DEVA Partisi Lideri Ali Babacan, kamudan ihraç edilen FETÖ'cülerin haklarını, göreve gelir gelmez iade edeceklerini açıkladı... Bu seçim taahhüdü, FETÖ çevrelerinde büyük memnuniyetle karşılandı... Firari FETÖ'cüler arka arkaya 'yetmez ama evet' dediler... Aynı dakikalarda, partisinin genel başkan yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da, sahte kimlikle Avrupa'ya kaçarken yakalanan bir FETÖ'cünün annesiyle çekilmiş bir fotoğrafını yayınlayıp ajitasyon yapıyordu...
**
Babacan'ın partisinin, FETÖ'nün arka bahçesi olduğuna örnek teşkil edecek daha onlarca örnek sayabiliriz... Ama ben bugün başka bir hatırlatma yapmak istiyorum size... Bu soruları partisi kurulurken sorduk cevap alamadık. Daha sonra sormaya çalışanlara da Babacan; "...Bunlar çok eskide kalmış şeyler..." diyerek cevap vermek istemedi... Fakat biz ısrarla sormaya devam edeceğiz...
**
ABD'deki Halkbank davasını senelerdir dikkatle takip ediyoruz... Bize karşı o davayı ABD her fırsatta koz olarak sunmaya devam ediyor... Hatırlayın çok saygın bir bürokratımız o dava nedeniyle senelerce politik rehin olarak tutuldu ABD'de... Peki dava dosyasında yer alan, en önemli delillerden birinin, Ali Babacan'ın meclis konuşması olduğunu biliyor muydunuz?.. (29 Kasım 2012) "...İran'dan alınan petrol karşılığında Türkiye'den altın nakli yapılıyordu. İran'ın ABD ve uluslararası yaptırımlara tabi petrol satışlarından elde ettiği geliri telafi edebilmesi için kullanılan bir yöntemdi bu..." Şimdi soru şu... 17/25 Aralık sürecinin en önemli ayağı Halkbank davasıydı... O günlerde; pahalı saatler piyanolar çikolatalar ayakkabı kutuları konuşuldu da, kamu bankalarından sorumlu bakanın bu açıklamaları neden hiç konu edilmedi?..
**
Peki bir soru daha... FETÖ'nün finans yapılanmasının en önemli ayağı Bank Asya'ydı değil mi?.. Normal şartlar altında, bir terör örgütünün bankası olamayacağı için, buraya devletin el koyması gerekiyordu.. Fakat kamu bankalarından sorumlu bakan olan Ali Babacan, 24 TV'ye çıktı ve Bank Asya'yı Ziraat Bankası'nın satın alabileceğini açıkladı... Bu açıklama FETÖ'nün bankasına adeta can suyu gibi geldi. Bir anda hisseleri %20'den fazla değer kazandı... İnanabiliyor musunuz?.. Yaklaşık 3 milyar TL alacak takibine düşmüş bir finansal kurumun, devlet tarafından alınabileceğini duyuruyor çok saygın bir haber kanalında... Aynı gün, 360 televizyonuna çıkan Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi Yiğit Bulut, bu operasyonun Erdoğan'ın bilgisi dışında birileri tarafından tertiplendiğini söyledi ve olayı faş ederek Babacan'ın hamlesini boşa çıkardı... Babacanın Yiğit Bulut'a bitmeyen öfkesi de bundandır...
**
Dese ki Sayın Babacan, 'eskilerde kaldı o günler', tamam... Ama halen KHK'lıların kamuya döneceğini taahhüt ediyor... Demek ki eskilerde kalan bir şey yok... O halde mecburen sormak zorundayız... "...FETÖ'nün bankasını milyarlarca dolar zarar verecek şekilde, Ziraat Bankası'na satmaya kalkıştınız mı?.. Bu hamlenizle Bank Asya'nın bir anda nasıl değer kazanacağını öngöremediniz mi?.. Yoksa öngördünüz mü?.. Bu konuyu sizin dışınızda kaç kişi biliyordu?.." Bank Asya'yı fark ettik... Fark etmediğimiz yetkiniz ve gücünüz dahilinde başka neler aldırdınız devlete?..
**
Bu tertibi boşa çıkaran Yiğit Bulut'un da cevaplanmamış soruları vardı... Yeri gelmişken onları da nakledelim... Belki tamamına birden cevap verir... Babacan'a, uluslararası piyasalarda yaptığı işlemlerde kendi hesabına bazı kazançlar elde edip etmediğini soruyor Yiğit Bulut... "...Neden hep 'short list' yaptın İngiliz ve Amerikan bankalarından!.. Bu arada hiç aracı kurum araya girdi mi? Mesela yüzde 5 bir komisyonla satış yapılsa, bayağı bir para olması lazım bir yerlerde... İsviçre'de bir banka hiç sana aracılık yaptı mı!..." Bu sorular da cevap bulmuş değil... Hazır KHK'lıları affetmeyi tartışmaya açmışken bu sorulara da cevap verirse çok iyi olur belki...