Yangında taşınan su miktarı mı yoksa uçak sayısı mı önemli?

Ülkenin ciğerleri yanıyor. Bizim ciğerlerimiz yanıyor.

Ağaçlar, hayvanlar ve binalar yanıyor dahası insanlar yanıyor.

Acı hepimizin acısı, ancak ateş düştüğü yeri yakıyor. Kolay değil.

Allah bu felakete doğrudan maruz kalanlara sabırlar versin.

Yangınların iklim değişikliği sebebiyle mi çıktığı yoksa kundaklama mı var henüz kesinleşmiş değil.

Ancak aynı anda birçok yerde çıkmış olması hemen herkesin aklına geçen senelerde çıkan yangınları sahiplenen 'Ateşin Çocukları' isimli teröristler geldi/geliyor.

PKK'nın azılı militanlarından FETÖ işbirlikçisi Parmaksız Zeki kodlu Şemdin Sakık'ın, 'Silahımız tükenir, sayımız azalırsa, Bodrum'a gider yatlarını yakarız; Antalya'ya iner seralarını yakarız; İstanbul'a çıkar araçlarını yakarız; İzmir'e ulaşır ormanlarını yakarız.' sözleri de, şüpheleri yurt içinde sayısı da silahı da tükenmek üzere olan terör örgütünün üzerine çekmekte.

ORTADA AFET VAR

Her neyse, ortada bir yangın var ve bu yangını söndürme sorumluluğu ormanlık alanda Orman Genel Müdürlüğü'ne(OGM), yerleşim birimlerinde belediyelere düşmektedir.

Fakat yangının boyutu bu kez tahminlerin üstünde sayıda ve kuvvette olduğu için tüm gayretlerine rağmen ne OGM ormanlarımızın bir bölümünü kurtarabilmiştir ne de belediyeler yanan kimi evleri binaları kurtarabilmiştir!

Bu bir afet.

Afette millet olarak birlik ve beraberlik sergilemek gerekirken her zaman olduğu gibi muhalefet yine oy devşirme peşinde olmuştur. Her türlü tedbir alınmış olmasına rağmen kimi yalanlar üzerinden meseleyi Türk Hava Kurumu'ndaki(THK) uçuşa müsait olmayan 6 uçağa bağlamış ve yine saray edebiyatı yapmayı tercih etmiştir.

Sarayda 16 uçak varmış da, THK batırılmış da, pilotları işten çıkarmışlar da, uçakları CHP'li belediyelere versinlermiş de, hükümet gerekeni yapmıyormuş da, istifa etmeliymiş de! Kasaba politikacısının bile tenezzül etmeyeceği enva-i çeşit ifadeler.

Ama fondaş medya bu ucuz politikayı kamuoyuna abartarak sunmakta bir beis görmedi!

Antalya'da yerleşim birimlerindeki yangını söndürmekten sorumlu CHP belediyelerine sesini çıkarmayıp, ormandaki yangınla mücadele eden hükümeti eleştirmeyi siyaset zanneden muhalefeti halk ciddiye da almamıştır.

Hatta afet bölgesini ziyaret eden muhalefet ekibi vatandaşın evine girmek isteyince, 'Haneme girmeyin çıkın gidin!' diyerek kovulmuştur! Bu manzara tv ekranlarına da yansımıştır! Vatandaş can derdinde bunlar oy derdinde! Vatandaş ne diyor; 'Sizin yapacağınız bir şey yok çıkın gidin!'

TÜRK HAVA KURUMU UÇAKLARI

Önce şu THK konusuna açıklık getirelim. THK önceki yönetim döneminde batırılmış ve bir buçuk milyar borç takmış. O yüzden kayyum atanmış. Pilotlar 5 aydır maaş alamadıkları için kendileri ayrılmak istemişler ve ayrılmışlar. Öyle iddia edildiği gibi kovulmamışlardır. Ayrılırken de THK başkanına ihtiyaç olduğunda dönmeye hazır olduklarını bildirmişlerdir.

THK bünyesindeki çalışmayan 6 uçağa gelince. Bu uçakları yangına müdahaleye hazır hale getirmek için 4 milyon dolarlık bir maliyet gerektirdiği; 1.5 milyar borcu olan kurumun bu ödemeyi yapacak imkanının olmadığı bizzat kurum başkanı tarafından açıklanmıştır.

Muhalefet, uçakların yangına müdahale kabiliyetinin bulunmadığı gerçeğini 'uçaklar çürüyor' propagandasıyla ucuz siyasete alet etmiştir maalesef.

KHK başkanı 'uçakları belediyelere kiralayın biz söndürelim' diyerek siyaset yapmak isteyen muhalefet liderine bizzat durumu anlatınca o lider iddiasından vazgeçerek kurum başkanına teşekkür etmek zorunda kalmıştır.

THK'da yetkililere ulaşamadığını söyleyen Muğla belediye başkanına da THK başkanı bizzat arayıp durumu izah etmiştir.

