Geçtiğimiz hafta gıdada dünya trendlerinden bahsetmiştim. Kıtalar birbirine internet sayesinde bir tık mesafedeyken, bazı akımların eş zamanlı bizde de hayata geçmesi kaçınılmaz. Peki önümüzdeki yıl Türkiye’de yeme alışkanlıklarımızda ne gibi yenilikler olabilir?
Siyah mercimek, karnabahar, kale ve quark ‘in’ Kinoayı gerçekten çok sevdik. Ancak en lezzetli çeşidi olan kızılını bulmak zor. Daha uygun maliyetli olan hatta Türkiye’de de daha rahat yetiştirilen beyaz kinoanın pazarı daha geniş. Ancak beyaz kinoa, lezzet ve besin değeri açısından kızıl kinoa’dan geride. Üstelik yerli üretim de olsa fiyatı yine el yakıyor. Tüm bu sebeplerden kinoa’ya olan ilginin 2020’de azalabileceğini ve siyah mercimeğin salatalarda yerini alacağını düşünüyorum. Fıstık ezmesi üretiminde rekor kırıyoruz. Raflarda her gün yeni bir marka ile fıstık ezmesi kavanozu görüyoruz. Bence önümüzdeki yıl fıstık ezmesi için bir iniş söz konusu olabilir çünkü dünya değişiyor: Kakaolu, tarçınlı, browni’li değişik lezzetlerde humus kremaları dünya marketlerinde yerini aldı bile!
Süt 2019’da da tartışma konusuydu, laktoz hassasiyeti ve ısıl işlem sonrası besin değerinin olmadığı gerçeği ile 2020 süt için sıkıntılı bir yıl olacak.
Karnabahar bence geleceğin en önemli besini olacak. Tarlanız varsa ekin elinizde kalmaz. Yeni yılda karnabahar ile bir çok atıştırmalık ve miks karışımlarda karşılaşabiliriz. Karbonhidrat yerine geçebilen yapısı onu popüler gıda haline getirebilir.
Avrupa’nın sevilen sebzesi ‘kale’ ise (kaaaale diye okunuyor) lahana ailesinden. Cips olarak fırınlanıp kıtır kıtır yenilebilen veya çiğ olarak salatalarda kullanılabilen “kale” yaprakları oldukça şifalı.
Yine şifa kaynağı olan kefirin yan ürünü olan Quark artık daha yaygın kullanılmaya başlayabilir. İki yıl önce marketlerde bulamadığım için kendim yapıp kullanıyordum, evde yapımı kolay olduğu için tarifini de vermiştim. Quark müthiş bir malzeme ve Türkiye’de ilk telafuz eden şef olmanın haklı gururunu yaşadığımı söylemeden geçemeyeceğim. Yaşasın kefir, yaşasın quark!
Tüm dünya yüzünü bakliyat ve sebzeye dönerken, dünyada tek olan ‘zeytinyağlı’ mutfağımızı öne çıkarmanın tam zamanı!
Hem sağlığımız hem de karbon salınımı için hayvanlara rahat vermenin zamanı geldi de geçiyor. Önümüzdeki yıl herkes vegan olmayacak belki ama artık daha fazla sebze tüketmeye başlayacak. Dünyada her geçen gün birçok insan daha az et yiyor. Gıda şirketleri de bunu fark ettiğinden, bitkileri daha fazla kullanmanın peşinde.
Geçtiğimiz yıllarda işi et olan popüler isimlerin bonfileleri hoplatması, dana butunu tokatlaması kısmetse tarih olacak. Gerçek anlamda et pornografisi ile karşı karşıya kaldığımız 2019, yerini olması gerekene yani ete saygıya bırakabilir. 2020 market ürünlerinde ve restoranlarda sebzeli karışımların hızla artacağı bir yıl olacak.
Yeni yılda, başta nohut olmak üzere baklagiller, özellikle de karnabahar ve kahverengi pirinç ile yapılan karışımlar et ile yapılan yemeklerin, köftelerin yerini yavaş yavaş alacak. Dünyada kasaplar lahana, balkabağı ve tatlı patates gibi yarı yarıya sebzelerin kullanıldığı köfteleri tezgahlarına koymaya başladı bile. Bezelye proteini içeren köfteler hızla geliyor!
Türkiye’de her 8 kişiden biri diyabet. Şekerli gıdaları seviyoruz ve bu bizi uzun vadede hasta ediyor. Bunu fark eden tüketici de doğal olarak şeker tadının yerine farklı bir alternatif koyma derdinde. Biliyoruz ki, rafine şeker bir zehir. Alternatif olarak kullandığımız kimyasal tatlandırıcılar da, maalesef doğal olanları da hiç de masum değil. Özellikle butik üreticilerin yaptığı ve ‘doğal’ olduğu söylenen tatlılarda ve kurabiyelerde bolca kullanılan kuru hurma da çok yenirse neredeyse şeker kadar tehlikeli. Yapılan araştırmalar, birçok kuru hurma çeşidinin tip 2 diyabete sakıncalı olduğunu gösteriyor. Yani yağmurdan kaçarken doluya tutuluyoruz. Bunu fark eden tüketici bence 2020’de hurmalı ürünlerle arasına mesafe koyacak. Farklı alternatifler hayatımıza girecek. Hurmayı bol kepçe kullananlar sanırım alternatif bulmak zorunda kalacak.
Sankara Beyin ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezi, ülkemizin özel sektör tarafından desteklenerek kurulmuş ilk ve tek Tematik Ar-Ge Merkezi. Merkezde temel olarak, Türkiye’de yetişen bitkisel kaynaklar arasından insan sağlığına faydalı bileşenler tespit edilerek saf hale getirilip, yüksek teknoloji kullanılarak mikroenkapsüle ediliyor. Böylece geleceğin gıdaları olarak bilinen “fonksiyonel gıdalar” geliştiriliyor. Şimdilik sadece bu merkezde üretilen “Mormiks” 2020’de sanırım sıkça duyacağımız bir ürün olacak.
Mormiks nedir? İçeriği mor sebze ve meyvelerden elde edilen (antosiyaninler) mikro bir içerik. Antosiyaninler güçlü bir antioksidan kaynağı. Mormiks, karbonhidrat veya rafine şeker içeren gıdalara eklendiğinde kan şekerini düzenleyebiliyor. Gücü yeni fark edilen mormiks 2020’de mor baklava, ekmek, kraker, kadayıf ile karşımıza çıkabilir.
Una kötü diyenlere inat, “un bir tek buğdaydan olmaz” dedik ve kazandık! Birçok üretici en kaliteli buğday tohumlarını arayıp, atalık tohumlara yoğunlaşırken, diğer taraftan bakliyat ve tohum unları 2019’da raflarda hızla kendine yer açtı. Bu çeşitlilik artarak devam edecek. Tüketici glüteni hayatından çıkarmaya çalışırken tahminim 2020 meyve unları için popüler bir yıl olacak. Nar tozu, kestane unu, elma unu ve muz unu için bir başlangıç olabilir. Meyve unlarıyla hazırlanan kekler, kurabiyeler çok ilgi görebilir.