Asrın felaketi ve sınavımız!

Yüzyılın felaketini yaşadık.

Olumlu ve olumsuz yönlerimizi de gördük.

Sadece görmekle kalmadık!

Yerinde ve üzerinden az zaman geçmekle, bu duruma göre faaliyet gösteren kapasitemizi de tesbit etmiş olduk.

Millet ve devlet olarak birlikte ortaya koyabileceğimiz gücü bir daha etüt ettik.

Evet, ısrarla Türk devletini; zayıf, çaresiz gösterme çabasının da şahidi olduk!

Amma Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin, en zor durumda bile olumsuzluklara rağmen düştüğü yerden kalkma yeteneğinin olduguna da şahitlik ediyoruz.

Erdoğan'ın bu zor günlerde gösterdiği performans, üzüntüsü kadar üzüntümüze çare bulması ve bu çarenin bizzat kendisi taraftan inşa edilme yeteneğini de ortaya koyarak, bize izah ediyor.

Başkan Erdoğan'ın kabiliyeti, liderlik becerisi ve devlet yöneticilik tecrübesi ile eşine nadir rastlanan şahsiyet olarak karşımızda durmaktadır.

Biz onun çok zorluklarda bile asla umutsuzluğa girmediğini gördük ve şu anda da buna şahidiz.

Bu tarihi sınav, Türkiye için, milletin tercih ettiği hükümet profilinin; isabetli olduğunu bize tekrar hatırlattı!

Türk siyasi tarihi de sınav verdi.

Ve maalesef bu sınavı, herkesin verebildiği konusunda da iç açıcı bir durumda olmadığımızı görmüş olduk.

Türki'ye siyasi tarihi, ilk defa felaketten siyasi fırsat adına beklenti içinde olan muhalif bir anlayışı da görmüş oldu.

Devlet yok iftirasıyla, güya siyaset inşa ettiğini zannedenlerin, nasıl bir Türkiye arzu ettiklerini de; maalesef görmüş olduk.

Erdoğan'ı seçimde, projelerine, vizyonel kabiliyetine değil de, yüzyılın felaketinde çaresiz kalmasını temenni ettikleri siyasi iradeye saldırmak, sadece bu başa gelen büyük felakette hükumeti çıkmaza sokma gayretiydi.

Hem de halkı isyana teşvik etme isteği olarak karşımıza çıktı. Türkiye siyasi tarihinde, bu kadar acı tablo hiç yaşanmadı.

Türkiye devleti, tüm kurumları ve halkımızla bu zorun ortadan kalkmasına can koymuşken, bu durumun Erdoğan aleyhine siyasi ortama dönüştürme gayreti, ne ahlaki, ne siyasi, ne de hukukidir.

Evde yangın varken, sadece düşmanlar bu yangını söndürmek yerine; onun daha fazla yanmasını arzu edebilirdi...

Erdoğan liderliğinde bu ağır sürecin üstesinden gelindiğini, ileri aşamada daha net görebilecek ve derinden anlayacağız.

Mesuliyet duygusu olmayan siyaset, değil bir aileyi, bir ulusu uçuruma götürür.

Siyasi söylem ve duruş, bu mesuliyet duygusu ile yönlendirilmez ise; bu bozgunculuğa götürür ve geleceğimizi olumsuz etkiler.

Siyasi sorumluluğunu bilen siyasi partilerin olması ve hükümetin çalışmalarına duruşunu bozmadan destek veren tüm isimler ve siyasi partiler de; milli hafızaya silinmez iz bıraktı.

En az hükümetin ve lider Erdoğan'ın çalışmaları kadar, bu destek değerlidir ve geleceğimiz için kalıcı kıymet arz etti.

Bu süreç gerçek kahramanlarımızı meydana çıkardı. Başta başkan Erdoğan ve tüm emeği geçen siyaset ve devlet adamlarımızı, teşekkürle selamlıyoruz.