Bir video görüntüsü..
Bir panel programý, video kaydýnda.. Ýspanyolca..
Bir salondan alkýþlar veya bazan da, 'Aaaaa!..' gibi hayret nidâlarý yükseliyor.. Panelistlerden birisi, 'Þimdi sizlere Kur'an'dan bazý âyetler okuyacaðým..' diyor ve önündeki kitabý açýp bazý cümleleri okuyor. '...Þöyle-þöyle hareket eden kendi çocuðun da olsa, kafasýný kýlýçla keseceksin.. ''Þöyle davrananý, öldüreceksin, asla acýmayacaksýn..'gibi cümleler..
Dinleyiciler dehþet içindeler.. Dinleyicilerden ayrý olarak panelist olan bir haným da; 'Bu, asla kabullenilemez.. Tam bir barbarlýk.. ' gibi cümlelerle hayret ifadelerini dile getiriyor.
Ve sonra o hayretler uyandýran hüküm cümlelerini okuyan kiþi, 'Aaa.. Aaaa- Aaa.. Özür diliyorum, yanlýþ yapmýþým.. Okuduðum, Kur'an'dan deðilmiþ.. Ýncil'miþ!!.' diyor ve elindeki Kitab'ýn kapaðýný ve iç sahifelerini gösteriyor..
Tabiatiyle, salonda tam bir þaþkýnlýk ve derin bir suskunluk..
Nasýl?
O binlerce insan, bir algý operasyonunda 'Ýslamofobia /Ýslam korkusu' atmosferine nasýl da kapýlmýþlardý.. Ki, o gibi cümleler sadece mevcud Ýncil'lerde deðil, mevcud Tevrat'larda da yýðýnla var..
Ama, konumuz o deðil, kitlelerin nasýl farkýnda olmadan yönlendirilebildiklerine iþaret etmek..
*
*Fatih'in kaldýramadýðý yük ve göçmen düþmanlýðý
Geçen hafta, Cuma Namazý'ndan sonra Fatih Belediye Baþkaný Ergün Turan beyle karþýlaþtýk.. Bir-kaç arkadaþla bir çayevinin ara sokaða konulmuþ tabureleri üzerinde konu konuyu açtý, uzunca bir sohbet oldu.. Ve konu, 'Fatih'te artýk göçmenlere kiralýk ev yok..' þeklinde medyaya yansýyan habere geldi..
Ergün Bey, konuyu þöyle izah etti.. -Özetle-'Fatih sýnýrlarý içinde þu anda 45-50 bin kadar göçmen kiracý var.. Biz bir gazeteciye dedik ki, Fatih daha fazlasýný kaldýramýyor.. Öðrenci olanlar veya ev satýn alanlar dýþýnda, göçmenler artýk Fatih dýþýnda kiralýk yer bulmalý..' Evet, benim sözüm bu.. Daha fazlasýný kaldýramýyor Fatih.. Benim kaygým böyleyken, nasýl olur da ben Tanju ile ayný kefede gösterilirim..'
Bu beyanýmýz, 'Fatih'te Suriyelilere kiralýk ev verilmesi yasak!..' diye manþetlerden duyuruldu.. 'Yahu arkadaþ, ben böyle bir söz söylemedim.. Kaldý ki, Suriyeli göçmen kardeþlerimiz, Fatih'te kirada oturan göçmenlerin yarýsýndan daha az.. En düzgün yaþayanlardan.. Ben onlara yönelik bir sözü nasýl söylerim? Ama, konuyu iþte böyle saptýrdýlar. Hattâ, Suriye devlet televizyonu bile benim sözlerimi, Suriye'lilere yönelik düþmanlýk olarak nitelemiþ.. Bazýlarý da, beni hemen Bolu Belediye Baþkaný'na benzetmeye çalýþtýlar.
Benim demek istediðim þu: 'Fatih Belediye Baþkaný olarak, Fatih'in artýk daha fazla göçmen kaldýramadýðýný görüyorum.. Bu duruma bir çare bulmak zorundayým..'
