Ve İsmet İnönü, TBMM'de ayağa kalkar, Demokrat Parti sıralarına döner, parmağını sallayarak: "Sizi ben bile kurtaramam!'" der.
Bu olaydan yıllar sonra 27 Mayıs darbesini yapanlar, İnönü'nün bu lafını ve boşlukta sallanan parmağını darbeye yakılan bir yeşil ışık olarak algıladıklarını söylerler. Yani İnönü, sandıkta yenilmeyen DP'nin silahla iktidardan indirileceğini müjdeler CHP'lilere(!).
Ne yazık ki o sıralar ordunun tepesinde oturanlar, Türk değil NATO askeri olmuşlardı. NATO demek ABD demekti o yıllarda. Şimdilerde farklı mı? Pek sayılmaz! Ama, o yıllarla bu gün arasındaki en büyük fark CHP'nin tepesinde oturan zat-ı muhterem! CHP'nin zirvesine nasıl geldiği ya da getirildiği hala kesinlikle belli olmayan Kemal Kılıçdaroğlu, kesinlikle Cumhuriyet tarihinin en bilgisiz, kültürsüz, şaşkın parti genel başkanıdır. Onca muhalefetin beceremediğini tek başına yapıp CHP'yi tarihe gömecek bu gidişle.
Kemal Bey, şu sıralar Boğaziçi'ne yeni rektör atanması konusuna balıklama dalmış, serbest bırakın çocukları!" diye naralanmakta. Sözünü ettiği "çocuklar" terör örgütü üyeleri ve üç beş gariban, bir avuç da rektörün bu biçimde atanmasına karşı çıkan öğrenci. Ancak işin bu yanı Kemal Beyin umurunda değil. Onun isteği kargaşa çıksın, ortalık karışsın ve bunların faturası CB'nına kesilsin! Tıpkı 27 Mayıs 1960 darbesi öncesinde olduğu gibi.
Unuttuğu bir şey var Kemal Beyin; Tayyip Bey'den memnun olmayanların bile oylarını zat-ı devletlerine vermeyeceği gerçeği. "Mazallah bu ortamda Kılıçdaroğlu ülkeyi yönetiyor olsaydı, yandı gülüm keten helva! Kim bilir halimiz niceydi?!"
Peki neden Kemal Beye oy vermezler?
Her şeyden önce CHP'nin ve Türkiye'nin dokunulmazı hatta kutsalı olan Mustafa Kemal Atatürk'e şöyle ya da böyle dil uzatan Canan Kaftancıoğlu'nu partisinin İstanbul İl Başkanlığı koltuğunda kalmasına göz yumması. Kaftancıoğlu'nun gönlü, kafası HDP yönetimiyle, hatta Kandil sakinleriyle üç aşağı beş yukarı aynı. Tek düze yaşantısında tek renk , tek ışık Kandil belki de!!
Uzun lafın kısası, CHP Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesinden yakasını kurtarmadıkça Genel Başkanlık koltuğuna oturuş biçimiyle, partiyi darma duman etmesi ve iktidarın arayıp da bulamayacağı bir muhalefet olmasıyla Türk siyasi tarihinde bir dip not olarak yerini alacaktır...