Dünyanýn küresel bir krizle boðuþtuðu son yýllarda ülkemiz de bundan nasibini fazlasýyla alýyor. Gerek ekonomik gerek sosyal gerekse kültürel alanlarda yaþanan sýkýntýlar insanlarýn þikâyet edeceði noktalarý olabildiðince artýrdý.
Umut adýna tutunacak bir dal arayan insanýn arayýþý boþuna mý yoksa etrafýmýzdakileri görmeyecek kadar körleþtik mi?
Korona virüs salgýnýyla baþlayan süreçte ise saðlýkla ilgili þikayetler dünyanýn ana gündemi oldu. Adeta nefes alamaz hale geldik. Sokaklara çýkamadýk. Ana babamýza, çocuklarýmýza sarýlamadýk. En yakýnlarýmýzýn acýlar içerisinde kývranmasýna þahit olduk, elimizden bir þey gelmedi. Birçok sevdiðimizi, bir kýsmýný gencecik yaþta topraða verdik.
Dünyanýn en büyük ekonomisine sahip ülkelerde dahi ekonomik kriz baþ gösterdi, alým gücü azaldý. Dünyadaki tedarik zincirinin bozulmasýnýn verdiði endiþeyle sýkýntýlar yaþadýk. Korkuyla, bir yerine beþ tane aldýk. Endiþelerimiz zirveye ulaþtý.
Korkularýmýz alýþkanlýklarýmýzý deðiþtirdi ve bizi esir aldý.
Bütün bunlar yetmiyormuþ gibi bir de baþýmýza LGBT sapkýnlýðýný musallat ettiler. Sokaklara çýkýp "onur" yürüyüþü altýnda onursuzluklarýný ilan ettiler.
Gözümüzün içine baka baka, toplumun ahlakýný bozmak için, fuhþu sokaklara kadar indirdiler.
Sapkýnlýðý normalleþtirip iffeti ve ahlaký ortadan kaldýrmak için senaryo üzerine senaryo yazýp film üzerine film yaptýlar. Yetmedi, gözlerini çocuklarýmýzýn tertemiz zihinlerine diktiler.
Baþta insan olmak üzere ekonomik olarak da ülkemizin yýllardýr büyük kaynaklar kaybettiði terör belasý yetmezmiþ gibi yaný baþýmýzda savaþ peydahladýlar. Savaþý çýkaranlar okyanus ötesinde silah ticaretinden kazandýklarý paralarýn hesabýný yaparken biz burada savaþýn bütün acýlarýný ve yokluðunu iliklerimize kadar yaþadýk/yaþýyoruz.
Yediden yetmiþe toplumun kahir ekseriyetinin politize olmasýyla dostluklara halel gelmeye baþladý. Ýdeolojik nedenlerle kýrgýnlýklar yaþanýr oldu. Samimiyet ve masumiyet heder edildi. Arkadaþlýklar bitirildi.
Velhasýl nereye baksak, nereye dönsek bir þikayetler yumaðýna rastladýk. Hayatýmýz gün geçtikçe daha da zorlaþýyor ve biz bu hengamede tutunacak dal arýyoruz.
Oysa tutunacak o kadar çok dalýmýz, þükredecek o kadar çok sebebimiz var ki...
Mutfakta biriken bulaþýklardan dolayý kýzýmýzýn tembellik ettiðinden þikâyet etsek de... Bilgisayar baþýnda ya da dýþarýda fazla vakit geçiren oðlumuza kýzsak da... Geceleyin üþümesinler diye üstünü örttüðümüz evlatlarýmýz var mesela. Demek ki geleceðe taþýyabileceðimiz deðerlerimiz var, yavrularýmýz yanýmýzda.
Eþimizin akþam iþten geç geldiðinden þikâyet ediyoruz. Demek ki yolunu gözlediðimiz, gelmesini beklediðimiz birisi var.
Bu yýl vergi vermekte zorlandýðýmýzdan þikâyet ediyoruz. Demek ki vergi verebilecek bir mesleðimiz ve gelirimiz var.
Çok çalýþýp yorulduðumuzdan þikâyet ediyoruz. Demek ki çalýþabilecek kadar saðlýklýyýz.
Tatile gitmenin pahalýlýðýndan dem vurarak bir önceki sene gibi lüks oteli deðil de vasat bir mekâný tercih ediyoruz. Demek ki konforun azalmasýndan þikâyet etsek de sevdiklerimizle birlikte geçirebilecek zaman ve imkânýmýz var.
Evimizin temizliðinin bir türlü bitmediðinden, pencerelerin hep kirlendiðinden þikâyet ediyoruz. Demek ki baþýmýzý sokabildiðimiz bir yuvamýz var.
Yýlda birkaç kez hastalandýðýmýzdan þikâyet ediyoruz. Demek ki zamanýmýzýn çoðunu saðlýklý geçiriyoruz.
Sevdiklerimize layýk olduklarý hediyeleri veremediðimizden þikâyet ediyoruz. Demek ki hediye verebilecek sevdiklerimiz var.
Sabahýn köründe sýmsýcak yataðýmýzdan çýktýðýmýz için ya da uyandýðýmýzda mevsimin sýcaðýndan þikâyet ediyoruz. Demek ki hâlâ yaþýyoruz.
Bu listeyi daha da uzatabiliriz elbette.
Mesele listenin uzunluðu veya kýsalýðýnda deðil.
Bizim hayata bakýþ açýmýzda.
Yaþadýklarýmýzý ve sahip olduklarýmýzý nasýl yorumladýðýmýz önemli.
Bakýþ açýmýzý deðiþtirdiðimizde þikâyet ettiðimiz þeylerin aslýnda bir teþekkür sebebi olacaðýný göreceðiz.
Said Nursi'nin þu veciz sözünü serlevha yapalým ve iktifa edelim:
"Güzel bakan, güzel görür.
Güzel gören, güzel düþünür.
Güzel düþünen, hayatýndan lezzet alýr."