Afganlý talebelerle birkaç saatlik bir oturum ve deðerlendirme..

Dün, 3,5 saat kadar Afganlý talebelerle beraberdik, Üsküdar'da.. (Tâlibân da talebeler demek , ama, bu talebeler, o Tâlibân'la karýþtýrýlmamalý..)

Çoðu, saðlýk bilimleri alanýnda okuyanlardan olmak üzere, 6-7'si kýz, 40 kadar idik; Afganistan'daki peþtun, tacik, fars, özbek, türkmen, belûc, hezaracât.. Hemen bütün kavimlerden bir topluluk..

*

'Tâlibân'ýn fiilî iktidarý ele geçirmesi günlerinde orada olanlar da vardý aralarýnda, bu açýdan o geliþmelerin canlý þahidi olarak anlattýklarý ve 'Tâlibân'ýn sahneye çýktýðý 25-30 yýl öncelerden beri gözlemlenen sosyal þartlarýn ýþýðýnda yapýlan deðerlendirmeler ilginçti.

Pýrýl pýrýl gençler.. Ýstanbul'da 4-5 yýllýk öðrenci olduklarý halde, Türkçe'leri gayet mükemmel..

*

Haydarpaþa'daki Saðlýk Bilimleri Üniversitesi'nde okuyan bir genç, 'Tâlibân'ýn iktidara aslýnda Afgan ordusuyla da, Amerikan iþgal güçleriyle de bir savaþ sonunda gelmediðini, sadece sýk sýk bombalý patlamalar ve aylar öncesinden beri halk arasýnda 'Tâlibân geliyormuþ..' dedikodularýnýn halk kitlelerini korkuya, ve o geliþ ihtimalini beklemeye yönelttiðini' belirtiyor ve, 'Tâliban'ý yöneten 'merkezî kadro ve beyinler' farklý olabilir ama, eline silah verilmiþ ve hemen hiçbir þeyden haberi olmayan 'tâlib'ler (talebeler) evlere, gerekirse silah zoruyla giriyorlar, halkýn arasýnda karýþýyorlar ve kimin ne olduðu belli olmuyor. Gerçi hýrsýzlýk yapmýyorlar, evlerdekilere saygýsýzca davranmýyorlardý.. Ordu, Tâlibân'la savaþmadý, ortalýktan çekildi, kayboldu.. Biraz direnmeye çalýþanlar Raþid dostum'un güçleriydi ve onlar da çekilirken halkýn evlerini yaðmalayarak gittiler. Cumhurbaþkaný Eþref Ganî de 'Ben asla firar etmeyeceðim..' dedikten kýsa bir süre sonra firar etti..' diyor.

*

Bir diðer öðrenci, 'Ben Tâlibân'ý desteklemiyorum, ama, Afganistan Tâlibân'sýz düþünülemez' derken, 'Tâlibân örgütü olmasa bile, o zihniyetin hep var olacaðý gerçeðinden hareketle ilginç bir yorum getiriyordu, konuya.. Sinema alanýnda tahsil yapan bir diðeri, 'Bizler Müslümanýz, Ýslam karþýtý veya düþmaný deðiliz, ama, Tâlibân'ýn anladýðý mânâda bir Ýslâm anlayýþýmýz yok ise, onlarýn istediði, anladýðý mânâda bir Ýslâm anlayýþýný kabul etmeye, hangi þer'î ve mantýkî gerekçeyle mecburuz?' diye soruyor; bütün çalýþmalarýnýn, kameralarýnýn tahrip edildiðinden söz ediyor. (Halbuki Tâlibân mensuplarý, son derece geliþmiþ silahlarý kullandýklarý gibi, dijital iletiþim araçlarýndan da istifade ediyorlar!!)

