Yeni dünyanın vazgeçilmez yıldızı Türkiye

Dünya değişiyor. Önümüzde, artık kullandığı araçlar dahil tüm enstrümanları ve zihniyetinin değiştiği bir dünya söz konusudur. Hayatımıza sosyal medya ve dijital dizaynla müdahil olan yeni dünyanın savaş enstrümanları, sadece ordular da değildir. Sahada orduları ile boy gösteremeyenlerin, meydanı dijital enstrümanlarla dikte eden küresel güç merkezleri ile karşı karşıyayız.

Burada gücü sahada ordulara, masada satranç oyunu aklı ile gidişatını belirleyen milletler, devletler ve değerlerle baş edemeyenlerin ölümüne savaşı ile yüz yüzeyiz.

Kimlikleri, kişilikleri, dini ve değerler sistemine dahil olan her şeyi yok sayma pahasına, bir savaşın ortasındayız.

Evet, savaş! Geldiğimiz nokta hatta savaşların karakteristiğini değiştirme çabasında.

Siber saldırılar, sosyal medya baskıları ve dayatmalar, faşizan zihniyetin kumandalı aleti niteliği taşımaktadır.

Küresel sistem isteyen finans kapitali, seni sen yapan kimlikler ve değerler sistemlerini dejenere etme yolunda.

Avrupa'daki artan İslamofobinin altındaki gaye budur.

Türkiye tüm bu karışıklıkların ve krizlerin ortasında, hem kendisine yönelik saldırılardan korunurken, diğer açıdan da dünyadaki yeni inşa edilen sistemin parçası olarak boy gösterme gayretinde.

Türkiye neden şaşırtıyor? Neden kızdırıyor? Neden hazmedilemiyor?

Erdoğan liderliğindeki Türkiye, yıllar sonra mümkün olmayanı başardığı için. Türk Devleti'nin kılcal damarlarına kadar indikleri halde, toplumun tüm katmanlarında algı ile yönlendirme enstrümanlarının fazlalığına rağmen karşılarında kimsenin hesaba katmadığı, akıl edemediği bir dirayet söz konusu oldu.

Evet, halen bu başarıları görmek istemeyenlerin olduğu açıktır. Halen bunca büyük sonuçlara rağmen, olayı küçük görme peşinde olanları da görüyoruz. Hatta Türk Ordusunun bunca başarısı; sahada, havada, karada, denizde bu denli potansiyelin varlığını kaldırmakta güçlenenlerin olduğuna da şahitlik ediyoruz.

Saptırma ve algı ile yönetme, bu dönemin esas silahı.

Sosyal medya ve dijital sistem, şu anda her şeyi birilerinin kontrolünde yönetiyor.

Türkiye’nin; hangi taraftan bakarsanız bakın, tüm yolların Türkiye üzerinden cereyan ettiğini, içimizdeki bazıları görmek istemese de, Türkiye karşıtı planları yapanlar gayet güzel görmektedir. Gördükleri içindir ki, yıldızının parlamasına karşı Türkiye'ye yön verme çabası halen devam ediyor.

Evet, bunu yaparken de demokrasi ve özgürlükler gibi kulağa çok anlamlı gelen sözlüklerdir, sloganları.

Türkiye, dünya sistemi içinde ve onun bir parçasıdır. Lakin onu şu anda farklı kılan şey, kendi politikalarını kendisinin milli menfaatleri çerçevesinde belirleme dirayetidir.

İslam coğrafyasına umut olması ve bu umudun başka yeni zeminin oluşmasına hizmet etme imkanına dönüşmesi, küresel sistem için kabul edilir durum değildir.

Türkiye yeni dünya sistemine, yeni alternatifler üretilmesi gerektiğini zamanında görebildi.

İstikrarı korumak, istikrarı pekiştiren ekonomik ve dış politik hamleler yapmakla, kendini koruma refleksini de geliştirmekte. Herkes "Biden geliyor. Gelirse neler olacak" diye kara kara düşünmektedir. Tabii ki dünyanın en büyük güçlerinin başında gelen devletten bahsediyoruz, farkındayım. Ama tek başına Biden ve ekibinin dizayn etme gücü ve yeteneği nedir? Hiç düşündünüz mü, önümüzde eski dünya yok! Evet, gücü halen zinde Amerika vardır. Kimse "buna karşı duralım" demiyor. Lakin şu anda dünyada yıldızı parlayan tüm olumsuz baskılara rağmen, süreci iyi yöneten ve vazgeçilmez duruma evirilen Türkiye faktörünü bir tarafa not edelim. Dünya eski dünya olmadığı gibi, Türkiye de etki ve ilgi alanlarının da durumu eski kodlarla yorumlanamaz. Tam bu sebepten Türkiye'nin Amerika okuması gibi Amerika'nın da yeni Türkiye kodlarını idrak etme zorunluluğu söz konusudur. Bunu dikkate almayan Amerika, kaybeden taraf Amerika olur.