6 ay içinde darbe mi yapacaksýnýz Sayýn Kýlýçdaroðlu?

Yarýn, bütün darbelerin anasý olan 27 Mayýs'ýn 61. hüzn-ü devriyesi...

Bayramdan çok "darbe yýldönümü" olan bir ülkede yaþýyoruz. Üstelik hiç kimse "Ben darbeciyim yanlýsýyým" demiyor ama bu melanet de hiç bitmiyor.

Peki, kimse istemediði(!) halde darbe muhabbeti neden gündemden düþmüyor?

Mesela Sayýn Kýlýçdaroðlu üç gün önce gençlerle yaptýðý sohbette "6 ay içerisinde çok farklý bir Türkiye göreceksiniz" þeklinde bir ifade kullandý. Devamýnda sýraladýðý vaatler ise yerel yönetimlerin deðil, genel yönetimin yapabileceði þeylerdi. Bu sürede bir seçim yapýlmayacaðýna göre Kýlýçdaroðlu acaba; Türkiye'nin yönetimini nasýl ele geçirecek?

Geçen yýlki 27 Mayýs mesajýnda Menderes, Zorlu ve Polatkan'a rahmet dileyen CHP Genel Baþkaný Kýlýçdaroðlu, 2010 yýlýnda Murat Yetkin'e verdiði röportajda da, "27 Mayýs'ý yapanlar bugün utanýyor. Askerî darbeler asla savunulamaz." diyor. (http://www.radikal.com.tr/yazarlar/murat-yetkin/askeri-darbe-kesinlikle-savunulamaz-27-mayisi-yapanlar-bugun-utaniyor-999105/)

Çok güzel... Ama bir problem var. CHP'yi yönetenler 27 Mayýs hakkýnda gerçekten böyle düþünüyorsa, 1960'tan sonra Türkiye'de hiç darbe yaþanmamasý gerekirdi.

O halde samimiyet testine buyurun sayýn Kýlýçdaroðlu.

1946 seçimleri öncesinde, yeni kurulmuþ Demokrat Parti'ye halkýn büyük ilgisini gören Nihat Erim'in, "Artýk bir muhalefet partisi var, propaganda çalýþmalarý iyi gitmiyor" uyarýsýna bozulan CHP Genel Baþkaný Ýsmet Ýnönü, "Ben ihtilalci Ýsmet'im. Biz bu ülkeyi sýfýrdan bu hale getirdik, üç beþ çapulcuya maskara etmeyiz. Yaptýðýmýz bir tecrübedir. Muvaffak olursak ne âlâ, olmazsa vazgeçer eski usulde birkaç yýl daha devam ederiz" diyor. (M. Ali Birand, Demirkýrat)

Bu cevap, aslýnda kaybedilen 46 seçimlerinin jandarma dipçiðiyle ve CHP'lilerin hâlâ dilinden düþürmediði "sandýk kaçýrma" yöntemiyle nasýl gasp edildiðini çok açýk izah etmektedir. Bu yüzden ilk darbe, zannedildiði gibi 1960'ta deðil, 1946'da yapýlmýþtýr.

Sayýn Kýlýçdaroðlu, aynen genel baþkanýnýzýn dediði gibi, millet iradesini gasp ederek diktatörlüðünüzü birkaç yýl daha sürdürdünüz ama 1950'deki demokrasi harekâtýna engel olamadýnýz. Gel gör ki, demokrasiye hiç alýþýk olmadýðýnýz için sadece on yýl dayanabildiniz.

Ayný röportajýnýzda, "Darbeler hep CHP iktidara yakýn olduðu dönemlerde yapýlmýþtýr" diyorsunuz ama her zamanki gibi gerçekler sizi yalanlýyor. 1957'de, CHP'nin yoðun ýsrarý üzerine erken seçime gidiliyor ve iki dönemlik iktidar yýpranmasýna raðmen DP, yüzde 70 çoðunlukla yine iktidara geliyor. Yedi yýlda üçüncü defa sandýða gömülen CHP, seçimle hiçbir zaman iktidara gelemeyeceðini iyice anlýyor ve baþka yöntemler aramaya baþlýyor.

Sayýn Kýlýçdaroðlu,

Halk, Menderes'in gittiði meydanlara akarken, CHP; Cumhuriyet gazetesi öncülüðündeki medyasýyla pompaladýðý iftira ve yalanlarla askerî okul ve üniversite ahalisini sokaða döküyor. CHP'nin siyaseti tamamen sokaða taþýmasý üzerine, DP'nin verdiði "Seçim dýþý yollarla iktidara gelme çabalarýnýn araþtýrýlmasý için Tahkikat Komisyonu kurulmasý" teklifi görüþülürken, genel baþkanýnýz Ýnönü; hem de demokrasinin teminatý olan TBMM'de, "Þartlar tamam olduðu zaman ihtilal meþru bir haktýr" tehdidini savuruyor.

Tesadüfe bakýn ki, 27 Mayýs sabahý darbe lideri Cemal Gürsel, þefinizi arayarak, "Paþam, emirleriniz bizim için (haþa) peygamber buyruðudur" diyor. Hatta yetkileri Temsilciler Meclisi'ne devreden MBK üyesi darbeci subaylarýn, "Paþam mahkemeler bitmedi. Ýdam kararlarýnýn onaylanýp onaylanmamasý yetkisini de Temsilciler Meclisi'ne devredelim, siz bu kurula hakimsiniz (çünkü üyelerin tamamý CHP'liydi), Ýstemiyorsanýz onaylatmazsýnýz" teklifine Ýnönü, "Baþladýðýnýz iþi bitirin" cevabýný veriyor. Nitekim küçük oðlu Aydýn'ýn yalvarmasýna dayanamayan Berrin Menderes, idamlarý durdurmasý için bir saat yalvarýyor ama Ýnönü kýlýný bile kýpýrdatmýyor.

Sayýn Kýlýçdaroðlu CHP'nin, 27 Mayýs darbesinin neresinde olduðunu þimdi söyleyin.

Üzgünüm ama sizin darbe karnenizin de darbeci selefinizinkinden farký yok. 15 Temmuz gecesi, darbecilerle pazarlýk sonucu tanklarýn arasýndan açýlan yoldan geçerek, týpký Ýnönü gibi evde; "Baþardýk, buyurun" müjdesini(!) beklemek nasýl bir demokratlýktýr? Bu hain darbeye, Fetullahçý bir aðýzla "tiyatro" demek, öte yandan; darbecilerle hukukî mücadeleyi "darbe" þeklinde nitelemek darbe karþýtlýðý mýdýr?

Sadece bunlar da deðil. Vatanseverlik dilinizden düþmüyor ama "Erdoðan'a muhalefetle birlikte silahsýz darbe yapacaðýz" diyen Biden'a "Hadi oradan..." demeniz gerekirken, "Bize yardým edin" diye yalvarýyorsunuz. Kýsaca, iktidarý yýpratmak uðruna bütün Türkiye düþmanlarýyla müttefik oluyor, FETÖ ve PKK'ya bile tavýr koyamýyorsunuz. Þimdi ise Haçlý Siyonist ittifakýn operasyon merkezi olan Dubai'den yapýlan mafya saldýrýlarýna mal bulmuþ maðribî gibi sarýlmýþ durumdasýnýz.

Sayýn Kýlýçdaroðlu,

Býrakýn "askerî darbe"yi, bu zaaflarýnýzýn her biri, demokrasiye vurduðunuz birer darbedir.