İlk haberler, 'İran Dışişl. Bakanı M. Cevad Zarif'in aylarca önce, BBC muhabirine verdiği mülâkat'tan söz ediyordu. Ama, sonra, bu mülâkatın, İngiltere'de yayın yapan Iran International isimli bir yayın kuruluşunun İran'lı bir muhabiriyle yapılmış bir özel görüşme olduğu iddiası eklendi, haberlere..
Zarif ise, yaptığı yazılı açıklamada, bu iddiaları da reddetti ve, '8 yıllık Dışişl. Bakanlığı'ndan, ileride ders çıkarılması için yapılan ve gizli kalması şartıyla devlet arşivine emanet edilmiş, gizli bir konuşmanın, resmî arşivlerden çalınıp, yabancı bir medya kuruluşuna sızdırıldığını, bu konunun ülke içi çekişme konusu haline getirilmesine çok üzüldüğünü' belirtti.
Bu arada belirtelim, İran'da Cumhurbaşkanlığı'na bağlı, 'Stratejik Araştırmalar Kurumu', yüksek makamlarda bulunan şahsiyetlerin bilgi ve tecrübelerini ve kamuoyuna yansımamış hassas konuları, gelecek nesillere yansıtmak üzere, bu gibi resmî gizli kayıtlar yapıyormuş..
İlginç.. Herhalde, faydalı bir yöntem olsa gerek.. Ama, iyi korunması şartıyla..
Zarif'in sızdırılan konuşmaları da, gerçekten de bu kabilden..
Ancak, resmî bir belge niteliğinde tarihe emanet edilmiş ise, o gizli resmî kayıtların dışarıya sızdırılmasının son derece tehlikeli neticeleri olabilir.
Hatırlayalım ki, 22 Kasım 1963'de öldürülen B. Amerika Başkanı J.F. Kennedy Suikasdi yıllarca araştırıldı, ama, 'Bazı noktaların ancak, o suikasdin üzerinden 66 sene geçtikten sonra, yani 2029 yılında açıklanabileceği' kararlaştırıldı. Çünkü, açıklanacak olursa, sosyal düzenin bozulmasına sebep olunabileceğinden korkuluyordu. Hem Clinton, hem Trump da, 'Kennedy Suikasdi'ndeki 15-16 hassas gizli noktayı açıklayacaklarına söz vermişlerdi, ama, ikisi de açıklayamamışlardı. Ama, üzerinde 66 sene geçtikten sonra bu tehlikenin artık ortadan kalkacağı hesab ediliyor.. Çünkü, üzerinden en az üç nesil geçmiş ve yeni nesiller için ise, o suikasd artık, bir masal haline dönüşecektir.
Zarif'in sızdırılan açıklamaları da öyle..
İki saati aşkın bu sohbetin ses kaydını dinledim. Bazı konularda sadece İran'ın değil, dünya efkâr-ı umûmiyesinin de bildiklerinin ötesinde, perde gerisinden, bilinenin çok ötesinde sözler ediyor, Zarif..
Sorular, rahatça sorulmuş ve en hassas sorulara, verilmesi çok zor cevaplar verilmiş.. Ve, önceden doğru sanılan birçok konunun yanlış olduğu ortaya konuluyor.
Ne var ki, kimbilir hangi hesaplar için, üstelik de iki ay sonra yapılacak seçimlerde aday olacağı güçlü şekilde dile getirilen Zarif'i daha bir büyütecek veya 'hain' diye üzerine yürünmesine vesile olacak sarsıcı açıklamalar..
Dahası, İran medyasında, 3 Ocak 2020 gecesi, Amerikalıların, Bağdad Havaalanı'nda nokta atışı bir bombardımanla, dünyayı dehşete sürükleyen bir cinayetle katledilen serdar/general Suleymanî'nin, hayatta iken bir beyânatında yer alan, 'Makam sahibi olanlar camiaya, topluma yanlış adres gösterirlerse, hıyanet etmiş olurlar..' cümlesi 'sosyal medya'da, Zarif'i suçlamak için tekrarlanıyor.
Ama, bu sözler sessiz büyük çoğunluğu Zarif'e yaklaştırabilir de..
Qaasım Suleymanî'nin öldürülmesinden 4-5 gün geçmekteyken, Tahran'dan Ukrayna başkenti Kiev'e gitmek üzere havalanan, 80 kadarı İranlı üniversite gençleri olmak üzere, 180 küsur yolcusu bulunan bir uçağın havalandıktan hemen sonra düşmesi ve İran rejiminin, 'uçağın, İran güçlerince fırlatılan bir füzeyle vurulduğunu bildiği halde 3 gün boyunca açıklamaması' konusuna Zarif karşı çıkar. Büyük baskı altında tutulur; kendisinden yanlış beyanlarda bulunması istenir, ama asla kabul etmez.
Ama, Zarif'in, İran'ın nükleer teknolojiden, nükleer silahlara geçmemesi şartıyla istifade etmesine izin veren ve karşılığında İran'a uygulanan ambargoların kaldırılması konusunda, '5+1'ülkeleri (Güvenlik Konseyi'nin 5 Daimî Ülkesi ve Almanya) ile İran arasında varılan ve İran'da 'BERCAM' diye anılan andlaşmanın sonra bozulmasında, asıl rolü Rusya'nın oynadığını açıklaması ilginç.. Yani, kendisinin de imzaladığı andlaşmanın bozulması için çalışan bir Rusya..
Zarif'in bu konudaki kanaati -özetle- şöyle: 'Rusya, İran'la Amerika arasındaki ihtilaflar yatışırsa, o zaman, Amerika'nın, Rusya ve Çin'e yöneleceği endişesiyle, İran- Amerika gerginliğinin sürmesini istiyordu.'
Kendileri açısından elbette önemli bir Rusya siyaseti..
Ama, Zarif'in özellikle Süleymanî konusunda söyledikleri son derece çarpıcı ve sarsıcı..
Çünkü, İran'ın en yetkili makamları, yıllarca Süleymanî'nin Moskova'ya gidip Putin'le 2 saat kadar görüştüğü, ve Putin'i Suriye'ye müdahale etmekte Süleymanî'nin etkilediği açıkça yazıldı, söylendi.. Zarif, tam tersine, Süleymanî kanalıyla İran güçlerini, Suriye'ye müdahaleye Putin'in sürüklediğini, Rusya'nın iradesiyle o siyasetin takib edildiğini' söylüyor ve devam ediyor, -özetle- : 'Aslında bizim askerimiz yoktu, Suriye'de.. Arablar ve çoğu Afganistan'dan gelen gönüllülerdi.. Rusya, hava saldırısının yetmiyeceğini bildiğinden, Süleymanî'yi Suriye'ye kara askeri göndermeye Putin ikna etti!.'
Bu sözün evveli-sonrası önemli değil.. Bu beyanlar son derece açık..
Ayrıca, Zarif, Süleymanî'nin diplomasiyi, 'askerî hedefleri için kullanmak istediğini', halbuki, diplomasinin, askerî güçleri kendi hedefleri için hazır bulundurması gerektiğini dile getiriyor.
Bu arada, Haşimî Refsencanî'nin, Suriye konusunda, Esed Hanedanı'nı koruyacak duruma düşülmemesi konusundaki görüşleri de kısaca geçti konuşmalar arasında..
Gerçekten sarsıcı, çarpıcı görüşler..