Ayasofya'nın dirilişi

Bir millet uyanıyor. Hüzünle, utançla, sabırla, ama dualar ve yeminler ederek, ümit ederek, mücadele ederek, bir gün mutlaka diyerek geçirilen 86 yılın ardından Ayasofya Camiinin zincirleri kırıldı.

1934’te hala tartışılan bir Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilen Ayasofya hem yargı kararı, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yayınladığı kararname ile yeniden ibadete açıldı.

İkinci bir fetih sevinci yaşıyor Türkiye.

Fatih Sultan Mehmet Han başta olmak üzere atalarımızın emaneti ve vasiyeti olan Ayasofya Camii’ni kasvete boğan o heyula nihayet dağıldı.

24 Temmuz 2020 Cuma günü Ayasofya, cemaatiyle buluşacak, tertemiz alınlar gözyaşlarıyla secdeye varacak ve inşallah ilelebet “camii kebir” olarak hizmet vermeye devam edecek Ayasofya.

***

Aziz milletimiz bitmeyen bir mutluluk, gurur ve heyecan içinde. Tüm Müslümanlar öyle aslında.

Kendimize ve geleceğimize inancımız arttı bu sayede. Hür ve egemen olmanın şerefini duyuyoruz.

Üstelik bu tarihi olay, tarihi bir zamanda gerçekleşiyor.

2020 egemenliğimizin sembolü olan TBMM’nin açılışının 100’üncü sene-i devriyesi.

Ve bu hafta 15 Temmuz darbe-işgal girişimi engellememizin de 4. yıldönümü.

Kahraman şehitlerimizin hatırasıyla duyguluyuz.

Milletinin duygusunu önemseyen, kendi vatanında hür ve egemen olmamanın ıstırabını duyan siyasilere, Ayasofya’nın bir gün özgür kalacağı inancını diri tutan tüm yazar şair düşünürlere, Ayasofya için kalbi titreyen, emek veren, dua eden herkese duacıyız, minnettarız.

Bilhassa 26 yıldır mücadele eden, Danıştay kararına sebep davayı açan emekli matematik öğretmeni İsmail Kandemir amcamızın ellerinden öpüyoruz.

***

86 yıllık hasreti bitirme, Ayasofya Camiini yeniden ibadete açma şerefi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu.

Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyetine, Vakfın mülkiyet hakkına, Ayasofya’nın “camiidir” diyen tapusuna, milletin bağrını delen ıstırabına rağmen Ayasofya üzerine düşürülen kara gölgeyi dağıtan irade Milletimizin ve Cumhurbaşkanımızın ortak iradesidir.

Devletimizi böyle güçlendiren, Milletimizi gönendiren, yargımızı özgürleştiren siyasi irade onun liderliğinde kemale erişti çünkü. Allah ondan razı olsun.

Erdoğan’ın manidar biçimde 10 Temmuz günü saat 20.53’te yaptığı ve elhamdülillah diyerek bitirdiği konuşma olanı müjdeleyen, geleceğe tohumlar eker nitelikteydi. Mescidi Aksa’nın da özgür olduğu günleri göreceğiz inşallah.

***

Süreç çok iyi yönetildi. Danıştay 10. Dairesi hukukun gereğini yaptı. Camiyi müzeye çeviren yanlış Bakanlar Kurulu kararını iptal ederek tapusunda yazdığı gibi Ayasofya Camiini aslına rücu etti.

Danıştay kararının ardından hiç zaman kaybedilmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ivedilikle kararname yayınlayarak Ayasofya Camii yönetiminin diğer camiler gibi Diyanet İşleri Başkanlığına devredildiğini, ilk namazın 24 Temmuz Cuma günü kılınacağı ilanı ederek kararın tartışmaya açık olmadığını, sürecin tamamlandığını duyurdu.

Kararın hukuki ve siyasi iki ayağa sahip olması doğru ve sağlıklı bir sonuç doğurdu.

***

Başka camii mi yoktu, sekülerlikten mi çıkıyoruz, Hristiyanlara ayıp oluyor diyenler var pek az sayıda. İçimizdeki sömürge kafalılar homurdanmakta. Tek parti döneminde hem İslam’ın alametlerini kazımaya kalkan, hem de memlekette gayri Müslim bırakmayan hastalıklı kafa devam ediyor.

Ezanı Türkçeye çevirip 18 yıl boyunca milletine eziyet eden, Ayasofya camiini müzeye çevirip mabede zulmedenlerin ağzındaki bakla değişmiş değil.

Nitekim CHP’den ses çıkmadı üç gün boyu. Ağızlarını açtıklarında ise aynı kekremsi koku.

CHP’nin samimi duygusunu İbrahim Kaboğlu ağzından kaçırmıştı aslında, Meclis kürsüsünde. “Ayasofya cami olmasın hatta Sultan Ahmet Camii de müze olsun, bunlar çünkü bizim şeyimiz değil artık” diyerek.

İstanbul’a verdiği zarar tevil edilemez boyuta varınca sahte Fatih Sultan Mehmet tablosu alarak ayıp örtmeye kalkan, Yunan TV’sinde kendi ülkesine muhalefet eden İmamoğlu da öyle.

Milletinin sevincini paylaşmaktan imtina ediyorlar açıkça.

Doğu’dan Batıdan gelen mesajların da hükmü yok.

Devletimiz büyük, güçlü, köklü ve muktedir.

Ayasofya kararı hukuki ve siyasi olarak alındı, millet iradesi ve maşeri vicdan ile perçinlendi. Bu iş bitti.

Mübarek olsun!