Tabiî, bu arada 'göçmenler için artýk kiralanacak yer yok veya izin verilmeyecek' yerine; kiralanacak evlerin, göçmen lafý edilmeyip, hijyen þartlarýna da uygun olup olmadýðýna dair kýstaslar belirlenseydi.. Çünkü, göçmen denilince ilk hatýrlananlar Suriyelilermiþ gibi bir algý oluþturuldu' þeklinde görüþler de dile getirildi.
Evet, algýlama iþte böyle bir þey..
*
*Çarpýtmanýn böylesi...
Geçenlerde bir dostum, bir konudan þikayet etti.. 'Filan yüksek makamdaki bir þahsiyetin refikasý haným, vatandaþa, markette, 'mango' meyvasýný göstermiþ, 'Bunlarýn kurutmasý çok iyi olur' diye tavsiyesinde bulunmuþ.. Yahu, milletin hangi kesimine hitab ediyor, olacak þey mi?' diye eleþtirilerini sýraladý.
'Sahiden de öyle mi..' diye geçirdim, içimden.. Geçen hafta Star'a gitmiþtim, Halime Kökçe hanýmý görünce, konuyu ona sordum, 'Bu konunun aslý nedir?' diye.. 'Âbi, o yýllar öncesine aid.. Mango meyvasýnýn yetiþtiren ülkelerden bir lider, Ýstanbul'a gelince.. Hanýmý bir markette 'mango'yu görünce þaþýrmýþ.. 'Bizde çok fazla yetiþiyor, ama, çoðu bozulup telef oluyor' kabilinden bir þeyler söylemiþ, evsahibi konumda olan ve ona refakat eden Haným da ona, 'Öyleyse, mango'larý kurutun, çok faydalý ve þifalýdýr..' demiþ..
Þimdi, o sözle oynanmýþ; yýllar sonra, sýradan bir vatandaþa söylenmiþ gibi devreye sokulmuþ..' kabilinden bir açýklama getirdi konuya..
*
Evet, 'Bu kadarýna da,'pess doðrusu..' demekten kendimi alamadým.
Ey dedikodulardan beslenenler, 'avanak avcýlýðý'na çýkanlarýn oyununa gelmek istemiyorsanýz; gazete manþetlerindeki yalan-yanlýþ iddialara, ya da sosyal medya bataklýðýndaki yapmacýk üretme paylaþýmlarýndan kulaðýnýza fýsýldanana, idrakinize ulaþtýrýlmak istenene; Hucûrât Sûresi'ndeki, 'Ulaþan haberlere, tahkik etmeden inanmamamýz gerektiði'ne dair Kur'an hükmünü hatýrlayalým derim.
*
*Ýran medyasýndaki bu çirkinliklere ne demeli?
Bugünlerde, Ýran medyasýnda da tuhaf bir 'algý operasyonu' tezgâhlanýyor; varsa -yoksa, Tayyib Erdoðan..
Hem de ne yalanlar ve (Tayyib Bey, Aðustos ayýnda New York'a gittiðinde, bir koltukta otururken, hiç beklenmiyen bir anda, Amerikan Baþkaný Biden'ýn kendi yanýna doðru yönelmesi üzerine, Tayyib Bey'in ayaða kalkarken, Biden'ýn da ona elini uzatmasý ânýnda çekilen bir anlýk görüntüden) 'Biden'ýn elini öptüðü' gibi ahlâksýzca iddialar.. Ve hattâ çirkinliðin de ötesinde, þerefsizce müstehcen laflarýn yer aldýðý yorumlar..
Ýran makamlarý, kendi üst dereceli liderlerine böyle videolarýn sosyal medyada tedavülde olduðunu görseler, 'medya özgürlüðü' adýna seyirci kalýrlar mý?
*
Bunlarý kim yapýyor?
Önemli olan, o þeytanlýklarý yapanlardan da öte; bunlara aldananlarýn var olmasý..
Evet, tam bir 'avanak avcýlýðý..' tuzaðý..
*