Ferudun Niğdelioğlu
Ferudun Niğdelioğlu
Tüm Yazıları

Yeni şeyler söylemek lazım

Fenerbahçe'nin üç efsane futbolcusu Oğuz Çetin, Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman Habertürk Spor Kanalı'nda Mehmet Ayan ve Ahmet Selim Kul'un yönetimiyle muazzam bir söyleşi yaptılar. Konuşmalar çok önemli mesajlar içeriyordu. Özellikle Aykut Kocaman muazzam açıklamalarıyla tarihe notlar düştü.

Kocaman, "2017-2018'de ayrıldım Fenerbahçe'den. Bir sürü teknik direktör krizleri ve arayışları oldu. Bir tek seçenek olarak benim adım geçmedi" dedi. Bu sözler bilinen gerçekliğin yüze tokat gibi vurulmasıydı aslında.

Ali Koç, Aykut Kocaman'a daha en başından güvenmedi. Hiçbir zaman ona karşı samimi duygular beslemedi. Aykut Hoca'yı hep Aziz Yıldırımcı ve muhalif olarak gördü. Zira Aykut Kocaman, Aziz Yıldırım ile diyaloğunu hiç kesmedi. Birlikte fotoğraf verdi. Ali Koç'a göre Aziz Yıldırım'a yakın olmakla Galatasaray yönetimine yakın olmak eşdeğerdi. Bu duygularla Ali Koç ve yönetimi Aziz Yıldırım ve dava arkadaşlarını dışlamadılar mı? Bu yüzden Ali Koç ve yönetimi Yıldırım ve yanındakilere mesafe aldı. Onlara güvenmedi, meseleleri onlarla istişare etmedi. Ancak Aziz Yıldırım ile kavga edip ayrılanlarla birlikte oldu, onlara güvendi. Semih Özsoy, Ömer Temelli, Turan Şahin, Volkan Ballı, İsmail Kartal daha onlarca isim sayabilirim. Sonunda bu isimleri de egosu yüzünden kaybetti. En samimi dostu, en büyük yol gösterici ve kader arkadaşı Semih Özsoy ile bile yollarını ayırdı.

Aykut Kocaman, bu açık sitem ile Ali Koç'a bilgece şu mesajı veriyor. Bizler "şucu bucu" olsak da, siz öyle yaftalasanız da, bizler Fenerbahçeliyiz. Asıl mesele Fenerbahçe ve ona hizmet etmek. Siz egolarınızla, kibrinizle bizim Fenerbahçe'ye verebileceğimiz çok şeye engel oluyorsunuz. Ve siz de Fenerbahçe de çok şey kaybediyor.

Aykut Kocaman TFF'ye de yönetenlere de önemli mesajlar verdi. Neden TFF'nin teknik direktör arayışına karşılık isminin ilk dörtte anılmadığını sordu ve kendi efendi üslubu ile normal zekaya sahip insanların anlayacağı şekilde nedenleri sıraladı:

Neden 1: Aykut Kocaman 3 Temmuz kahramanı. Bylock'çu Mehmet Büyükekşi de, FETÖ kumpası olduğu mahkeme kararıyla tescilli 3 Temmuz'un en şiddetli savunucusu İbrahim Hacıosmanoğlu da Aykut Hoca'yı istemez.

Neden 2: Aykut Kocaman'ın siyasi bir lobi gücü yok. Çünkü Aykut Hoca hiç kimseye eyvallah etmez, bu yüzden siyaseten atanan hiçbir TFF Başkanı Aykut Hoca'nın ismini anmaz.

Neden 3: Aykut Hoca işine hiç kimseyi karıştırmaz. TFF Başkanları ve yöneticileri işine karışacakları hocayı isterler.

Neden 4: Hocanın medyada lobisi, sosyal medyada trolü yoktur.

Neden 5: Aykut Hoca 2018'den beri Fenerbahçe yönetiminin istemediği, TFF'de olmasını istemeyeceği bir kişidir. Yeter mi bilmem, istenirse nedenleri artırabiliriz.

Son olarak Hoca diyor ki, "3 Temmuz'un arkasından gelen süreçte bir güç kazandı ancak ondan sonraki süreçte bu güç strateji değiştirdi." Değişen strateji şuydu; Fenerbahçe'yi Fenerbahçe yapan dinamikleri birbirine kırdırmaya geçildi. Bunu kim niye yaptı yazarım da yazıya sığmaz. Aziz Yıldırım ve dava arkadaşları, Aykut Hoca, Hasan Çetinkaya ile bugünkü Fenerbahçe yönetimi birbirine kırdırılmıyor mu? Yalan mı? Zar zor sağlanan sükûnet fitne ile dedikodu ile yıkılmak parçalanmak istenmiyor mu? Ali Koç ve yönetimi artık uyansın. Fenerbahçe'yi Fenerbahçe yapan değerleri kırmayın, kırdırmayın artık. Kininiz, nefretiniz, kibriniz ve egonuz sadece Fenerbahçe'nin karşısında olan yapıya yarıyor.

