Yeni Türkiye Saðý

Adalet ve Kalkýnma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi ortaklýðýnda kurulan "Cumhur Ýttifaký", zaman içinde; "Türkiye Saðý" olarak geniþletebileceðimiz siyasi aktörler için bir çatý haline geldi.

Büyük Birlik Partisi, Yeniden Refah Partisi, Hüdapar, hatta devletçi ve Türkiye refleksiyle Demokratik Sol Parti, Türkiye siyasi terazisinin sað kefesini doldurdular. Buna en son Sinan Oðan ve ekibi de katýldýlar...

Hepsi de demokrat geleneði olan bu partiler, Türkiye Saðý'nda tahkim olurlarken bunu hazýrlayan koþullar vardý elbette...

Sözgelimi Suriye kriziyle birlikte büyüyen ve hayati kritiðe evrilen güvenlik sorunumuz... Vekalet savaþlarýnýn profesyonel atak gücü olan terör gruplarýnýn çoðalýp çeþitlenmesi... Terörün Türkiye sýnýr içini tehdit eder hale geliþi... Tüm bu hýzla þekillenen ateþli koþullar Türkiye'deki aklý selim siyasetleri, devletçi bir söylem üzerinden yakýnlaþtýrdý...

Dýþarýdan bakan pek çok göz için, Milliyetçi Hareket Partisi'nin diðer ortaklarýn söylemini domine ederek milliyetçi çizgilerle dönüþtürmesiydi söz konusu olan...

Kuþkusuz müttefiklerin birbiriyle siyasal dil düzeyinde de etkileþimi normaldir.

Lakin bu yakýnlaþmanýn milliyetçi söylem çizgisinden ziyade daha yapýsal bir þey olduðunu düþünüyorum ki; devletten yana duruþ sergileyen siyasi merkezin yoðunlaþmasý olarak da okuyabiliriz bu durumu...

Lakin bu yakýnlaþmanýn milliyetçi söylem çizgisinden ziyade daha yapýsal bir þey olduðunu düþünüyorum ki; devletten yana duruþ sergileyen siyasi merkezin yoðunlaþmasý olarak da okuyabiliriz bu durumu...

AK Parti; Demokrat Parti, Milli Görüþ, Turgut Özal geleneklerini birleþtirerek siyasi bir kültür geliþtirmiþti son 20 yýllýk iktidar sürecinde.

CUMHUR ÝTTÝFAKI'nda ise MHP, Yeniden Refah, Büyük Birlik ve Hüdapar gibi partilerle yaptýðý ittifaklarla Türkiye sað sosyolojisini tek çatý altýnda toplama baþarýsýný gösterdi...

Bu ayný zamanda Türkiye'deki demokratlarýn, demokratik mücadele ve birikimin geldiði bir neticedir. Vesayet odaklarýyla mücadele, milli egemenlik ve halk temsili ilkeleriyle gerçek demokrasi mücadelesini Türkiye'deki sað kesim gerçekleþtirmiþtir.

Bunun karþýsýndaki "sol"un ise "Türkiye Solu" olup olmadýðýný kendisine sormasý gerekiyor. Bir yanýyla HDP üzerinde PKK baðlantýsý, diðer yanýyla baþta savunma sanayi olmak üzere milli teknolojik hamlelerden rahatsýz oluþ gibi... Bu ülkeye ait olmaklýðý cidden flulaþtýran, ayaklarýnýn bastýðý toprak olan Anadolu ile bir türlü ünsiyet baðý kýramayan, karmaþalar ve kararsýzlýklar dolu bir Millet Ýttifaký var..

28 Mayýs'taki seçimi hayati hale getiren þey de bu aslýnda: Bir yanda devletiyle var oluþ devamiyetini siyasetin merkezine koyanlar var.. Diðer yanda ise devlet olmaya dair herhangi gelecek tahayyülü, yönetim projesi olmayan bir muhalifler güruhu...

Deprem bölgesinde taþýn taþ üstünde kalmadýðý kentlerde oylarýn Erdoðan'a yani devlete çýkmasý hiç boþ deðil bu yüzden. Devletin deðerini en çok bilenler, aramýzda en çok maðdur olanlar çünkü.