Vaziyeti nasýl görüyorsunuz?

Çoðunlukla muhatap olduðumuz soru þu: “Vaziyeti nasýl görüyorsunuz? Türkiye nereye gidiyor?”

Söze, “iyiye gidiyoruz, daha iyi olacak inþallah” diye baþlýyorum.

Ümitli konuþuyorum çünkü 50 yýl önceki gençlik yýllarýmýzdaki Türkiye ile günümüzü kýyaslayarak böyle düþünüyorum.

Her alanda kýyas yapýyorum.

50 yýlda gençlik; vatan sevgisi, milli þuur, bilim ve teknolojiye sahip çýkma, kendini dünya ile yaka paça olacak þekilde yetiþtirme konusunda çok mesafe kat etti.

Askerî darbelere malzeme yapýlan gençlik yok artýk.

Þunu hatýrlatayým. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri öncesinde, sýrf askerî müdahaleye gerekçe yapýlsýn diye “sað-sol çatýþmasý” algýsý üzerinden 5 bin üniversite öðrencisi katledildi…

Bir daha söyleyeyim, beþ bin üniversite öðrencisi hayatýný kaybetti…

Hepsi bu milletin evladýydý ve vesayetin aðalarý, statükoyu koruma adýna bu cinayetlere yol verdi. Yüksek yargýsý, gazeteleri, kelli felli köþe yazarlarý, sendikacýlar, üniversiteler (bazý öðretim üyeleri ve yöneticileri ile) iþin içindeydi. En azýndan seyrettiler. Seslerini çýkarmadýlar.

Þunu da hatýrlatayým.

15 Temmuz 2016 gecesi Cumhurbaþkaný Erdoðan, gerçek bir liderlik sergileyerek milletin önüne düþüp, ihaneti önlediðimiz saate kadar sivil irade, ülke yönetiminde tam hâkim deðildi.

AK Parti iktidarýnýn ilk dönemlerinden itibaren Erdoðan’ýn, sadece dýþarýdan deðil, içeriden nasýl baský altýnda olduðu þimdi daha iyi görülüyor.

Meðer neler yaþanmýþ, hangi kumpaslardan kurtulmuþuz.

Davutoðlu, Babacan ve Gül savrulmalarýný kastediyorum…

Yine kýyas yapayým.

Silahlý kuvvetler içerisindeki cuntalar, ülkenin gerçek sahibi gibiydiler. Menderes, Demirel, Özal, Erbakan, Ecevit, hepsi bu muhteris cuntacýlardan onur kýrýcý muameleler gördüler.

15 Temmuz’dan sonra bilhassa FETÖ hainlerinin tasfiyesi ile (ki hala tasfiye bitmedi) ilk defa sivil irade ile Genelkurmay arasýnda, olmasý gereken karþýlýklý saygý ve demokratik olgunluk saðlandý.

Kýyaslamaya deva edeyim, ekonomide, küresel sermaye baskýsý iliklerimize kadar etkiliydi. IMF sopasý tepemizde duruyordu.

Hizmet/eser adýna nelere seviniyorduk?

Rahmetli Özal döneminde Ýstanbul-Ankara otobaný açýldýðýnda sanki büyük bir sýçrama yapmýþtýk, öyle sevindik.

Þimdi dev eserleriyle, sosyal hizmetleriyle konuþan bir yönetim var.

Ýþte dün Ankara-Niðde Otoyolu'nun açýlýþý gerçekleþtirildi.

Enerji, ulaþým, havacýlýk, savunma sanayi alanlarýnda Türkiye büyük hizmetlere kavuþtu. Barajlar, yaygýnlaþan doðal gaz kullanýmý, son olarak Karadeniz’de kendi doðal gazýmýzý keþfetmemiz, Yüksek Hýzlý Trenler, Marmaray, Ýstanbul Havalimaný, Osmangazi, Yavuz Sultan Selim köprüleri, ÝHA’lar, SÝHA’lar… Hangi birini sayayým…

Bölücü terör örgütü PKK ile mücadelede Türkiye’nin ayaðýna çakýlan prangayý kýrmasý…

Ýyiye gidiyoruz, daha iyi olacak inþallah.

Muhalefetin asap/moral bozucu tezviratlarýna aldýrmayýn.

Yazýyý Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn dünkü sözleri ile bitireyim:

“Türkiye'nin boynundaki siyasi boyunduruklarý kýrýp attýk. Türkiye'nin ayaklarýna takýlan ekonomik prangalarý parçalayýp bir kenara fýrlattýk. Türkiye'nin geleceðini ipotek altýna alan korkularý çiðneyip geçtik. Kendine güvenen, kendine inanan, potansiyelini ve gücünü kendi hedefleri, çýkarlarý, planlarý doðrultusunda kullanan bir ülke inþa ettik. Bir Türkiye inþa ettik. Kimsenin parmak sallayarak konuþamayacaðý, kimsenin had bildirmeye teþebbüs edemeyeceði, kimsenin üzerinde pervasýzca operasyonlar yürütemeyeceði bir Türkiye kurduk..."