KAYIP ARANIYOR!

Öte yandan Fenerbahçe'de sular maalesef durulmuyor. Takım ne zaman gün yüzü görür ne zaman düze çıkar bilmiyorum ama olan biten hayra alamet değil.

Samsunspor beraberliği sonrası yaşanan sessizlik akıllara durgunluk verecek cinsten. Yıllardır Fenerbahçe'ye gönül veren taraftara hiç mi açıklama borcunuz yok, bu nasıl ve neyin kibridir, inanılır gibi değil. Fenerbahçe gibi köklü bir kulübün başındasın, taraftarlarınla, destekçilerinle varsın ve bunca skandal sonuçtan sonra ortalıkta yoksun.

Geçenlerde HT Spor'a konuk olan Rıdvan Dilmen de tam olarak bu konuya değinerek Acun Ilıcalı'yı şu sözlerle eleştirdi:

"Hafta sonu Hull City maçındaydı, ne yapacağız? Fenerbahçe'de yöneticilik yapmak fedakârlık gerektirir."

Koskoca kulüpte yönetimdesin ve vardiyalı çalışanlar gibi bir oradasın, bir burada.

Aykut Kocaman ise HT Spor'da, "Başarılarda da başarısızlıklarda da bir numaralı müsebbibi başkanlar ve yönetimlerdir" şeklinde konuştu. Çünkü aklın yolu bir. Olmuyor başkan, olmuyor!

Her şey para mı? Kimine göre öyle...

Mesela bir gazeteci Twitter'daki paylaşımında diyor ki, "Ali Koç gitti, yerine kim gelecek? X bir kişi geldi diyelim, Ali Koç kadar parası olmayacak ve Galatarasay ile uçurum daha da açılacak."

Futbolda iktisadın önemini biliyoruz ama bu kadar tutacak hiçbir yeri olmayan, izansız bir tespit daha duymamıştım.

Sanırsın ki, hiçbir kulübün borcu yok. Sanırsın ki 100 küsur yılı geride bırakmış koca çınara tek kişi mali katkı sağlamamış, Aziz Yıldırım sanki sıfırdan bir kulüp inşa etmemiş! Dünya kadar arazi, taşınmaz kazandırmamış gibi! 6'da 0 çekmiş ve bir tek çivi çakmamış var olan başkan giderse kulüp batarmış! Sanırsın ki, Galatasaray, Beşiktaş para içinde yüzüyor.

Evet, belki olası bir yönetim değişikliğinde kulüp madden daha çok zorlanacaktır. Koç kişisel şirket sponsorluklarından çekilecektir! Koç dışarda kaldığında sponsorluk vermeyecek mi "aşkım" dediği kulübüne?

Ama takımına her anlamda destek olan, taraftarın ümidine can suyu verecek bir yapı ortaya çıkar.

Sen parayı doğru kullanamadıktan, takımın gerçek ihtiyaçlarını tespit edip karşılamadıktan sonra Karun olsan kaç yazar? Neye yarar?

Neye yaradığını söyleyeyim: çevrene hakikatsiz, biatçı, yardakçı tiplerin doluşmasına yarar. İyisine de kötüsüne de alkış tutan, tezahürat yapan, doğrusunu yanlışını sorgulamayan şuursuzlarla sözüm ona "saadet zinciri" kurmaya yarar.

Yoksa istediğiniz bu mu?

NEDİR BU ÜSLUP?

Mourinho alaycı denilebilecek bir üslupla açıklamalarını sürdürüyor: "Yarın sol bekte oynayacak oyuncu için televizyondaki uzmanlardan tavsiye alabilirim. Kostic, Jayden, Levent yok ama o uzmanların her şey için bir çözümü vardır. Eğer sizin tavsiyenizi alırsam korunmuş olurum, çünkü seçimi siz vermiş olursunuz. Szymanski olabilir belki, kendisi solak hızlı oyuncu. Belirttiğiniz gibi gol de atamıyor nasıl olsa."

Hocanın bu kinayeli sözlerine anlam vermek mümkün değil. Şu ana dek işinde rüştünü ispatlamış, ünlü bir isim olsa dahi, Fenerbahçe'ye hiçbir zor maçı kazandıramadı. Lille karşılaşmasından tutun, Twente, Galatasaray, Göztepe ve son olarak Samsunspor karşısında sonuç hep hüsran oldu. Nedir bu yaklaşım? Geçmişteki başarıların özgüveni mi?

Mevlana'nın meşhur dizelerini bilirsiniz:

"Dünle beraber gitti, cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım."