‘Yüce Divan’da yargýlansýn öyle mi?

“Yüce Divan” oylamasýndaki tavýr, nirengi öneme sahipti. Çünkü FETÖ’cülerin 17/25’te baþaramadýðýný Meclis marifetiyle siyasiler üzerinden baþarmayý deneme operasyonuydu. Bir anlamda sürecin son hamlesiydi. Mesele “yolsuzlukla hesaplaþma” deðildi. Asýl mesele “yolsuzluk bahanesi”yle Erdoðan’ý önce itibarsýzlaþtýrmak ve eþ zamanlý olarak partisinin baþýndan temelli uzaklaþtýrmaktý. Erdoðan süreç içerisinde “yaþayan ölü” konumuna sokulacak ve partisi elinden alýnmýþ bir Cumhurbaþkaný olarak yalnýzlaþtýrýlacaktý. O tarihte genel baþkan ve baþbakan olan kiþinin dört gözle beklediði sonuç buydu. Hükümetteki yardýmcýsý ve sözcüsü olan kiþi de artýk AK Parti liderliðinin el deðiþtirmesi gerektiðine inanýyordu. 

Dýþarýda paralelcilerin darbesiyle mücadele eden Erdoðan içeride de suret-i haktan görünen paralel bir baþka darbeyle yüz yüzeydi anlayacaðýnýz. Her iki paralelci darbenin de amacý birdi: “Erdoðansýz AK Parti.” Ýkisi de gerçekleþmedi.

***

Yüce Divan oylamasýnda parti grubumuzdan kimlerin evet oyu verdiði açýk bir sýrdý. O ilk oylamanýn sonuçlarý parti tarihimiz açýsýndan gizli bir ihanetin dýþa vurumu niteliðindeydi. “Ýçimizdeki hainler” baþlarýný uzatmýþlardý. Milli Eðitim Eski Bakanlarýndan Ömer Dinçer’in yýllar sonra gelen itirafý bu anlamda önemlidir. Þöyle diyor Dinçer: “Yüce Divan’da yargýlansýnlar diye oy verdim. Yargýda aklansalardý, o arkadaþlar için daha iyi olurdu.” 

Oysa o arkadaþlarý yargýda aklanmýþlardý. Ayný iddialarýn daha aðýrý Erdoðan için dile getirilmiþti. FETÖ tapelerinde Erdoðan ve oðlu için ortaya atýlan iddialar çok daha aðýr ve vahimdi. Dinçer gibiler bilmiyor muydu sanki Yüce Divan süreci baþladýðýnda son tahlilde asýl Erdoðan’ýn yargýlanacaðýný!  

Formel yargýlamayý bir tarafa býrakýn, Erdoðan’ýn o süreçte o asýlsýz iddialar yüzünden sürekli tartýþma konusu edileceðini ve dolayýsýyla Cumhurbaþkanlýðý koltuðunda siyaseten ve hukuken biteviye rahatsýz edilen bir konuma itileceðini Dinçer gibilerin bilmemesi mümkün mü? Nitekim “Yüce Divan” oyunu bozulunca FETÖ’cü savcý Celal Kara Cumhuriyet’e verdiði röportajda üzüntüsünü dile getirip mealen þöyle diyordu: “Yüce Divan kararý çýksaydý asýl Erdoðan yargýlanacaktý.” 

Dinçer gibiler bu amaca hizmet eden bir duruþ sergilemiþlerdi. Daha doðrusu o tarihte AK Parti’yi Erdoðan’ýn elinden almaya çalýþan Davutoðlu böyle düþünüyordu. Davutoðlu oyunun rengini baþtan “Yolsuzluk yapan babamýn oðlu olsa!” söylemiyle belli etmiþti. Oylama günü ise soluðu Londra’da almýþtý. Yerine yardýmcýsý ve sözcüsü Bülent Arýnç’ý býrakmýþtý. Hiç kuþku duymadan iddia ediyorum: Arýnç da týpký Dinçer gibi evet demiþti. Davutoðlu’nun oyunu da sanýrým Arýnç vekaleten kullanmýþtý. 

Madem Dinçer itirafta bulunma cesaretini gösterdi. Þimdi sýra Davutoðlu ile Arýnç’ta. Hoþ, Davutoðlu Cumhurbaþkanlýðý Hükümet Sistemi’ne karþý olduðunu Cumhurbaþkanýna ve parti liderliðine yazýlý ve sözlü olarak beyan ettiðini itiraf etti. 

Hazýr itiraf faslý baþlamýþken sorayým: Sayýn Davutoðlu, Yüce Divan oylamasýnda ve referandumda oyunuzun rengi neydi? Ayný soru Arýnç için de geçerli...

***

Davutoðlu’nun Genel Baþkan ve Baþbakan iken danýþmanlýðýný yapan, þimdi ise kurduðu partide beyin kadrosunda yer alan birisinin þu sözlerine lütfen dikkat buyurunuz: “Davutoðlu Baþbakan olarak kalsaydý 15 Temmuz olmazdý.” 

“Yüce Divan” konusunda alýnan pozisyonun tarihi önemde olduðuna dair tespitimin sýrrý iþte burada saklý. “Yüce Divan”da þayet FETÖ’cü hamle baþarýlý olmuþ olsaydý zaten 15 Temmuz’a hiç  gerek kalmazdý. 

Siz siz olun, o tarihte Reis karþýtý rol üstlenen ve Yüce Divan oylamasýnda FETÖ’nün amacý doðrultusunda oy kullanan hiç kimseye zinhar güvenmeyin! 

Tekrar kandýrýldýk demek istemiyorsanýz tabii.