Tarih, insanoðlunun kutsalýna olan saldýrýlarýn ve bunlarýn sonuçlarýnýn örnekleri ile dolu. Bu uðurda savaþlar çýkmýþ, kanlar akmýþ, sýnýrlar yeniden çizilmiþ.
Bir lokma ekmek bulamayan insanlar kutsallarýna yapýlan saldýrý karþýsýnda birer aslana dönüþmüþ.
Týpký Gazze'mizdeki ruhu þecaat dolu kardeþlerimiz gibi.
Týpký 28 Þubat'ta "kazurat takýmýna" karþý kenetlenen; Erbakan'lar, Yazýcýoðlu'lar, Erdoðan'lar gibi.
Meþhur kliþe, "yürüyen cehaletin" tehlikesine dikkat çeker.
Ýmandan sonra en büyük nimetin akýl olduðu söylenir. Yaþayarak öðreniyoruz ki akýl batýcý telakkilerden farklý bir 'olgu'.
Bilgi akýldan öncedir. Yeterli bilgi olmadan akledilemez.
Akýl nimetinin azametinin gösterilmesi için bilgi de tek baþýna yeterli deðildir.
Akýl kelimesinin aslý, bað anlamýndaki Arapça akel'dir.
Önceleri "deveyi baðlamak" veya "deve kösteði" olarak kullanýlan bu kelime sonrasýnda semantik alaný/kavram alaný olarak duygularý, düþünceleri, kavramlarý ve olaylarý birbirine baðlayan "ruhi melekenin" ismi olmuþtur.
Gazali'ye göre insanoðlunu en deðerli kýlan þey akýldýr.
Buna göre akýl insaný kötülüklerden alýkoyan, onlara karþý onu adeta baðlayýp engelleyen bir melekedir.
O hâlde insanda akýl denen bir cevherin bulunup bulunmadýðýndan ziyade, böyle bir melekenin fiilen olmasý gerekir.
Ancak Müslüman ahlakla idrak edilebilir aklýn gerçekten ne büyük bir nimet olduðu.
Tersinden düþündüðümüzde de akýldan mahrumiyetin, rahmetin azalmasý, giderek gazabýn yayýlmasý olduðunu düþünmek lazým gelir, kanaatimizce.
Kur'an'ýmýzý batýda alevle yýkamaya çalýþanlar varken, Ýslam'ýn sancaktarlýðýný yapmýþ bir ülkenin vatandaþý kalkýp da ayetlere niçin "zart zurt" der ki...
Gazeteciliði kendinden menkul Fatih Altaylý, ayetlere "zart zurt" diyerek bir kere daha bir þey yapmaya çalýþmýþ ama nedir açýkçasý bilmek istemeyiz.
Biz iþin topluma eziyet veren tarafýna kafa yormayý tercih ederiz.
Akýl ve düþünme yetisine sahip olan tek varlýk olmasýna raðmen insanýn dýþýnda hiçbir varlýðýn yaradýlýþ kanunlarýnýn dýþýna çýkmadýðýný biliyoruz.
Bu yüzden Kur 'ani ifade, "onlar hayvandan da aþaðýdýrlar" der.
Þimdi mezkûr varlýðýn, nicedir sinirlerimizi zýplattýðý, bizim kesimin hatýrýndadýr.
Aslýna bakarsanýz üzerinde, söz söylemeye deðmeyecek bir zat Altaylý denen tippoloji.
Ancak, bu kadar çam deviren bir adamýn hâlâ kamuoyuna seslenebiliyor oluþu zihnimizi de kurcalamýyor deðil!
Bu zatýn hâlâ ortalýkta bulunuyor oluþunu normal akýl, analiz, deðerlendirme ile açýklamak zor.
Ýhtimal ki artýk iyice marjinal kalmýþ, hinlikten baþka bir þeye koþulmayan, çýkmayan bir ruhun çapraþýk seðirtmesi gibi, aðzýný açtýðýnda, burunlarý kahreden bir türün arkaik ifrazatý bu organizma.
Kitleye konuþmanýn bir silsile niteliði olmalý. Bu kiþinin, mesleki yeterlilikle, bireysel donanýmla, temayüz eden hayýrhah bir beceriyle topluma musallat olduðuna ikna olamýyoruz.
E o halde, birkaç on yýldýr bu herife sabrettiriliyor oluþumuzu neyle izah edeceðiz.
Dönüyoruz topluma.
Belli ki bizlerden hoþlanmayan bir kesim bu adamýn sadýk müþterisi; bu tezgâhta ne buluyorsa yaðmalayan bir kesim var demek ki.
Öyle olmasa, biteviye hit yapmýþ bir mesleki yeterliliðe sahip deðilken bile "vazgeçilmezlik" barýndýran bu adam, hâlâ nasýl alýcý bulsun, deðil mi?
Bu adam gibiler, iliklerimize kadar hissettirilen Þubat'ýn soðuðunda dahi bu nevi pervasýz olamamýþken, þimdilerde bu cüret neden?
Zart zurt Kemalizm'in, Demokles'in kýlýcý gibi baþýmýzda tutturuluyor oluþu mu yüreklendiriyor bu nadanlarý?
Terör devleti Ýsrail'in Filistin'de her gün öldürdüðü çocuklarýn çýðlýklarýna kulaklarýmýzý týkamýþ olmamýz mý keyiflendiriyor hamakat hapsinde kalanlarý?
Kutsalýmýz, mihmandarýmýz Kur'an'a karþý batýnýn ateþle böðürerek ayaklarý altýna almasýna muttali olmamýza raðmen; rehberimizi, Kur'an'ýmýzý sertaç etmeye yeltenmediðimiz için mi istihzayla çukurlaþýyorlar bu ceberutlar?
Son söz bizimkilere: Üzerinde sebat edip kalabileceðimiz hiçbir bâtýl yoktur. Kökü saðlam olmayan ve rüzgârýn oradan oraya savurduðu Ebucehil karpuzunun dallarýna tutunmaya çalýþmayalým!