Ýnsan tekinin yaþayabileceði en büyük çeliþkilerden birisi de “yaþam biçimi çeliþkisi” olduðu kanaatindeyim. Yaþam biçimi çeliþkisi, kiþinin neye inandýðý ve nasýl yaþayacaðý konusunda ikilemde kalmasýdýr. Yaþam biçimi çeliþkisi; bazen varoluþsal düzeyde oldukça teorik, bazen de gündelik yaþam düzeyinde oldukça pratik bazen de her ikisinden bir parça þeklinde yaþanabilir. Yaþam biçimi çeliþkisi hem kiþinin iç dünyasýnda hem de sosyal çevresinde gerilimler ve bunalýmlar üretebilir.
Ýnançlarýmýz her zaman teorik veya mesele üzerine düþünüp seçerek oluþmaz. Ýnançlarýmýz çoðu zaman gündelik hayatta karþý karþýya kaldýðýmýz sosyal durumlar tarafýndan etkilenir. Düþünce deðiþimi hayatýn pratik etkileriyle çok yakýndan iliþkilidir. Verili olan, önümüzde duran, bizi kuþatan hayat pratiði bizi düþünce ve deðer deðiþimine zorlar. “Ýnandýðýn gibi yaþamazsan, yaþadýðýn gibi inanýrsýn” sözü tam da bu durumu tanýmlar.
Çoðunluk olan, baskýn olan, kültürel iktidarý elinde bulunduran sosyal gruplar, biraz istemli biraz da dolaylý yaþam biçimi baskýsý yaparlar. Kanaatimce, Türkiye’de küçük gruplar düzeyinde muhafazakâr yaþam tarzý baskýsý mümkünken, daha büyük ölçekte seküler yaþam tarzý baskýsý vardýr. Seküler yaþam tarzý baskýsýnýn bir kýsmý ülke içinden üretilirken daha büyük kýsmý tüm dünyadaki modernleþme ve sekülerleþme trendinden gelir. Her yönüyle dünyaya açýk bir toplum olan Türkiye, dünyadaki büyük modernleþme ve sekülerleþme trendinden büyük oranda etkilenir. Seküler yaþam tarzýnýn az bir kýsmý kaba ve çirkin yapýlýrken, daha büyük kýsmý incelikli bir doðallýkla yaþanýr. Birinci þekle karþý koymak daha kolayken, ikincisine kendini kaptýrmak daha kolaydýr.
Ýnançlarýn yaþam biçimi ve görünüme direk ettiði durumlarda korunma daha mümkün olur. Örneðin cübbe giyerek dolaþmak kiþiyi gündelik hayatta daha fazla dýþlanmaya maruz býrakmakla beraber, kiþinin kimliðini korumasýný da kolaylaþtýrýr. Örneðin New York’ta geleneksel bir Yahudi gibi giyinmek bir tarafýndan gettoya sýðýnmaya mecbur býrakýrken öbür taraftan kimliðin korunmasýna yol açar.
Kendi kimliðinin sembollerini daha yumuþak tutmak baþkalarýyla iletiþimi daha kolaylaþtýrýp, daha az ayrýmcýlýða uðramaya sebep olurken, öbür taraftan kimliðin korunamamasýna sebep olabilir.
Eðitimde baþarýlý bir çocuðu Ýmam Hatip Lisesi’ne gönderen bir muhafazakâr aile, çocuðunu yabancý dilde eðitim veren batýlýlarýn kurduðu kolejlere gönderen bir muhafazakâr aileye göre daha güvenli bir yol seçmiþ olur. Ýki tarafta da çocuðun ailenin deðerlerinden farklýlaþmasý mümkünken, bu risk batýlýlarýn kurduðu bir kolejde daha yüksektir. Dil veya daha iyi eðitim adýna bu riski alan muhafazakâr aile, çocuðunu kendi deðerleri doðrultusunda tutabilme mücadelesi içinde kalýr. Çocuk ise yaþam biçimi gerilimini daha güçlü hisseder.
Ýnsan teki çoðunluðun haline uyma eðilimindedir. Bunu Solomon Asch’ýn deneylerinden biliyoruz. Bu deneyde bir kiþi diðerlerinin deney grubundan olduðu, ama deneðin bunu bilmediði, bir grubun içine alýnýr. Boylarý açýsýndan farklý olan çizgiler gösterilir. Bir dönem sonra deney ekibinden kiþiler bilerek yanlýþ cevabý verirler. Çoðu kiþi açýkça gözlerinin önünde olan bir gerçekliðe raðmen çoðunluðun cevabýný vermeye baþlarlar. Bu deney sosyal psikolojide çoðunluðun yaptýðý baskýya uyumu, baþkalarýnýn etkisi altýnda kalmayý gösterir.
Öbür taraftan hem Asch deneylerinde hem de Milgram deneylerinde insanlarýn yaklaþýk üçte biri inandýðý doðrunun arkasýnda durur, gerçekte ýsrar eder, kendi deðerlerine karþý davranmaz. Hakikat ýsrarý gösterir. Ýnandýðý gibi davranma cesareti gösterir. Ýnandýðý gibi yaþayabilmek cesareti güçlü bir benliðin en güzel ve saðlýklý göstergelerinden biridir.