Yenilen pehlivan güreşe doymaz!

Cumhuriyet tarihinin en eski partisinin adında halk kelimesi bulunmasına rağmen halk partisi bir türlü halkın partisi olamamanın sancısını çekiyor.

Halkın cumhurundan kopuk olan ve arkaik bir yapıya sahip olan CHP, her şeye rağmen ana muhalefet partisi olduğu için de sancıları siyaset dünyasını tabiatıyla toplumu da ilgilendiriyor.

CHP gerek genel seçimlerde aldığı mağlubiyetlerden sonra gerekse parti içi çekişmelerde gündemi sürekli meşgul etmiştir.

Ama genel başkanın bu kadar savrulduğu bir dönem yaşamamıştır.

CHP Genel Başkanı o koltukta oturdukça savrulan, konuştukça batan bir siyasi portre çiziyor.

Kendi kararıyla kendi iradesiyle kendi birikimiyle ve kendi şahsiyetiyle iş tutan ve konuşan bir siyasetçi olmaktan çok birilerinin kuklasıymış gibi davranıyor.

Öyle olduğu için de her seferinde inandırıcılığını biraz daha yitiriyor.

İnandırıcılığını yitirse iyi, kendisiyle çalışanları da zor durumda bırakıyor. Bu da tabiatıyla değişim (!) benzeri talepleri gündeme getiriyor.

Bazılarının susması kendileri için konuşmalarından daha faydalı olabiliyor. Çünkü konuştukça batan insanlar görüyoruz.

CHP Genel başkanı tam da böyle bir çizgide yürüyor!

Hatırlayın Kılıçdaroğlu yüz kusur 'AK Parti Milletvekili bylock kullanıyor bende listesi var' demişti asılsız çıktı!

MİT Tırları görüntülerini kendisine yüzü kar maskeli birilerinin getirdiği yalanının savurmuştu!

Katarlı öğrenciler imtihansız üniversiteye giriyor diye yine kocaman bir yalan atmıştı!

Biden Erdoğan arasında gizli anlaşma var diye yine başka bir yalan savurmuştu!

Türkiye terör örgütlerine yardım ediyor yalanına sözcülük yapmıştı!

Cuma hutbelerinin AK Parti genel merkezinde hazırlandığını iddia etmişti!

Saymakla bitmeyecek kadar asılsız bilgiyi gerçekmiş gibi söyleyip durdu.

Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz diyen atasözünü teyit edercesine Kemal Bey konuştukça battı/batıyor.

Ama son yalanı ve savrulmuşluğu pes dedirtti!

A takımının neden ondan kurtulmak istedikleri çok net anlaşılıyordu!

Zafer Partisi (ZP) ile ikinci turda kendisini desteklemek üzere bir protokol imzalamıştı. Okuduk, o tarihe kadar takip ettiği siyasete 180 derece ters bir protokoldü, herhangi bir bakanlık paylaşımı yoktu.

Ama hiç de güvenilir bir siyasetçi izlenimi bırakmayan ZP Genel Başkanı çıktı seçimi kazanmış olsalardı 3 bakanlık ve MİT'in kendisine verileceğini ve üstelik de kendisinin içişleri bakanı olacağını söyledi!

Altılı masanın ortaklarından GP Genel Başkanı, CHP genel başkanını arayıp durumu sordu 'öyle bir şey yok' cevabı aldı o da CHP genel başkanına inanacağını söyledi.

CHP Sözcüsü çıktı ZP ile yapılan anlaşmada öyle bir madde olmadığını açıkladı.

Doğrusu ZP Genel Başkanının tavrı bilindiği için bu bilgiler esas kabul edildi. Ama ZP Genel başkanı belge ibraz etmekle tehdit etti!

Bu tehdidi de onun tekinsiz kişiliğine yorumladı siyaset dünyası.

CHP Genel Başkanı bir TV'ye verdiği mülakat ile 'Yok artık' dedirtti.

ZP lideri ile sadece ikisinin bildiği bir ittifak yaptığını bundan danışmanının da sözcüsünün de haberi olmadığını söyledi!

Bu itiraftan sonra, parti sözcüsünün halet-i ruhiyesini düşünün!

Dahası içişleri bakanlığına hazırlanmasını söylediği ve milletvekili adayı da olmayan milletvekilinin halet-i ruhiyesini düşünün!

Genel başkanları arkalarından iş çevirmişti! Düpedüz entrika çevirmişti!

Tabii ortaklardan da tepkiler gecikmedi, Gelecek Partisi'nin Sözcüsü, 'Görmek istediğimiz İçişleri Bakanlığı yerli Wilders modeli miydi? İyi ki kazanamamışız.' dedi.

İP'li bir milletvekili , "Biz kendisi için sahada oy isterken meğer o Ankara'nın karanlık dehlizlerinde pazarlıklar yapıyor, protokoller imzalıyormuş. Arkadaşlarının haberi yok, ittifak ortaklarının bilgisi yok. Hoyratça heba edilmiş bir güven yeniden kazanılabilir mi?" diye tepki koydu.

Acaba HDP'ye ne sözler verdi hangi gizli protokole imza attı soruları kendiliğinden sorulur oldu!

HDP'li bir vekilin, "Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da deklare edilmesi gerekir." sözleri tekrar gündeme geldi!

CHP Genel başkanı nevi şahsına münhasır ilginç bir siyasetçi!

Yenilgiyi kabul etmiyor! Yüzde 60'a yüzde 40 olsaymış yenilgi olacakmış!

Bu kadar pişkinliğin arkasında kim durabilir?

İnandırıcılığını tamamen yitirmiş böyle bir genel başkanla çalışan arkadaşları değişim istemesin de ne yapsınlar?! Adamın savunulacak tarafı kalmamış!

CHP tarihi boyunca bu kadar savrulan bir genel başkan olmadı.

Ama görünen o ki genel başkan istemedikçe bir değişim söz konusu olmayacak!

CHP umutsuz bir vakadır.

Kendisini güncellemediği için hurdaya dönmüş bir gemidir. Genel başkan emin bir limana götürmekten bahsediyor ya o liman hurda gemilerin götürüldüğü liman mıdır yoksa genel başkanlığın güvenceye alındığı liman mıdır çare nedir onu göreceğiz.

BirGün yazarı Doğan Tılıç, dünkü yazısında çareyi bulmuş diyor ki:

"O çare de belli: Tavana bakıp kurtarıcılar beklemeden, ortak bir gelecek vizyonu olan, birleşik ve güçlü bir sol hareket yaratmak!"

A Takımını bezdirmiş bir genel başkana sahip olan CHP doğru, sol bir parti değildir, sosyal demokrat hiç değildir, aşırı tutucu bir partidir.

De, değişim isteyenlerin listesine bakınca da herhangi bir değişim emaresi görünmüyor. Genel Başkanla birlikte 13 senedir siyaset yapan ve başarısızlıkların sorumluluğuna ortak olanlar değişim istiyorlar!

Tek haklı tarafları olabilir o da genel başkanın yalanlarından ve entrikalarından bıkkınlık gelmesi ve savunamaz olduklarıdır!

Başarırlar mı?

Zannetmiyorum.

CHP Kılıçdaroğlu ile yola devam ederek umutsuz vaka olmayı sürdürecek gibi görünüyor!

Allah'tan ortaklarının bile, "İyi ki kazanamamışız" diyerek pişman olduğu bu siyasetçiye millet 28 Mayıs'ta geçit vermedi!

Yoksa pişmanlıklar fayda etmeyecekti!