*

Saðlýk Bilimleri alanýnda (hangi dalda eðitim gördüðünü bilhassa belirtmiyorum) tahsilini tamamlamýþ ve Ýslâmî hassasiyetlere riayet eden bir haným kýz ise, 'Ülkesine döndüðü zaman, halkýnýn hizmetinde olamayacaðýný, evde kapalý kalacaðýný, bunun kabul edilemez olduðunu, kendisi ve kýz arkadaþlarýnýn rüyada bile Tâlibân'ýn bu uygulamasýnýn kabul edilemezliði konularýný gördüklerini, 1995-2001 arasýndaki Tâlibân dönemindeki uygulamalarýndan ders aldýklarýna dair bir iþaret olmadýðýný, 6'ncý sýnýftan yukarý öðrencilere haným öðretmenlerin ders vermesine ve kezâ araba kullanma izni de vermeyeceklerini ' açýkladýklarýný dile getiriyordu.

*

Bir diðer arkadaþ, hele de 1978'deki Komünist darbesi ve Sovyet Rusya iþgaliyle ve 2001'den sonraki 20 yýllýk Amerikan iþgalinin, hele de genç nesillerin üzerinden silindir gibi geçtiðini, bu durumun artýk devam etmemesi gerektiðini gizli bir feryat halinde ifade ediyordu..

*

Bütün bunlara raðmen, bu genç kardeþlere, gelecek için ümitsiz olmamalarý, zaman içinde Tâlibân örgütü iktidarda kalýrsa, bazý þahsî veya grup katýlýklarýndan geri adým atmak ihtiyacý duyabileceði; Ýran'da da 1979 baþýnda gerçekleþen inkýlap hareketinden sonra benzer uygulamalarýn olduðu, ama, zaman içinde o aþýrýlýklarýn törpülendiði, hattâ Suûdî rejiminin bile artýk hanýmlarýn araba kullanmasýna izin verdiði' hatýrlatýldý.

*

Ama, en çok da üzerinde durulmasý gereken nokta olarak, 'Tâlibân'ýn uygulamalarýnýn nasýl olursa olsun, sakýn, gayrimüslim ve emperyal ülke ve güçlerin sahneye kurtarýcý edâsýyla bile olsa bir daha çýkmasýna asla izin verilmemesi, içerdekilerin yanlýþ ve zâlimce uygulamalarýnýn zaman içinde bir þekilde ýslah yollarýnýn kýsmen de olsa mümkün olabildiðine Türkiye'nin bir örnek olabileceði; ama, Müslüman topraklarýna ve Müslüman halklarýn ensesine çöken emperyal ve gayrimüslim güçlerin saf dýþý edilmesinin ne kadar acýmasýz ve zor olduðuna en acý örneðin, Afganistan olduðu' hatýrlatýldý.

Bu ilginç toplantý, Avrupa Millî Görüþ Teþkilatý'nýn seçkin elemanlarýndan Abdurrahman Dizman Hoca'nýn nefîs tilâvetiyle noktalandý.

*

NOT: Üsküdar Müftülüðü ve Ýstanbul Vakýflar Bölge Baþ Müdürlüðü'nün dikkatlerine: Üsküdar'da Marmaray'ýn hemen çýkýþýndaki Yeni Valide (Valide-i Cedîd) Câmii'nin son cemaat kýsmýnda, hanýmlara mahsus sað taraftaki kafesli bölümü, denildiðine göre, o kafeslerin köhnemiþ olduðu gerekçesiyle kaldýrtmýþsýnýz. Hanýmlarýn açýkta namaz kýlamayacaklarý düþünülmemiþ..

Câmi içinde, hanýmlara mahsus kýsým, kâfî gelmiyor ve oradaki daracýk merdivenden üst kata çýkmak da mümkün olmadýðýndan, hanýmlar, diðer cemaatle karýþýk vaziyette namaza durmak zorunda kalýyor. Cemaat, itirazlarýný imâm efendilere bildirdiklerinde, onlar da bu kararýn, makamlarýnýzca alýndýðýný söylüyorlar.

Bir düzenleme yapýlacak idiyse, baþka çözüm yollarý aranmalý ve bu olumsuz sonuçlar önceden düþünülmeli deðil miydi?

Bu düzenlemeye âcilen son vermeniz bekleniyor.

*