"Cumhuriyet'in yüzüncü yıldönümünü yeni bir anayasayla taçlandırmak, 1876'dan beri süregelen bu çerçevedeki gerilimleri yumuşatıp bir mutabakat metniyle bağıtlamak hakikaten bu ülkeye, bu millete yapılacak en önemli, en değerli hizmetlerden birisidir. Bu hizmetin şerefine ortak olanları tarih saygıyla anacaktır."
Cumhuriyet'in yüzüncü yılına yeni anayasa ile girmek önemli bir hedef. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın yeni anayasa çıkışını destekleyen bu sözler MHP lideri Devlet Bahçeli'ye ait.
Yeni anayasa meselesini özellikle 1990'lı yıllarda çok konuşur, çok tartışırdık. Gazetelerimizin manşetleri, dergilerimizin kapakları, panellerimizin başlıkları mutlaka yeni anayasa temasını içerirdi.
Rahmetli Özal ve rahmetli Demirel bu ihtiyaca sıkça vurgu yapardı. Rahmetli Erbakan ve Rahmetli Türkeş sistem tartışmalarını sıkça gündeme getirirdi.
Türkiye'de kronik sorunların sistemden kaynaklandığı ele alınırken bir boyutunu başkanlık sistemi tartışmaları diğer boyutunu anayasa tartışmaları oluştururdu.
AK Parti'nin hemen her seçim beyannamesi yeni anayasa maddesini içeriyordu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile meselenin bir ayağı halledilmeye çalışıldı. Diğer ayakta ise ciddi revizyonlara rağmen ihtiyaç izale olmadı.
Bugün bu meselesinin yeniden gündeme gelmesi sun'i bir mesele değil, gecikmiş bir ihtiyacın masaya yatırılmasıdır.
Devlet Bahçeli'nin dünkü grup konuşmasındaki yeni anayasa vurgusu çok anlamlıydı.
Sayın Bahçeli'nin konuyu ele alırken kullandığı üslup ve terminoloji de yeni anayasa çalışmasının ruhuna son derece uygundur.
"Yepyeni, sivil nitelikli, geniş katılımlı, toplumun her kesimini içine alacak, tüm düşünce ve eğilimleri kapsayacak, müştereken yapılacak bir anayasa..."
Bu ifadelerin altına kim imza atmaz?
"Teferruattan arındırılmış, yalın ve anlaşılır, hükümleri arasındaki çelişkilerden ayıklanmış, kısa, net, milli ve manevi hayatımızın esaslarını kavramış, bize özgü, bizi yansıtan, gelecek ile geçmişi temerküz etmiş, gerekçeleriyle gerçekleri yakalamış bir anayasa..."
Bu tarifi kim benimsemez?
"Toplum sözleşmesi, toplumsal mutabakat, milli mutabakat, sivil anayasa..."
Bu kavramları kim savunmaz?
Bahçeli'nin siyasi partilere ve sivil topluma 'gelin birlikte yapalım' çağrısında bulunması da katılımcı bir yöntemi öne çıkarmaktadır.
Yeni anayasa konusu onlarca yıldır siyasetin kızıl elması gibi hep gündemde olmuş ama bir türlü gerçekleştirilememiştir.
AK Parti birçok anayasa değişiklik paketi veya AB uyum reformu hayata geçirse de bu beklenti sıcaklığını korumaya devam etmiştir.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına yeni anayasa ile girme fikri bu umutları beslediği için heyecan vericidir.
Cumhur İttifakı'nın öncülük ettiği bu çalışmalara herkesin ve her kesimin destek vermesi önemlidir. Zira toplumsal sözleşme ve toplumsal mutabakat ancak toplumun aktif katılımı ve uzlaşısıyla hayata geçirilebilir.