Son birkaç yýldýr, baþta korona olmak üzere yangýn, sel, kuraklýk gibi doðal afetlerle boðuþan ülkemizde biz farkýnda olmasak da güzel þeyler de oluyor.
Öncülüðünü Dr. Yusuf Kaplan'ýn yaptýðý Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO) bunlardan birisi. Pandemiden önce yola çýkan MTO'nun katýlýmcý sayýsý neredeyse 20 bine ulaþmýþ durumda.
Ýstanbul Sebahattin Zaim Üniversitesi (ÝZÜ) bünyesinde bulunan MTO'ya katýlanlarýn diploma gibi bir derdi yok. Çünkü bu okulun amacý diploma vermek deðil; akýl, kalp ve ruhu harekete geçirmek.
MTO, aslýnda birkaç yazý önce bahsettiðim Nizamiye Medreselerinin günümüzdeki bir yansýmasý gibi.
Zaten MTO'nun kurucusu Yusuf Kaplan, Türkiye'deki üniversitelerin sektöre, sanayiye çalýþtýðýný ifade ederek kendi kafasýndaki modelin "Nizamiye" modeli olduðunu ifade ediyor.
Yeni bir Gazali'ye ihtiyaç olduðunu ifade eden Kaplan bir röportajýnda þöyle diyor: "MTO'da benim yapmak istediðim þey, Ýbn Haldun, Mimar Sinan ve Mevlanalarý yetiþtirecek tohumlar ekmek. Bu 40-50 senede olacak bir þey deðil ama o tohumlarý ekebilir. Akýl, kalp ve ruhu ayný anda harekete geçirecek bir eðitim metodundan bahsediyorum. O yüzden 'akýlla bilirsin, kalple bulursun, ruhla olursun' diyorum. 'Akýlla yorulacaksýn, kalple yoðrulacaksýn dolayýsýyla ruhla doðrulacaksýn' diyorum. Ben aslýnda 'Dijital Nizamiye'yi kuruyorum, benim yaptýðým þey bu. Burada sýnav yok, büyük sýnava hazýrlýk var."
MTO'daki eðitimler ise Kaplan'ýn bu hayalini hayata geçirecek nitelikte görünüyor. MTO'daki 3 senelik eðitimde bir öðrenci Yusuf Kaplan'ýn seçtiði 100 kitaplýk listeyi okumak zorunda.
Bu 'okumak' öylesine, sýradan bir okuma deðil.
"Okumak, iki ruh arasýnda âþýkane bir mülâkattýr" der, Cemil Meriç.
Kitaplar 4 renkli kurþun kalem tekniðiyle okutturuluyor. Bu teknik; insanýn zihnini, ruhunu ve sorumluluk bilincini geliþtiren bir yöntem kullanýyor. Bu yöntem görsel kültürün hâkim olduðu bir zaman diliminde yazýlý kültürü ön plana çýkarýyor. Hafýza güçleniyor, zihin açýlýyor ve bir kitap dura dura, düþüne düþüne, ibadet edercesine okunuyor.
Günümüzde daha çok roman okunduðu ve bir seferlik okumalarýn yapýldýðý düþünülürse MTO'daki okuma tekniðinin orijinalliði daha iyi anlaþýlýr.
Pandemi öncesinde ÝZÜ'de yüz yüze yapýlan eðitimler pandemiyle birlikte dijital ortama taþýndý. Talebe sayýsý o kadar arttý ki artýk her ilde bir MTO birimi oluþturuldu. Buradaki görev almalar tamamen gönüllük üzerine kurulu. Herhangi bir maddi çýkar veya kazanç söz konusu deðil.
MTO, herhangi bir siyasi partiyle, dernekle, tarikatla veya cemaatle baðlantýlý deðil. Zaten onu farklý kýlan da bu yönü.
Talebeleri arasýnda ise her kesimden insanlar mevcut. Aralarýnda herhangi bir ayrým veya ayrýcalýk söz konusu deðil.
MTO'da okumak kadar yazmak da önemli.
Daha önce bir dergi için yazdýðým bir makalede þunlarý dile getirmiþtim: Okumak ve yazmak; bilgi kazanmanýn yanýnda üslup da kazandýrýr, muhakeme gücü ve becerisi katar, kültürel kazanýmla birlikte konuþmaya da sirayet eder.
Okumak ve yazmak insanýn kendiyle hasbihal etmesidir.
Okumak ve yazmak kendini boy aynasýnda seyretmektir.
MTO'da öðrenciler okuduklarýndan anladýklarýný yazýyorlar veya baþka bir konu hakkýnda makale yazýyorlar. Bir konu hakkýnda ayný anda yüzlerce makale yazýldýðý oluyor.
Günümüzde akademik camiada makale yazma konusundaki eksiklikler göz önüne alýndýðýnda bu rakamlar çok þey ifade ediyor.
Geleceðimizin sermayesi gençlere, yaþadýklarý dünyanýn kendilerine sunduðu koþullara ve þartlara göre deðil, her koþulda medeniyet birikimlerinin var olduðunu hatýrlatarak, inanç ve deðerlerine uygun kiþiler olarak þahsiyet kazanabileceklerini söylüyor MTO.
Eðitim kadrosunda Yusuf Kaplan baþta olmak üzere çok sayýda baþarýlý akademisyen de yer alýyor.
MTO, son zamanlarda felaket haberleriyle sarsýlan dünyamýzda gençlere yepyeni ve farklý bir nefes oldu.
Ýnanýyoruz ki bu medeniyet yolculuðu yeni bir medeniyetin kapýlarýný aralayacak.
Zaman uyanma zamaný, yeniden diriliþle tek vücut olma zamaný...