Allah rahmet eylesin ressam-karikatürist, heykeltýraþ, yazar, müzisyen, hasýlý güzel sanatlarýn hemen her dalýnda eser verebilecek çapta ince zevk sahibi, otoriteydi; sanatçý Þafak Tavkul, rahmet-i Rahman'a koþtu. Ailesine baþsaðlýðý dilerim. Onun 35 yýl evvel bir kasete kaydedilmiþ, besteleyip kendi sesiyle söylediði 'Ýbrahim' adlý þarkýyý dinlerken, ben de kendi ruhumda hüzünlü bir gezintiye çýktým... Gençliðimizde putlarý devirmeye çýkardýk her sokaða çýkýþýmýzda, þimdilerdeyse yolumuz sessizlikler yurdu o son bahçeye çýkar oldu... 'Ýbrahim, içimdeki putlarý devir'
Daha sonra bu þarkýyý, CRR Oda Orkestrasý eþliðinde deðerli müzisyen dostumuz Aykut Kuþkaya'dan da dinlemiþtik, müthiþti... Ýbrahim adlý bu þiir, büyük þair Asaf Halet Çelebi tarafýndan kaleme alýnmýþ. Putlarý kýrarak insanlýðý, eþi benzeri olmayan, bir ve tek Allah'a inanmaya çaðýran Hz. Ýbrahim'in öyküsüne telmihler var bu þiirde.
ibrahim
içimdeki putlarý devir
elindeki baltayla
kýrýlan putlarýn yerine
yenilerini koyan kim
güneþ buzdan evimi yýktý
koca buzlar düþtü
putlarýn boyunlarý kýrýldý
ibrahim
güneþi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaþan güzelleri
buhtunnasýr put yaptý
ben ki zamansýz bahçeleri kucakladým
güzeller bende kaldý
ibrahim
gönlümü put sanýp kýran kim"
Þiirde geçen Kral Buhtunnasr yani Nebukadnezar, çok sevdiði eþi için ünlü Babil kentini ve efsanevi asma bahçelerini kurdurmuþtur. Fakat daha sonra kibirden, çekememezlikten, hasetten, fesattan çöken bu þehir, tüm o güzel bahçeleriyle akýlda kalsa bile, tarihin içinde kayan bir yýldýza benzer... Þiirin bize sorduðu soru ise þudur: Ýnsanoðlunun bu güzel bahçe aþký nereden gelmektedir?
Hakikaten, dini, dili, kültürü, sosyal yaþamý, alýþkanlýklarý ne olursa olsun, her insan, yemyeþil bir bahçeyi seyretmekten, içinde dolaþmaktan hoþlanýr. Aðaçlarýn derin gölgeliði, otlarýn yürüdükçe çýkarttýðý fosforlu hýþýrtýlar, rengarenk çiçekler ve yapraklar... Ruh, niçin sever bahçeyi? Bahçe, bizde hangi düþlerin yansýmasýdýr? Aðaçlar ve orman, hangi düþ kýrýklýklarýmýzdan sonra bize teselli olmuþlardýr? Bahçeler, hangi sonsuzluklarýn dünyaya düþmüþ gölgeleridir... Bahçe, bizi saklayan, koruyan, zamaný durdurarak bizi teselli edendir... Þeker Ahmet Paþa'nýn 1906'da tamamladýðý 'ormanda yol' adlý tablosuna baktýðýnýzda, o aðaçlýklý yola dair zamansýzlýk sizi adeta büyüler. Þiirde geçen 'zamansýz bahçe' de, sanýrým biraz böyle büyülü bir þey; hiç görmesek, içinde hiç gezinmesek bile, zihnimizde ve gönül gözümüzle görebileceðimiz bahçeler vardýr ya, onun gibi...
Hz. Ýbrahim, ateþe atýldýðýnda, alevlere serin olmasýný emreden, o ateþin içinde, ona bir cennet bahçesi veren kimdir?
Sevgili Efendimiz, evi ile minberi arasýndaki kýsa yolu, niçin cennet bahçesine benzetmiþti?
Divan edebiyatýnda niçin sevgililer hep güzel bir bahçedeyken hayal edilir, niçin en içli þiirler bahçe köþelerinde, sabah rüzgarlarýnda yazýlýr? Bahçe niçin birbirini sevenlerin buluþma yeridir. Arkadaþlar niçin sohbet için bahçeye çaðýrýr dert ortaklarýný? Büyükannelerimiz en güzel güllerini, nanelerini, fasulyelerini, kirazlarýný, viþnelerini, karanfillerini, arslanaðýzlarýný, þebboylarýný kendi bahçelerinde boy attýrmadýlar mý? Bahçede emek vardýr, terbiye vardýr, hilkatin huyuna suyuna gitmek vardýr, ümidi Allah'a baðlamak vardýr... Hasýlý kelam; hepimizin kalbinde saklý bir bahçe vardýr...