Geçen hafta; ömrünü mesleðine, öðrencilerine adamýþ aslan gibi bir öðretmenin, CHP medyasýnca nasýl linç ettirildiðini gördünüz deðil mi? Tam da öðretmenler üzerinden büyük büyük laflarýn edildiði 24 Kasým'dan hemen sonra. Sözcü, Cumhuriyet, BirGün gibi görevli gazeteler, gerçekliðini sorgulama gereði duymadýklarý bir görsel üzerinden Trabzon'da görev yapan fizik öðretmeni Osman Bayrak'ý hedefe koydular. Haberlere göre, Bayrak, sosyal medyada; "...Bugün CHP'li öðrencilerimin notundan kýrdým. Yanýndayýz Erdoðan. Ýyi ki varsýn Erdoðan..." yazmýþ.
Orta zekalý herhangi biri bile bu mesaja bakar bakmaz buram buram provokasyon koktuðunu anlar. Yani mesaj gerçekse bile en fazla FETÖ tipi bir intihar dalýþý olabilirdi. Sahiden koskoca fizik öðretmeninin böyle bir mesaj yazýp sosyal medyada samimiyetle paylaþabileceðine inanmak büyük saflýk olurdu. Nitekim mesajýn gerçek olmadýðý, birkaç öðrencisinin þaka olsun diye fotoþopla yaptýðý ortaya çýktý.
**
Peki hadisenin göründüðü gibi olmadýðý anlaþýlýnca o haberleri yapan sözde gazeteler bir özür mesajý yayýnlayýp özeleþtiri yaptýlar mý? Elbette hayýr. Ki yapsalar bile fark etmez zaten. Zira psikolojik harekat amacýna ulaþtý artýk. Bu ülkenin lideri, 24 Kasým haftasýnda öðretmenlere arka arkaya müjdeler açýklarken bir öðretmeni yakmak pahasýna algýyý tersine iþletmek bu adamlarýn CIA'den öðrendiði teknik metotlardan biri. Bu haberlere bakarak yapýlan haysiyet cellatlýðýný, öðretmenimizi hedef alan itibar suikastlerini, yazýlacak küçük bir tekzip metni ile geri alabilir misiniz? Bence çok zor.
**
Deðerli dostlar bu ve benzeri operasyonlarý önümüzdeki günlerde çokça göreceðiz. Çakma müftü karýsý benzeri hikayeler. Üzerinde oynanmýþ sosyal medya mesajlarý, montaj fotoðraflar, kontekstinden koparýlmýþ ses kayýtlarý. Bol curcunalý bir dönem geliyor anlayacaðýnýz. Çünkü bazý siyasetçilerin ne sabiti kalmýþ ne doðrusu. Hedefe giden yolda her þeyi mübah gören bir anlayýþla hareket ediyorlar. Ve bu yolda kaç kurban verilecekse vermeye hazýrlar. Bu ahlaksýz siyasetle eðer bir baþarý elde edebilirlerse, o kazandýklarý güçle neler yapabileceklerini varýn siz düþünün. Bakýn CHP siyasetine. Enflasyon verilerinin açýklandýðý gün, TÜÝK'in kapýsýna dayanýp hesap sormaya kalkan bir anlayýþla karþý karþýyayýz. Ne usûl var ne bir þey. Ve bu yaþananýn münferit bir hadise olduðunu düþünüyorsanýz hatýrlatayým. Vaktin CHP Genel Baþkaný Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi'ni sokakla tehdit etmedi mi? Kýlýçdaroðlu, Enis Berberoðlu için Ankara'dan yola çýktýðýnda "Maltepe Cezaevi, Bastille" gibi olacak yorumlarý yapýlmadý mý?!
**
Moda tabirle, "40 yaþ altý gençlerimiz için" bir olay anlatacaðým. Ayný kafa 1991'de de Körfez Savaþý sýrasýnda TRT'yi de basmýþtý. Vaktin genel müdürü Kerim Aydýn Erdem'in odasýna girmeye çalýþmýþ, engel olmaya kalkan özel kalem müdürünü yerlerde sürüklemiþlerdi. Abarttýðýmý düþünen varsa Google orada. Ocak 1991. SHP Milletvekilleri Ertuðrul Günay ve Cevdet Selvi, TRT'ye girdiler. Bu zorbalýða engel olmaya çalýþan özel kalem müdürü Nevzat Balým yaþanan arbede sýrasýnda yere düþtü. O yerdeyken türlü hakaret ve istihza içeren sözlerin de hedefi oldu.
**
Bu kýþ sert geçecek anlýyoruz elbette. Fakat doðrusu bu mu, iþte ondan çok emin deðilim...