vekili de seçildi ve ‘yaptýklarýndan asla piþman olmadýðýný’ söyledi.
O dönemin Ýstanbul Üni. Rektörü olan K. Alemdâroðlu da,, yýllar sonra, ‘Yaptýrdýðýnýz o baskýlardan piþmanlýk duyuyor musunuz?’ sorusuna, ‘Asla piþman deðilim.. Ayný durum olsa yine öyle davranýrým..’ diye daha bir efelenecekti.
CHP lideri Kýlýçdaroðlu, Fikri Durmuþ Saðlar’ýn sözlerine, ‘Hangi çaðýn neresindeyiz biz yahu? Kiþi, baþörtüsü takar veya takmaz, bu onun tercihidir. Böyle bir ayrýmcýlýðý asla kabul etmiyorum ve doðru bulmuyorum” demiþ dün..
Ýnanalým mý?
Þahsen inanmak isterim, ama, Ziyâ Paþa, ‘Pek rengine aldanma, felek eski felektir’ demiyor muydu?.
Ve Kýlýçdaroðlu deðil miydi, son mahallî seçimler sýrasýnda, (mâlûm) ‘ilkelerden tâviz verildiði’ þeklindeki parti içi eleþtirilere, ‘O ilkelerden, bir milim bile geri adým atýlmamýþtýr!’ diyen..
Bir de þu konuya dikkat edilmeli.. Sadece 28 Þubat 1997 Askerî Darbe Zorbalýðý tekmelenerek, konu ve dikkatler çarpýtýlmak isteniyor..
Halbuki, 28 Þubat Zorbalýðý’nýn ’ýn temeli de, son 100 yýllýk (mâlûm) ilkeler, devrimler deðil midir?