“Yargý reformu”nu toplumsallaþtýrabilir miyiz?

Adalet Bakanýmýz Abdülhamit Gül beyfendinin: ‘’Adalet yerini bulsun isterse kýyamet kopsun’’ sözleri, yargý reformunun kýsa ve öz manifestosu olarak hepimizi heyecanlandýrdý... Adalet mülkün temelidir özdeyiþiyle bugüne kadar gelmiþ bir toplum için adalet, hayat kaynaðýdýr, varoluþun teminatýdýr kuþkusuz... Yargý reformunun, Demirtaþ ve Kavala davalarýndan ibaretleþtirilmesi ise büyük talihsizlik olur, bu polemik reformun ruhunu çalar...

Adaletin tek baþýna güçlü yasalarla ikame edileceðini düþünenler varsa yanýlýyorlar. Adil yargý mensuplarý, yargýçlar, savcýlar yetiþtiremedikten sonra sahip olduðunuz yasalar ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, adalet üretilemez. Evet, adalet, hukuk aracýlýðýyla üretilir. Hukukun dört temel unsuru olan; hak, adalet, özgürlük ve meþruiyet kavramlarýný içselleþtirememiþ bir muhakeme, tam anlamýyla hukuka hizmet etmiþ olmaz... Bu yüzden mesela ‘’doðal yargýç’’ ilkesine uygun olmadýklarý için olaðanüstü mahkemelerin meþruiyeti -Ýstikalal Mahkemelerinden, Devlet Güvenlik Mahkemelerine kadar- her zaman tartýþýlmýþ, eleþtirilmiþtir...

Hukuk Vakfý Baþkaný Av. Muharrem Balcý’nýn felsefi içeriði hakkýnda zihin yorduðu, ‘’hukukun yaygýnlaþtýrýlmasý’’ ilkesi de son zamanlarda hukuk çevrelerinde sýkça zikredilen konulardan. Hukukun sadece meslek insanlarý elinde bir ihtisas sahasý olarak sýnýrlanamayacaðýný, hukukun bilince dair kýlcal damarlar aracýlýðýyla toplumsal belleðin kurucu öðesi olmasý gerektiði düþüncesi bu... Yargý reformunu tartýþýrken, hukuku da yaygýnlaþtýrabilecek miyiz?

Bir diðer soru: Yargý Reformu dendiðinde, adalette radikal deðiþimler beklemek ne kadar adildir? Bunu tekil bir olay üzerinden canlandýralým zihnimizde; yeni delil veya yeni olay ortaya çýktýðýnda derhal yargýnýn ziline basýlýr ve muhakeme yenilenir, pekala radikal bir deðiþikliktir bu ve þayet olmazsa adalet yerini bulmayacaktýr. Bunun yaný sýra reformlar aracýlýðýyla gerçekleþecek ciddi devrimcil deðiþimler, çoðu kez hukuka ve adalete güveni de sarsar. Tam bir paradoks çýkar böylece; adalet hem objektif süreklilik arz etmeli, hem de yeni her olay karþýsýnda kendisini yenileme gücüne sahip olmalýdýr. Ayný anda hem sürekli hem de yeni olabilmenin tek imkaný ise ancak baðýmsýz ve tarafsýz yargýlamayla saðlanýr...

Yargý Reformu’nun toplumsal karþýlýðý çok önemli... Adalet siyasal veya yargýsal bir talep deðil toplumsal istek ve tavýr haline de gelebilmelidir.

Prof. Sabri Ülgener ‘’Darlýk Buhraný’’ adlý eserinde, yoksulluðu coðrafi ve doðal þartlarýn dýþýndaki sebeplerde de arar. Yoksulluðu üreten siyasi, idari koþullar, savaþ, iþgal, kuþatma, bozuk yönetim, yolsuzluklar gibi sebepler üzerinde de durur. Yoksullukla mücadelede insanlarýn ahlaki duruþlarýnýn da önemli olduðunu ifade eder. Yüksek ahlaklý insanlarýn, nefsani isteklerine köle olmayan, doyumsuzluk ve hýrs peþinde koþmayan, toplumsal bozgunculuktan kaçýnan fertlerin yoksullukla mücadelenin moral-ruhi cephesini oluþturduðundan bahseder...

Sabri Ülgener Hocamýzdan ilham alarak, Yargý Reformu konusunu insanileþtirebilir miyiz? Yargý Reformunu salt siyasetin veya adliyenin, uzmanlarýn tekelinde düþünmemek, hukuku bilinçsel düzeyde yaygýnlaþtýrmak, fertlere ulaþtýrmak gerekiyor bu bakýþ açýsýyla. Hukuk reformu için, yüksek ahlak reformu da gerekiyor...