Veda tepesine vefayız biz

İnandıklarımı hor göreni, asla hoş görmem.

Diyorlar ki çok sert yazıyorsun. Yazılanı ağrıyan dişinle ısırmaya kalkarsan acıtır lakin o acı yazının sertliğinden değil senin hırsındandır.

Herkes birbirinin alın yazısını okur, kaderini seyreder, ölümünü görür. Kimi kağıt, kimi ağıt toplar, neticede aynı deryada kaybolur gideriz.

Dünya denilen dama da gamsız girilmediğine göre , yazılan yazılar da malumunuz Ölüşveriş Merkezlerindeki indirim izdihamıyla, kampanyalı neon ceketlerle ilgili olmuyor. En azından benim için öyle.

Bazı şarkılar sırf nakaratı için dinlenir. Bu sebeple , vicdan nakaratı için kötü insan adlı gönül tırmalayıcı şarkılara katlanıyor oluşunuzu, asla yadırgamayın.

Anlayacağınız; 2020 Kış Kreasyonu arasında Melamet Hırkası değil Termal İçlikler var , yani kalbimizin üşümesiyle değil , bedenlerimizin üşümesiyle ilgileniyoruz. İşte iyi olmaya mı iyi yaşamaya mı ihtiyacımız var sorusu burada şahlanıyor.

Buraya niye geldim , birkaç durak ötede inmiş insan sorusu “ Buraya niye geldim”?.

Sustuğumuzda Allah’a konuşuyorsak evet bir zikirdir lakin susturmaya çalışıp inandıklarımızla geviş getirene de dilimiz zehirdir bunu söylemeye geldim.

Müslümanın sinmiyor oluşunu sindiremeyen cehil sürüsünün çobanlarına seslenmeye geldim.

Ayaklarını, Müslümanların sırtına silerek insanlık mavrası okuyanların, sefil bir gübre çuvalı olduklarını yüzlerine çalmaya geldim .

Müslümanın onurunu, alt etmeye çalışan üst düzey işkembe torbalarına paha biçmeye geldim.

Fransa, sen Dünya’nın ağrıyan köpek dişisin ve sallanıyorsun Macron , Ebrehe’nin filleri gibi sallanıyorsunuz, Hazreti Hamza'nın yumruğunu yemiş Ebu Cehil gibi sallanıyorsunuz!

Sevr Mağarasında Peygamberimiz Hz. Muhammedi saklayan örümceğin ağına düştünüz sallanıyorsunuz!

Hira’dan gelen o nurlu ses sizin leş kulaklarınızı çınlattıkça sallanıyorsunuz.

Nemrudun beynindeki sineğin vızıltısı, sizin böğürtünüzü bastırdıkça sallanıyorsunuz.

O kafasını duvarlara vurdukça siz sallanıyorsunuz.

Sen Hayber’in intikamı için Karikatürlere sığınan ,

Küffarın kuburuna istiflenmiş

Eksik halkalı tasma .

Kuşu ölen çocuğa taziyeye giden bir rahmet peygamberini ,

Torunları Hasan ile Hüseyin sırtından inene kadar secdede bekleyen gül bahçemizin zerresini , adının sancağını,

Senin ve senin gibi yürüyen kuyruk yağlarının izbesine asla düşürmeyeceğiz.

….

HOŞTLANDA

Hollandalı siyasi canlı Wilders’in twit diye paylaştığı ifrazatı gördüm. Yukarıda Macron ve faşist ırkçı güruhuna yazdıklarımı bu başlığa da bağışlıyorum. Aşırı sağcı Wilders’in 2016’da Hazreti Muhammed konulu karikatür yarışması düzenleyip kazanan karikatürü sosyal medya hesabından paylaşması , bugünkü kininin sebebini de açıklıyor.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Batının köpek dişlerini sallıyor demiştik. O dişleri acıttıkça saldıracaklar. Mehmet Akif’in , Necip Fazıl’ın, Cemil Meriç’in batıya bakışına kör olduğumuzdan yeni anlıyoruz.

Sömürerek sürünen bir tarihin habis sayfalarını örtmek için hırlayan bir haritacı var karşımızda.

Boğazına desen desen puşi sarsan her dile çevrilecek Terörist Wilders aynaya bakarak attığı twitle varsın konuşulsun.

Zamanında içimizdeki çamur poşetleri Abdulhamid Hana , “ aşağılık” diye sıçradıklarında karaladığım bir şiir vardı. Bir yürüyüş kaç devletin hangi sebeple ürüyüşüne sebep oluyor anlatmaya çalıştığım şiir..

“ Kuduracaklar elbet, cüceler Ululara

Soludukları duman, yedikleri çamurla

Salyalarında urgan, boyunlarında vebal

Dolanıp düşecekler kazdıkları çukura.

Arşın döşeğinden çekiştirip ecdadı

Taptıkları haçlara gereceğiz sandılar

Kınlarında yılanı saplayarak hücumla

Hevesi kursağında hançerlere bandılar.

Bilmezler ki o Sultan otuz yıl zafer kokan

Akreplerin ağzına çöl tıkayan yelkovan

Öyle bir Abdülhamit, şerefiyle muteber,

O vakur can taşına, bu enkâzı lâşeler

Böğürerek iştahla Kızıl Sultan dediler.

Tıpkı Bu yanardağın leş tüten lisanıyla

Saldırması gibiydi onların hırlayışı.

Öyle bir Abdülhamit haritada merhamet

Ekmeğine doğranmış dostlarının mızrağı

Nankörler ortasında bir dua bir sükunet

Batısında bir alay ağızlarda yarasa

Ne çok seveceklerdi tasmalara yalvarsa.

Oysa tekti hakikat asla yalnız değildi

Tek nefesi yanında, hüzün seccadesiydi …

Bir cerahat torbası, başlıca içeceği;

Çiğ süt içinde irin, çer çöp içinde yığın

Aşağılık dediği o muazzam dehanın

Alın teriyle söner, Yanardöner dağ olur.

Yüzlerine tükürsen zilini kapıp gelir

Kıvırır çengi gibi şeytanlığa soyunur.