YANGINA MÜDAHELE İÇİN TÜM TEDBİRLER ALINMIŞTIR

Önce şunu belirtmeliyim ki devlet orman yangınlarına karşı alınması gereken bütün tedbirleri almıştır.

Eskiden yangın, vatandaşın ihbarı ya da yangın kulelerinin görerek haber vermesiyle tespit ediliyordu.

2020'den itibaren İHA'lar devreye girmiş ve yangının başladığı anda ekipler anında haberdar olmuştur. Bu bağlamda 2020 yılında 360 orman yangını, 2021 yılında ise 86 yangın başladığı anda müdahale ekiplerine bildirilmiştir. Böylece yangına erken müdahale başlamıştır.

Yangına müdahale için gerekli ekipmanın yanı sıra 4 bin 110 teknik elaman hazır hale getirilmiştir.

Yangın söndürmek için su taşıma kapasitesi artırılmıştır.

2018'e kadar 80.000(seksen bin) ton su taşıma kapasitesini 2021'de 148.000 (yüzkırksekiz bin) tona çıkarmıştır. Yani yangını söndürecek ana madde konusunda yüzde yüze yakın bir kapasite artışı sağlanmıştır.

Ayrıca ormanlık alanda müdahale için 4.000 (dört bin) su havuzu/göleti hazır hale getirilmiştir.

Öte yandan helikopterler 2,5 ton su taşırken 2020'den itibaren 3,5 ton, 7.5 ton ve 10 ton su taşıyan helikopterler devreye alınmıştır.

HELİKOPTER DAHA FAZLA SU TAŞIYOR

Şu anda bin 140 noktada, bin 80 arazöz, 2 bin 270 ilk müdahale aracı, 660 dozer, 4 bin 110 teknik eleman, 10 bin 550 itfaiye işçisi, 38 helikopter, 3 uçak yangına müdahale ediyor.

THK 20 hava aracıyla bu müdahalede yerini almış durumda.

Muhalefetin konuyu götürüp götürüp THK'nın çalışmayan 6 uçağına bağlaması tamamen konuyu saptırmaktan ve ucuz politikadan ibarettir.

Oysa önemli olan uçak sayısı değil su taşıma kapasitesidir. THK'nın uçakları 4,5 ton su taşıyabiliyor ve saatte sadece iki sefer yapabiliyor. Yani uçakların saatte 9 bin ton su taşıma kapasitesi var.

Oysa helikopterlerin en az taşıyanı 2,5 ton su taşıyor ve saatte 8 sefer yapabiliyor. Yani en az taşıyan helikopter saatte 20 ton su taşıyor. 3,5, 7,5 ve 10 ton taşıyanları sekizle çarpın su taşıma kapasitesinin ne kadar artmış olduğu net şekilde anlaşılır.

Yani THK'nın 6 uçağının katılmamış olması yangına müdahaleyi aksatmamış tam tersine 3 sene öncesine göre yangına su taşıma kapasitesi yüzde yüze yakın bir oranda artırılarak uçakların eksikliği hissedilmemiştir.

Tabii ki uçakların da katılmasına itiraz edemeyiz. Ancak muhalefet THK'yı batıran önceki yönetime sesini çıkarmayıp kurtarmaya çalışan kayyuma hakarete varan eleştiriler yöneltmesi siyasi seviyelerini göstermesi açısından manidardır!

Hükümet yangını söndürmek için gereken her türlü tedbiri almış ve yangınla gereği gibi mücadele edilmektedir.

Ancak, bütün bu tedbirlere ve gayretlere rağmen yangının büyüklüğü karşısında kayıplar da verilmektedir. Bu durum hükümetin ihmalinden ziyade yangının boyutuyla alakalıdır.

Daha geçen hafta dünyanın en ihtiyatlı ve tedbirli hükümeti olan Almanya sel felaketi karşısında aciz kalmıştır. Acziyet tedbirsizlikten değil felaketin büyüklüğünden kaynaklanmaktadır.

Türkiye'deki yangın da öyledir.

Muhalefet yangın konusunda hükümeti eleştirirken yerleşim birimlerinde yangını söndürmesi gereken kendi belediyelerinin acziyetini görmezden geliyor. Biz o belediyeleri de eleştirmiyoruz. Takatlerinin fevkinde bir afetle karşılaştılar.

Aynı anlayışı muhalefetin göstermemesi üzücüdür.

Ayrıca, aynı iklim kuşağında olduğumuz Akdeniz ülkeleri içinde orman yangınlarına müdahale konusunda en başarılı ülkeyiz.

Son on yılda İspanya'da 94 bin, İtalya'da 64 bin, Yunanistan'da 24 bin, Fransa'da 12 bin hektar yanarken Türkiye'de 7 bin hektar zarar görmüştür.

Şunu da unutmayalım ki ülkeye yeni ormanlar kazandırılmasında 18 yıllık AK Parti hükümetleri ayrı bir destan yazmıştır. 18 yılda önceki 57 yılda yapılanın bir buçuk katı ağaçlandırma yapmış 6 milyon hektar alanda 5.3 milyar fidan dikmiştir.

Nokta.