ABD'nin iþ iþten geçtikten sonra Karabað'a yolladýðý gül

"Dünya halklarýna büyük acýlar yaþatmýþ Birinci Dünya Savaþý'nýn aðýr þartlarýnda hayatýný kaybeden Osmanlý Ermenileri'ni saygýyla anýyor, torunlarýna içten taziyelerimi iletiyorum. Bu vesileyle, bu acý dönemde yaþamýný yitiren tüm Osmanlý vatandaþlarýna Allah'tan rahmet diliyorum"

Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn 24 Nisan günü Türkiye Ermenileri Patriðine yazdýðý mektuptaki bir paragraf bu... Ýçtenlikli ve saðduyulu bu ifadelerin, geleneðimizdeki Türk-Ermeni dostluðunun da bir yansýmasý olarak okunmasý elbette ki çok deðerli. Tarihi, geleceði ipotek altýna alacak þekilde politikleþtirmek, ancak þeytanýn iþine yarayacak bir ilkelliðe düþürür insanlýðý. Tarihten elbette dersler, ibretler almalýyýz, ama ayný tarih bizi kin korkuluklarýyla kendi içimize de kapatmamalý...

Ýçerideki tüm bu olumlu havaya raðmen ABD Baþkaný Biden, Baþkanlýk tarihinde bir ilke imza attý ve 24 Nisan tarihini, Ermeni Soykýrýmý olarak ilan etti. Yazýlý açýklamasýnda þimdiye kadarki Baþkanlarýn kullandýðý ''büyük felaket' ifadesi yerine ''jenosit' ifadesi geçmekteydi... Kuþkusuz Biden'ýn, seçilmesinde etken olan güçlü lobileri selamlamasý olarak da okunabilecek bu yeni durum, aslýnda Türkiye'nin üzerindeki diplomatik külfetleri de kaldýracaktýr diye düþünüyor çoðu çevreler. Zira, Türkiye, uzun yýllardýr, ABD'nin 24 Nisan gününde 'soykýrým' ifadesini kullanmamasý için çok ciddi bir diplomatik performans gösteriyordu. Kapalý kapýlar ardýnda baþka pazarlýklar da var mýydý bilemeyiz. Ama son durum, yeni bir dönüm noktasý olarak, Türkiye'yi hem S-400'lerin, hem Karadeniz ve Montrö'nün gündemde olduðu þu günlerde, daha özgür býrakacaðý açýk... Karabað hezimeti sonrasý Ermenistan'ýn gönlünü almak olarak da okunabilir ayný durum. Paþinyan'ýn yalnýz býrakýldýðýndan þikayet eden lobi üyelerinin, Biden'ýn baþýný epey aðrýttýðý yazýlýp çiziliyordu çoktan beri. Onlara da bir sus payý olmuþtur bu kelime... Ne diyelim ABD'nin iþ iþten geçtikten sonra Karabað'a yolladýðý güldür belki de...

Tarih politikacýlarýn elinde oyuncak olursa, zehirleniyor iþte böyle. Oysa Türkiye'nin yýllardýr tekrarladýðý þekliyle; karþýlýklý arþivlerin açýlmasý talebine niçin olumlu cevap gelmiyor?

Bu tarihi tartýþmayý, tarihçiler, bilim insanlarý yapsýn, siyasetçiler de okuyup ibret alsýnlar. Bu iþin bir de hesaplaþma kýsmý var. Jenosit veya soykýrým dendiðinde bugün ilk akla gelen ülke hangisidir diye sorulduðunda, ABD'nin sabýkalarla dolu defteri hiç de parlak sayýlmaz doðrusu. Kuruluþundaki Kýzýlderili katliamý, geliþim günlerindeki siyahi köle ticareti, kanlý Vietnam günleri, Hiroþima ve Nagazaki'de çocuk ve yaþýlarý dahi hiç gözünü kýrpmadan nükleer silah ile imha etmesi, Baðdat ve Felluce'deki katliamlar, Ebu Gureyb Hapishanesinde insanlýðý utandýran en alçak iþkenceler, Ermeni terör örgütü ASALA'ya yaptýðý ev sahipliði, PKK-PYD yandaþlýðý... Bunlarýn hepsi yakýn tarihimizde iþlenen büyük insanlýk suçlarý, soykýrýmlarý...

1.Dünya Savaþý gibi çok genel bir savaþýn içinde, daðýlan bir imparatorluðun halklarý elbette çok aðýr çileler çektiler. Sadece Ermeniler deðil, Balkanlar'daki Müslümanlar, Kýbrýs ve Girit gibi büyük adalar baþta olmak üzere Akdeniz'deki Müslüman Türk unsurlar çok ciddi katliamlar yaþadý. 1.Dünya savaþýný masaya yatýrýrsak, 'Doðu meselesi' olarak addedilen Osmanlý'ný hangi þartlarda hangi hunhar taktiklerle yýkýlýp parçalandýðýndan baþlar iþ...

Tarihi bir kin denizine dönüþtürmeye kimsenin hakký yok! Toplumlarýn geleceðe bakan yüzünü yok sayan kinci- nefretçi söylemlerin kimseye bir faydasý dokunmayacaðý da açýk...