"Okula mescit yapamazsýn...
Okula cami yapamazsýn...
'Çocuklar namaz kýlacak neden rahatsýz oluyorsun' diyorlar...
Rahatsýzlýk deðil bu güzelim. Senin beynin almaz...
Çünkü sen pozitif deðilsin, sen biatçýsýn.
Okulda ne namaz kýlýnýr ne mescit olur...
'Çocuklar nerede namaz kýlacak?'
Kýlar kardeþim, evine gittiðinde kýlar...
Ya bu dünyanýn en gerici kafasý ya..."
Bu sözler gazeteci Can Ataklý'ya ait. CHP'nin seçimi kaybetmesinin ardýndan kontrolünü iyice kaybeden Ataklý'yý yukarýdaki sözlerini söylerken ekranda izleyenler sanýrlar ki bir atak geçiriyor. El, kol sallamalar, baðýrmalar, hakaret etmeler...
Bir dur Ataklý, bir dur da motorun soðusun. Yoksa bu gidiþle hakikaten atak geçireceksin. Muhtemelen zaten þu anda panik atak halindesin bir de buna kalp krizi eklenmesin. Kendine dikkat et, kendini bu kadar heder etme...
CHP zihniyetinin din ve maneviyat konusundaki bu hazýmsýzlýðý yeni deðil elbet. O zihniyete sahip insanlar kendilerini din ve maneviyat düþmaný olarak konumlandýrýyorlar ilk kurulduklarý günden beri.
Ataklý, bir gazeteci. Yani araþtýrmacý olmasý gereken birisi.
Keþke yukarýdaki sözleri söylemeden küçük bir araþtýrma yapsaydý. O zaman görecekti ki kendilerine örnek aldýklarý bütün laik ülkeler okullarda din eðitimi veriyorlar.
Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydýn tarafýndan Avrupa Birliði üyesi ülkelerde verilen din eðitimi üzerine yapýlan bir araþtýrmaya göre Almanya, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Hollanda, Ýrlanda, Ýspanya, Ýtalya ve Portekiz'de mezhebe/dine dayalý din öðretimi yaklaþýmý uygulanmaktadýr. Bu ülkelerden, Portekiz hariç hepsinde, öðrenci din dersini almak zorundadýr.
Danimarka, Ýngiltere, Ýsveç, Norveç ve Yunanistan'da ise mezhepler üstü din eðitimi yaklaþýmý uygulanmaktadýr. Bu ülkelerden Ýngiltere'de, veli isterse öðrenci derse girmeyebilir. Diðerlerinde, farklý din mensubu olanlar dýþýnda bütün öðrenciler din dersine katýlmak zorundadýr. Din dersinin alternatifi yoktur.
Doç. Dr. Ýrfan Baþkurt tarafýnda yazýlan 'Almanya'da Dini Eðitim' baþlýklý makalede de dini eðitimin Almanya'da anayasal güvence altýnda olduðu vurgulanýyor.
Makalede "Din dersi, dini olmayan okullar hariç bütün resmi okullarda mecburidir. Din dersi, devletin kontrol hakkýna halel gelmeyecek þekilde kiliselerin temel ilkelerde anlaþmak suretiyle verilir" ifadelerine yer veriliyor.
Yazar Peter Schreiner, "Avrupa Baðlamýnda Din Eðitimi" isimli makalesinde çarpýcý bir tespitte bulunuyor.
Schreiner, din eðitimi almayan çocuklarýn sosyal bilimler derslerinde nispeten daha az baþarý gösterdiklerini þu sözlerle anlatýyor: "Son yýllarda okullarda 'dinî bilginin gerekliliði' konusunda ciddi bir tartýþma baþlamýþtýr. Öðretmenler öðrencilerin temel din bilgisi olmadan tarih, sanat, hatta Fransýzcayý bile anlayamayacaklarýný fark ettiler."
Ataklý, atak geçirmeden önce kýsa ve basit bir araþtýrma yapsaydý keþke...
Ama tabi maksat üzüm yemek deðil baðcýyý dövmek olunca Ataklý'nýn atak geçiren halleri ortaya çýkýyor.
"Türk'e Tapmak" isimli kitabýnda: "bir seküler din olarak Kemalizm'in inþasý"ný inceleyen Onur Atalay, Kemalizm'in bir seküler din olarak Cumhuriyet'in kuruluþ tüzüðünden cesaretle Ýslam'ýn yerine koyulmasý durumunda tek baþýna yeterli olacaðý tezinin kabul ettirilmeye çalýþýldýðýný anlatýyor.
"Bir "Türk dini" mi yaratýlmalýdýr?" sorusunun ardýndan Atalay kaynaklarla yanýt vermeye çalýþýyor.
Dini tecdit etme ve batý ideolojisine uyumlu hale sokma çabasý 1930'larýn baþýna kadar Cumhuriyet rejiminin din politikasýydý. 1910'lu yýllarda kendisinden "Hazret-i Peygamber ziþan efendimiz" olarak bahsedilen Efendimiz (s.a.v), 1920'lerde "Hz. Peygamber"e, 1930'larda ise yalnýzca "Muhammed"e dönüþtürüldüðünü hatýrlatýyor.
TDK 1944 sözlüðündeki "din" maddesine bakýldýðýnda ise "Kemalizm Türkün dinidir" ibaresi kör göze sokulmaya çalýþýlýr.
Hatýrlayalým, 10 Kasým ve 23 Nisan'da kendini bilmez bazý öðretmenlerin küçücük çocuklarýmýzý Atatürk posterlerine secde ettirilirken görmedik mi?
Biz kýsa bir araþtýrmayla bu kaynaklara ulaþabildik.
Korkarýz bu gidiþle sadece Can Ataklý gibi pek çok benzeri hastanelik olacak.
Ataklý'ya bir hatýrlatma daha yapalým: "Yeryüzü bize mescit kýlýndý."
Konjonktüre baktýðýmýzda bu atak durumu bir sendrom (Ataklý Sendromu) olarak gelecek zamanlarda devam edecektir.
Çünkü onlar istese de istemese de Allah nurunu tamlayacaktýr...