“Anayasal an” geldi mi?

1982 Anayasası'nın kabulünün üzerinden 41 yıl geçti.

Mevcut anayasanın belki 41 yeri değiştirildi, eklemeler çıkartmalar yapıldı, yamalar yamalandı ama çıplak elleriyle tankları durduran; ileri teknoloji ürünü insansız savaş uçakları yapan, son derece sofistike darbe/işgal girişimini ters yüz etmeyi başaran bu millet hala sivil bir anayasaya kavuşamadı!

İnanılmaz değil mi?

Çelişik!

Ama gerçek!

Nedenleri ise çeşitli.

Bunu ayrıca konuşmak lazım ama vakit gelmedi mi sizce de?

Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye Yüzyılı'nın eşiğindeyiz.

Toplumun geniş kesimlerinin katılımıyla yapılan, devlet-vatandaş, toplum-birey ilişkisini doğru kurgulayan, özgürlük-güvenlik dengesini iyi kuran ve yeni yüzyılın ihtiyaçlarını karşılayan bir anayasayı yapacak olgunluğa sahibiz aslında.

Vakit geldi yani.

Şartlar olgunlaştı.

İktidar ve muhalefet blokları sert geçen seçim süreçlerine rağmen Cumhuriyetin ikinci yüzyılına yaraşır bir anayasa için birlikte çalışma iradesi geliştirmelidir. Gündelik ihtilafların ötesinde buluşulacak ortak noktalar vardır mutlaka.

Seçmenin yüzde 87'sinin oyuyla oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi, iradesini temsil ettiği millete sivil anayasa borçludur çünkü.

SİYASİ İRADE OLUŞUYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlarken TBMM açılır açılmaz anayasa çalışmalarına başlanacağını müjdeledi, muhalefete de çağrı yaptı.

"AK Parti Meclis Grubumuz, parlamentoda grubu olan diğer partilerle görüşmek suretiyle 'gelin sivil anayasayı beraber yapalım' davetimizi iletecek. Kabul ederler, etmezler ama biz kapıları çalacağız" dedi.

Nitekim AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, dün AA'ya verdiği demeçte ekim ayının ilk haftasıyla beraber parti gruplarını yeni anayasayla ilgili ziyaret edeceklerini duyurdu.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da bir süredir yeni anayasa vurgusu yapıyor. "Yeni bir anayasa Türkiye'nin borcunun borcudur. Anayasa meselesi fantezi değil ihtiyaçtır" dedi. "Partilerin anayasası olmaz, milletin anayasası olur" vurgusu önemliydi.

MHP'den gelen açıklamalar da bu yönde. Türkiye için yeni anayasa vaktinin geldiğini söylüyorlar.

MHP, Devlet Bahçeli'nin 2021'de duyurduğu "Cumhuriyetin 100. yılında 100 maddelik anayasa" teklifinin arkasında duruyor ve parti sözcüleri "yeni anayasa için uygun iklimdeyiz" diyor.

MUHALEFET HALKIN KARARINA UYAR MI?

Şu an darmadağın olsa da muhalefet partilerini yuvarlak masada birleştiren temel motivasyon parlamenter sisteme dönüştü. Bu gerekçe esasen Erdoğan karşıtlığını perdelemeye yarıyordu ama konumuz bu değil.

Konumuz anayasal gereklilik olan 50+1 seçmenin 14 Mayıs seçimlerinde muhalefetin teklifini reddetmiş olması...

2017'de yapılan anayasa referandumunda da yüzde 51,47 oyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini seçmiş olması...

Buna rağmen muhalefet, halk tarafından kabul görmeyen önermede ısrar ederek anayasa çalışmalarını kilitler mi?

Bekleyip göreceğiz lakin konuya dair ilk açıklamalar, muhalefetin sandıktan ders almadığını gösteriyor.

İyi Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, anayasa yapımına katılım için "parlamenter sisteme dönüş" şartını ileri sürdü bile.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'ın açıklaması ise çok daha kısır: "AKP'yle birlikte anayasa çalışması yapmak mümkün değil".

PEKİ NASIL OLACAK?

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum "yeni anayasa" yapım sürecinin bir manada yapı taşlarını aramak/yontmak amacıyla birkaç yıldır çalıştaylar düzenliyor.

Dün de Çankaya Köşkü'nde medya mensuplarıyla buluşan Kurul üyeleri ve Uçum, sürece dair değerlendirmeleri dikkatle dinlediler, ihtilaf doğuran noktalara açıklamalar getirdiler.

Sürece dair görüş ve önerilerimi başka bir yazıda aktaracağım.

Dikkatinizi çekmek istediğim asıl nokta çalışma masasının çoğulcu bir katılımla kurulmuş olması.

Millet Meclisi'ndeki muhalefet partilerinin "istemezük" tavrına itibar etmeyen muhalif görüş sahipleri eleştirileriyle beraber önerilerini dün özgürce ifade ettiler.

Olması gereken bu elbette...

Altını çizmemin asıl amacı şu asgari düzeyin anayasa çalışmalarının yapılacağı Meclis'te de yakalanmasıdır.

Olur mu derseniz, kolay görünmüyor.

İşin zor kısmı dinlemekte değil ortak metni yazmakta zaten.

Tam da bu yüzden anayasayı toplum zemininde yapmak Meclis ayağında yazmak gerekiyor.

O noktada da siyasi öngörüler ve beceriler giriyor devreye. Vatandaşla iletişimi güçlü olan, siyasi beceriye sahip partiler daha aktif olacak yani anayasa yapımında...

Nasıl olacağını göreceğiz.