Bayram diplomasisi

Bayram akrabalar ve komşular arasında dargınlıkları ortadan kaldırır. Bayramın Ankara'da zaten yumuşayan siyasete de katkısı olacaktır. Liderlerin bayram telefonları ve genel merkezlerdeki ziyaret trafiği bu sürece katkı verecektir.

Geçen hafta kaleme aldığımız Üç Gelenek farklı çevrelerden ilgi gördü. Üç siyasi akımın müesses nizama karşılık geldiğini söylemek yanılgı olur. Üç farklı akıl zorunlu hallerde ortak aklı bulabilir ve kolektif bilinci yansıtabilir.

Ankara'daki siyasi atmosferi küresel diplomasi trafiğinden uzakta tutamayız. 1925'te Türkiye ve SSCB arasında dostluk ve saldırmazlık anlaşması imzalanmıştı. Savaş sonrası iki ülkenin attığı imzanın 100. yılına yaklaşıyoruz. Bu anlaşma 1945 dünyasının gerginliğinde feshedilmişti ancak iki ülkenin ilişkilerinde en kritik nokta olan Boğazların Güvenliği bugün de önemini koruyor.

Ankara'nın Ruslarla ilişkileri Atatürk, Menderes, Demirel döneminde dikkat çekici boyutlarda ancak bu ilişkiler özellikle Soğuk Savaş ortamında Ankara'daki siyasi iktidarların aleyhine sonuçlar doğurmuştu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Çin ve Rusya ziyaretleri bize geçen yüzyılı hatırlattı. Rusya'nın NATO ve ABD tarafından sıkıştırıldığı bir atmosferde Ankara-Rusya ilişkileri tarihi öneme sahip. O günlere dair halen devam eden tartışmalar ve Rusların toprak talepleri iddiaları bir yana SSCB'nin Boğazlar'dan gelecek saldırılara karşı Ankara'dan beklentisi yüksek. Molotov'dan Lavrov'a Rus aklı bu endişeyi her fırsatta dile getirmek zorunda. Bulgaristan'dan Gürcistan'a kadar çatışmasız bir Karadeniz, en çok da masanın iki ucunda oturan Ankara ve Moskova için önemli.

Menderes'in 1957 Türkiye'sinde Moskova'yla diyaloğu darbeyle sonuçlanmıştı. Bugünkü ziyaretleri eksen kayması şeklinde tanımlamak doğru değil. Dünya çok boyutlu ilişkiler içinde. Türk Dışişleri Bakanı H. Fidan'ın Pekin ve ardından Moskova ziyareti rota değiştirmek, Batı'dan uzaklaşma diye okumak üstünkörü bir okuma olacaktır.

Ankara iç siyasetteki normalleşmeyi kaldıraç yaparak bölgesel ve küresel gerilimde jeopolitik önemini ortaya koymak istiyor. İçeride oluşacak ittifak bölgedeki gerilimlerde Ankara'nın elini güçlendirecektir. CHP'yi sadece kendi seçmen tabanından ibaret görürsek fotoğrafı okuyamayız. CHP'nin epeydir perde arkasında kucaklaştığı yakın zamanda ise Kent Uzlaşısı ile görünür kıldığı HDP'nin seçmeni de bu ittifakın şemsiyesinde yerini almalı. Çünkü Ankara'nın gündemi yalnızca iç siyaset değil. Ankara küresel ve bölgesel krizden yara almadan kurtulmayı önceliyor.

HDP çizgisinin son partisi olan DEM Parti artık kararını vermek zorunda. CHP'nin her seçimde elini uzattığı bu hareketin ülke siyasetine destek olması ve partinin sırtındaki kamburdan kurtulması Özgür Özel'i de rahatlatacaktır. Görüldüğü üzere Özgür Özel'in CHP'si Ankara'nın vazgeçilmez dış politika önceliklerine dahil olmak ve Erdoğan'ın bölgedeki güçlü etkisine omuz vermek istiyor.