10 Aralýk günü yine rüzgarlý Bakü, bana tarihin derinliðinden sessizce haykýrýyordu. O gün hem de ayný insan seli, ordusunun kumandanlarýný karþýlýyordu.
Aðlamaktan kalbim duracak gibiydi. Biraz mahzunca “acaba rüya mý” diye kaç defa soru sordum kendime. Kaybedilmiþ çocukluða hasret dolu öðrencilik yýllarý, bu caddelerde nelere þahitlik etti. Yýllar sonra Azadlýk Meydanýnda, Þanlý Ordunun zafer geçidini görecektik. Ben ise halen 100 yýl önceki mektuplaþmalarý hatýrlýyorum. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 1918’deki liderlerinin, yöneticilerinin Cennet mekan Mehmet Emin Resulzade’nin veya Feteli Han Hoylu’nun, Kafkas Ýslam Ordusu komutaný paþalar paþasý Nuri Paþa ile aralarýndaki diyaloglarý, telgraf metinlerini hatýrladým. Osmanlý; kendisi kaç cephede savaþ içindeyken azýðýný, silahýný, mühimmatýný, Bakü’nün yeniden iþgalden kurtuluþu için gerekenleri göndermekteydi. Nuri Paþa Ýstanbul’daki karargaha durmadan telgraf çekiyordu. O sayfalarý tek tek inceledim, inceledikçe hüngür hüngür aðlamýþtým. Þimdi 2020’deyiz ama Aralýk ayýnýn 10’u neden bilmiyorum, sokaklardaki izdiham bana tek tek bunlarý hatýrlattý ve düþündürdü.
O gün caddeler nasýl Osmanlý için, Türk Ordusu için minnet duygusu ile aþýp taþtýysa, Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’ýn Bakü ziyaretinden dolayý mutluluk çýðlýðý atan Azerbaycan Türkleri, ayný gözyaþlarý içinde Baþ Kumandanlarý karþýlýyordu.
Erdoðan ve Aliyev; asil bir coþku ile bakýþlarda, söylemlerde, dillerde, eylemlerde, bayraklarla, minnet duygusu ile alkýþlanýyordu.
Pandeminin getirdiði bu ortamda, kimsenin düzenlemediði insanlarýn akýn akýn yollara döküldüðünü, sabahýn erken saatlerinde seyretmekteydim.
Erdoðan her cümlesi, her kelimesi tarihi andýran duruþu, sesi, hitabý, verdiði güven hissi ile sanki abide þahsiyet gibi karþýmýzdaydý.
100 yýl önce Osmanlý Sultanýnýn bizzat talimatý, Enver Paþa’nýn direk kontrolünde Nuri Paþamýzýn ise direk iþtiraki ve komutanlýðý ile 1918 Mart’ýnýn 31’i sonrasý ile Eylül 15’i arasýnda, gün sayýsý ile hesapladýðýmýzda ise 230 günlük bir mücadele ile Azerbaycan, Ermeni Bolþevik iþgalinden kurtulabildi.
Mehmet Emin Resulzade ve Feteli Han Hoylu gibi devlet adamlarýmýzýn dirayeti, Kafkas Ýslam Ordusu ve Osmanlý Komutaný Nuri Paþa ve ordunun tüm asker ve kurmay ekibi, tek yürek o gün ki mücadeleyi nasýl bir zaferle taçlandýrdý ise; Azerbaycan’ý 2020’nin 8 Kasým zaferine götüren ve akabinde Azerbaycan’ýn Baþ Kumandaný Cumhurbaþkaný Ýlham Aliyev ve kahraman Azerbaycan Ordusu ve tarihe altýn harflerle geçecek ve tarifi olmayan desteði ile Türkiye Cumhurbaþkaný Erdoðan ve liderliðindeki Türk Ordusu ve tüm devlet erkaný, olaðanüstü destekleri ile ayný misyonun devamcýlarý olduðunu, yeni tarihin temiz sayfasýna yazabildiler. Bu tarihin mührü ise þehitlerimizin kaný oldu...
Görünen kahramanlar kadar, görünmeyen nice kahramanlýklarý ve nice kahramanlarý oldu bu tarihin!
10 Aralýk günü, yer gök Azerbaycan-Türkiye tezahüratlarý ile inliyordu Bakü’de. Azerbaycan’ýn her bölgesinde nefesler tutulmuþ halde, canlý takip ediliyordu tüm olanlar.
Ben ise 100 yýllýk süreci düþünüyordum.
“Erdoðan’ýn dirayeti olmasaydý, O’nun dönemi olmasaydý, ne yapardýk” diye kendi kendime konuþuyordum. Ýlham Aliyev’in dirayeti ve cesareti ile Azerbaycan’ýn nasýl bir þanslý döneme denk geldiðini, bize üstüne basa basa hatýrlatýyordu. “Kahramanlar can verir, Yurdu yaþatmak için” sözlerini kalbimin derinliðinde tekrarlaya tekrarlaya tören yerine geçiyordum. Ve Gazileri gördüm. Kiminin ayaðý, kiminin kolu kopmuþ, ne civanlar vardý sýralarda. Ve ne de onurlu ve ne de maðrur duruyordular.
Ýnsanlar coþku ve gözyaþlarýyla önce Aliyev’i, sonra Erdoðan’ý dinlemekteydiler.
Kelimelerin aciz kaldýðý anlar oluyor ya, aynen onun gibi! Dünya, mesaj üstüne mesaj duymaktaydý. Mehter eþliðinde, Ýslam’ýn sancaktarlarý vardý karþýmýzda.
Kafkasya’da dengeler deðiþti. Yeni süreç, yeni geliþmelere þahitlik ettirecek türden. Dikkat edin, dünyanýn 30 yýlda çözemediði durum deðiþiyor gözlerimizin önünde. Ýþgal edilmesine ve zulüm görmesine raðmen Azerbaycan Lideri, Ermenistan’ýn da aklýný baþýna toplarsa yeni sürece müdahil olmasýna sýcak baktýðýný söylüyor. Bakýn bu birlik nasýl bir refah ve istikrarýn temelini oluþturma gücünde. Bakýn yeni gücün doðuþu, bölgesine ve bu bölgeye aidiyetini hisseden herkese, nasýl bir gelecek vaadi vermekte...
Coðrafya kaderdir. Evet, onun için coðrafyanýn gerçeklerini dikkate alarak hareket edecek, akýl daðýtan deðil birleþtiren, mahveden deðil kuruculuðu ile farklanan tavýr, kazanan taraf olacaktýr. Türkiye ile Azerbaycan’ýn destansý birliði, daha nice yeni kardeþlik köprüleri için ilham kaynaðý olacaktýr, farkýndayýz deðil mi? Ýnþallah.